• Ana Sayfa
  • »
  • Kürdistan`da Ezber Bozma Zamanı!

Kürdistan`da Ezber Bozma Zamanı!

Çanakkale`de on binlerce Kürt evladının kanını akıtarak, Maraş`ta, Antep`te, Urfa`da sömürgecilere karşı Türklerin ve Türkiye Halkları`nın onurunu kurtaranlar yine Kürtler değil miydi?


 

Dünyanın en eski yerleşik halkı olan, Ortadoğu medeniyetlerine beşiklik etmiş, tüm toplumsal evreleri coğrafyasında yaşatmış, Araplara, Farslara, Türklere, Ermenilere, Asurilere ve daha onlarca halka çığır açmış bir halkın, yani Kürt Halkı`nın ezber bozması gereken tarihi bir süreci yaşıyoruz. Tarih boyunca katliamlara maruz kalmış, tüm değerleri hedef seçilmiş bir halktan bahsediyoruz. Zerdüştlük felsefesinin derin izlerini taşıyan Hümanist bir halkın toplumsal gerçekliğinden bahsediyoruz. Tüm yeniliklere, yeni yaşam biçimlerine uyum sağlayan kadim bir halktan, Kürt Halkı`ndan bahsediyoruz. Evet, Kürt Halkı tarihin derin sorumluluğuyla 21.yüzyılın ilk çeyreğinde makûs tarihini yenmek, yeni bir yaşamı özgürlük temelinde inşaa etmek zorunluluğuyla karşı karşıyadır.

 

Tarih boyunca başka güçlerce, devletlerce kaderi çizilen Kürt Halkının, Kürdistan`da demokratik ve özgür Kürdistan bayrağını onurluca dalgalandırmasının zamanı gelmedi mi?

 

Bir yandan İran ve Türkiye, diğer yandan Suriye ve Irak rejimleri yıllardan beri Kürt Halkı`nı bir sömürge zihniyetine göre yönetmediler mi?

 

Şark Islahat Fermanları, Kasr-ı Şirin Antlaşmaları, Takrir-i Sükûn Yasaları, Skeyt Picot Sözleşmeleri, Ankara Antlaşmaları, Hamidiye Alayları, Dersim Fermanları, Lozan Görüşmeleri… gibi onarca girişim ve eylem Kürt Halkı`na karşı düşmanca bir zihniyetle perde arkalarında tezgahlanmadı mı?

 

İran Irak savaşında cephede savaşan Kürtlerdi. Bu savaşları çıkarıp, devam ettirenler savaş lobileri, kapitalist sistem ve faşist zihniyetlerdi. En fazla zarar gören ise yine Kürt Halkı olmadı mı?

 

1.Dünya savaşının çatışma, bölünme ve paylaşılma coğrafyası yine Kürdistan değil miydi?

 

Çanakkale`de on binlerce Kürt evladının kanını akıtarak, Maraş`ta, Antep`te, Urfa`da sömürgecilere karşı Türklerin ve Türkiye Halkları`nın onurunu kurtaranlar yine Kürtler değil miydi?

 

Irak`ta Baas rejiminin katliamlarına uğrayarak Enfal`de, Halepçe`de yok edilenler yine Kürtlerdi.

 

Esat rejimi değil miydi Amude Sineması`nda onlarca Kürdü yakan, barbarca öldüren..

 

Evet, Ortadoğu`da yaşananlar vahim bir trajediydi ve bu trajedi için ilahlar Kürtleri kurban seçmişti...

 

Yüzbinlerce Kürdün makûs talihi zindan, sürgün ve ölümdü. Milyonlarca insanın kimliksizliğe mahkûm edilmesi ise faşizmdi, dinsizlikti, münafıklıktı. Kutsal buyuruculara göre Kürtler sadece itaat edecekti, hizmet edecekti ve onursuzluğa razı olacaktı. Bilmezlerdi çağdaş Kawa Mazlum Doğanlar doğacaktı. Üç kibrit çöpüyle Kürdistan’a ışık olacaktı. Amed Zindanı`nda Esat Oktay Yıldıran faşizmi yerle bir edilecek, Egit`lerle destanlara destan eklenecekti. Mahabat`da Kürtlerin şahlanışı, devamında Mustafa Barzani`nin onurlu davası hiç bitmeyecekti. Cegerxwin Rojava`ya heyecan katacaktı. Kutsal buyurucular Avrupa’nın merkezinde yeni bir komployla üç fidanın ruhundan ürkerek, katliamlara katliam katacaklardı.

 

Evet, yer yine Kürdistan, tarih ise özgürlük ve birlikteliği dayatmaktaydı...

 

Tarihi olarak hangi perspektiften bakılırsa bakılsın Kürt Halkı`nın Kürdistan`da birlikteliği artık ekmek ve su gibi elzemdir. Geçmişte yaşananlara takılmadan ulusal ve onursal birliktelik her açıdan gereklidir. Dört parçaya bölünmüş bir halkın verdiği bedeller en önemli referans ve özgürleşme gücüydü artık.

 

Kuzey Kürdistan`da Sayın Öcalan`ın ortaya koyduğu büyük mücadele tüm Kürtleri, Ortadoğu`yu ve dünyayı derinden etkilemiş, güçlü kabul görerek tarihselleşmiştir. Doğu Kürdistan`da idamlara karşı ulusal birlikteliğin güçlü tepkisi de, Kürtler hiçbir parçada yaşanan zulümlere sessiz kalmayacak mesajını vererek İran rejimine geri adım attırmıştır. Dolayısıyla Doğu Kürdistan`ın ruhuyla, güney, kuzey ve Rojava Kürdistanları fiilen birleşmişlerdir. Güney Kürdistan`ın Bağımsızlığa yaklaşması da büyük bedellerle, şehadetlerle oluşmuştur. Paradigma ve ideolojik yaklaşımlar farklı ve çelişkili olsa da ulusal kazanımlarda güçlü bir mesafe alınmıştır. Rojava Kürdistanı`nın Kobane özelinde efsaneleşmesinde Sayın Öcalan`ın öğretisi belirleyici olmuştur. Rojava devriminin lokomotifi Kobane, Kürtler arası kimi sınırları da ortadan kaldırmıştır. KCK, PKK, HPG, PYD, YPG, PEŞMERGE, YNK, YPJ başta olmak üzere KOBANE`de, ŞENGAL`de DAİŞ`e karşı ortak bir birliktelik yakalanmıştır. DAİŞ`in varlığı ve yaptıkları vahşetler Kürt Örgütlerinin, partilerinin ve kurumlarının birlikteliğini daha da zorunlu kılmış, yeni arayışları da hızlandırmıştır.

 

Diliyor ve umuyoruz ki Ulusal birliktelik eksenli ideolojik, siyasi, demokratik, politik, ekonomik, kültürel ve öz savunma merkezli ortak bir paradigma geliştirilir. Kürdistan`da örgütsel, siyasi, ideolojik ve ulusal taleplerin gerisine düşen dar, pragmatik hesaplara girilmez. Aşiretsel, brokratik tarzı çok çok aşan bir noktaya gelinir. KDP bu konuda ulusal ve uluslararası ölçekte geliştireceği tüm diplomasilerde tüm Kürdistan için mücadele geliştirdiği oranda ancak büyüyebilir, prestijini daha da yükseltebilecektir. Qazi Muhammed`ten Mustafa Barzani`ye kadar gelen bayrağa ancak bu şekilde layık olabilir. Kutsal bayrağı ancak böyle dalgalandırabilir.

 

Son dönemlerde ulusal konferansı sekteye uğratan yaklaşımlarla, sadece bana yakın düşünen partilerle bir araya gelirim zihniyeti yüzyıllardır Kürdistanı sömürenlerin ekmeğine yağ sürmez mi, onların istediği de bu değil mi?

 

Maxmur ve Şengal`e saldıran DAİŞ`e karşı ilk yardıma koşan YPG, HPG, PKK değil miydi? Akp Hükümeti, Türkiye, Irak devletleri kıllarını kıpırdattılar mı, KDP`nin yardımına koştular mı?

 

Güney Kürdistan Hükümeti, KDP ve Sayın Mesut Barzani tüm bunları hesaba katarak Kürt Birlikteliğine daha fazla katkı sunması, bunu geliştirmesi gerekir.

 

Geç de olsa KOBANE`ye Peşmergelerin gönderilmesini Kuzey Kürdistan Halkı bağrına basmadı mı? Habur`dan Suruç`a kadar İpekyolu mahşeri andırırken, verilen mesaj şuydu; Kürdistan`da Kürtlerin, Kürt Partilerinin, Kürt Örgütlerinin Birlikteliğini Sonuna kadar destekliyoruz. Kobane Direnişi bize bunun kapısını sonuna kadar açtı. Oysa Kuzey Kürdistanın ezici çoğunluğu Sayın Öcalan`ı Önderi olarak kabul ettiği halde Peşmergeleri bağrına bastı.

 

Kürt Halkı`na dört parçada cevap olmaya çalışan Sayın ÖCALAN, tüm Kürt örgütleri, partileri ve siyasetleri için ciddi bir şanstır. Kuzey Kürdistan sahasında pragmatik, sekter, dar grupçu, aşiretsel ve çıkar çevreleri siyaset içerisinde önemli yer edinse de, Kürtler arası birlikteliği geliştirmek için engelleyici olsalar da, Halkın itibar ettiği Sayın Öcalan`dır ve iradesini esas alarak uygulayan örgütüdür.

 

Kürdistan`a, Ortadoğu`ya ve dünya siyasetine geliştirdiği pardigmayla damga vuran Sayın Öcalan`ın toplumsal gücünü kim yadsıyabilir?

 

Yüzyıllardır sömürge olan, parçalanan Kürdistan`ın özgürlüğü, bağımsızlığı onurlu birliktelikten, ulusal demokratik bütünlükten geçer. Birbirini baskılayan değil, birbirini kabul edip, güç veren zihniyet tarih boyunca kazanacaktır.

 

Kimliğimiz için, dilimiz için, kültürümüz için, şehitlerimiz için, özgürlüğümüz için, çocuklarımız için, tarihimiz için, doğamız için, onurlu bir yaşam için, Kürdistan`ın onurlu savaşçıları için, Sakine`lerin idealleri için Hepimizin talebi ve çağrısı; YEKİTİ, YEKİTİ, YEKİTİ`DİR...

 

Selam ve saygılarımızla...

 

Nurullah Tunç

04.01.2015

 

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 988

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.