Osmanlı İmparatorluğu`nun enkazı üzerinden kurulan
Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin zihniyet bunalımlarıyla kaosa doğru gittiği
kaygısı her geçen gün artmaktadır. Değişim adına ortaya çıkan tüm düzen
partilerinin akıbetleri tarih boyunca hep aynı olmuştur. Osmanlı
İmparatorluğu`nun Türkiye Cumhuriyeti Devleti`ne, rejimine göre daha çoğulcu, çok
renkli olduğunun altını çizmek gerekir.
Saltanatla yönetilen bir rejim, nasıl oluyor da
Cumhuriyet`le yönetilen bir sistemden daha ileri ve çoğulcu olabiliyor? Bunun
sebepleri irdelenmeden ve bununla hesaplaşılmadan devletin demokratikleşmeye
evrilmesi imkânsızdır.
Evet Kürt Halkı başta olmak üzere, diğer tüm
renkleri, kimlikleri inkar ederseniz, yok sayarsanız sisteminiz Cumhuriyet de
olsa, zihniniz despotizmden, faşizmden ve gericilikten kurtulamayacaktır. Başka
halkların iradesi üzerinde oturmaya çalışmak ise dilbilgisi terminolojisinde
hırsızlık, üç kağıtçılık ve hilekarlık olarak tanımlanır.
Hırsızlık tanımlaması yapan terminolojilerin
"pratikte eylemleri" yüzyıllardır devam etmektedir. Ülkenin barışa, özgürlüklere,
adalete ve demokrasiye daha çok ihtiyaç duyduğu bir süreçte AKP Hükümeti ve
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne yapmaya çalışıyor?
Mecliste görüşülüp, yasalaşmasında ısrar edilen
"Yeni Güvenlik Paketi`nin" şiddeti, ölümleri, katliamları
meşrulaştırmanın politikaları olduğunu kim inkar edebilir?
Ülkenin şiddet sarmalında korkuyla terbiye
edilmesinin devleti; JİTEM, Gladio, Mafya gibi karanlık örgütlere benzetmez mi?
Tarihte devletlerin kendi yurttaşlarını canice, barbarca
ve acımasızca katlettiğini hepimiz bilmiyor mu sanıyorsunuz?
AKP`nin meclise getirdiği, "Yeni Güvenlik
Paketinin" karanlık yapıları besleyeceğini ve hukuktan hızla uzaklaşıp, çadır
devletine doğru ivme kazanacağı kesindir. Akp hükümetinin hukuktan uzaklaşarak,
klanlaşmaya doğru giden bir sistemle toplumu gereceği, şiddeti derinleştireceği
ve sokaklara çıkmayı engelleyeceği kaygısı başlı başına bir travmadır.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar kendi
yurttaşlarını katleden Türkiye Devleti`nin, kin ve nefret tohumlarının sebebi
olmadığını söyleyebilir misiniz?
Vahşice, barbarca öldürülen binlerce insanın, yurttaşın
hakkını hukukunu böylesine bir devlet koruyabilir mi?
Devlet ve hükümet kendi yurttaşlarını koruyamadığı
ve şiddetin sebebi olduğu için "Özgecan Aslan`lar" hunharca ve
alçakça katledilmektedir. Günde ortalama beş kadının katledildiği bir ülkede, devlet
ve hükümet bunu önleyemiyorsa, sizin kadın hakları ve başörtüsü mücadeleniz
külliyen yalandır, demogojidir ve siyasi ranttır.
Özgecan Aslan katliamında timsah gözyaşları
dökerken, ne kadar da güzel sırıtıyordu bu samimiyetsizliğiniz. Akp Hükümetinin
ve teşkilatının derdi koltuk, meclis ve iktidarın nimetleri olduğu için birçok
konuda ne samimi olabiliyor ne de çözüm üretebiliyor. Kendi tabanıyla, kadınlarla,
emekçilerle, ezilenlerle bu kadar alay eden bir parti durumuna gelmek, halk
iradesini kendi ipoteğine almaya çalışmak değildir de nedir?
Yeni Güvenlik Paketi`ne olan tepkileri azaltıp
gündem değiştirmek için "Süleyman Şah Türbesi" operasyonunu yaparak, içte
kaybolan itibarını güçlendirmeye çalışması Halkıyla, tabanıyla dalga geçmek
değil midir? Suriye`ye girip müttefiki olan DAİŞ`in saldırılarına karşı güya
Süleyman Şah Türbesi`ni oradan alıp, sınıra yakın yere taşımak SEÇİM
YATIRIMININ daniskası değildir de nedir?
Dünyaya karşı şov yapma mantığını anlayamayan
milyonlar olduğu sürece AKP daha çok Süleyman Şah`ların, türbelerinin kaymağını
yiyecektir. Hemen yanı başında DAİŞ barbarlığının saldırdığı, binlerce sivilin
katledildiği, yüzbinlerce Kürdün yer değiştirmek zorunda kaldığı KOBANE için
kılını kıpırdatmayan AKP Hükümeti`ne; "bre zalimler, bre milliyetçiler, bre
vicdansızlar" dememek için kendimizi zor tutmuyor muyuz?
Evet meclis için, milletvekilliği için, adaylık
için, iktidar, koltuk ve çıkar için ülkeyi gerilim hattında tutmanın neresi
ahlak ve vicdan ölçülerine sığar. HDP`nin barajı aşmaması için AKP`nin ülkenin
kuzey, batı, orta ve güney yakalarında karanlık odaklarla ve Kürt düşmanlarıyla
ittifak yapması, halkın kaygısını gün be gün arttırmaktadır. Daha dün bir
gencin katledilmesinin "HDP projesini baraj altında bırakmak için"
yeni bir algı operasyonu olduğu apacık ortadadır.
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin tarihinde
AKP gibi toplumsal algıları kendi çıkarı için ustaca kullanan başka bir parti
gelmemiştir".
Bu algılardan birisi de "çözüm süreci adı
verilen diyaloğ sürecini" topluma ve kendi tabanına karşı kullanıp, topu
Kürt hareketine, halkına atmaktır. Bu da yüzyıllardır devam eden
"böl-parçala-yönet" politikasının yeşil İslam mantığıyla yeni
versiyonu olarak tanımlanabilir.
Yani "İmralı, Kandil, HDP arasında sorunlar, çatışmalar
var" imajını, algısını toplumun zihnine oturtup, seçimlere kadar oyalama
taktikleriyle yapay süreçlerle AKP zaman kazanmaya çalışmaktadır. Kürt
Halkı`nın bunu yutmayacağını görünce de ülkenin birçok yerinde sistematik
şiddet yöntemlerine, provakasyon zeminlerine başvurmanın startını vererek
gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur.
MHP`li Devlet Bahçeli`nin bile kendi tabanına;
"provakasyonlara gelmeyin, şiddete yönelmeyin" uyarısını yaptığı bir
ülkede, iktidar olan AKP`nin provakasyonların zeminini güçlendirmesi ise 2015
seçimlerindeki meclis aritmetiği içindir. Bu korkunç durumu göremeyenlerin
kendi çocuklarına en büyük ihanetleri yapacakları ve tarih önünde onursuzluğa
mahkum edilecekleri kesindir.
Bizler ise provakasyonlara gelmeden, Ahmet
Kaya`nın yoldaşları olarak onurlu, özgür ve yeni bir yaşamın sonuna kadar
savunucusu olacağız...
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
23.02.2015