İnsanlık tarihi boyunca zulmedenlerle, zulme maruz
kalanlar hep bir savaşım içerisinde olmuşlardır. Mitolojik efsanelerin
tarihinden günümüze kadar devam eden zalim-mazlum kavgası dönemlere göre şekil
değiştirse de, özünden hiçbir şey kaybetmemiştir.
*Dehaq`ın düzenine başkaldıran Demirci Kawa`yla
Newroz nasıl tarihsel bir hamleye dönüşmüşse, Nemrud sistemine isyan eden Hz.
İbrahim’le de dinlerin kutsallığı o kadar önem kazanmıştır.
Zalim-Mazlum kavramları üzerinden yüzlerce örneği
çoğaltmak elbette mümkündür.
Zalimlik yaparak toplumlara mazlum görünenlerin
çeşitli tufanlara yakalanacakları günler ise kesindir. Hitler, Musolini, Franko,
Evren ve Saddam gibi zalim karakterleri bu anlamda çoğaltmak mümkündür.
Yakın siyasi tarihimize baktığımızda devletin
muktedirliğini mazlumlara karşı bir sopa olarak kullanan Akp`nin gerçekliğiyle
karşı karşıyayız.
Darbeci Kenan Evren yasalarının oluşturduğu YÖK, MGK,
RTÜK, HSYK.. gibi vesayet rejiminin devamlılığı sağlayan bu kurumlara Erdoğan
ve AKP en çok sahip çıkanlar değil midir?
Darbeci Evren`in getirdiği "yüzde on anti
Kürt seçim barajına" en fazla sahiplenen ve buna sarılan ise Akp`nin
kendisi olmuştur. Muhafazakâr, demokrat, İslamcı geçinen bir partinin
"Evren yasalarına sarılması" tüm halklara, renklere, mazlumlara
açıkça hakarettir.
Hiç utanmadan ve ar damarı çatlamadan "HDP
baraj altında kalsa güzel olur", diyen Yalçın Akdoğan`a ne demeli?
Yine "şijo misali" köşeye sıkıştıkça
herkese saldıran, yeni Osmanlıcılığı getirmeye çalışan stajer başbakana ne
demeli?
Evren yasalarını kendi iktidarı için tepe tepe
kullanan bir Cumhurbaşkanı`na yalan söylemek yakışıyor mu?
Sorumsuzluğunu Evren paşasından alan Erdoğan`ın,
"modern Kenan Evren" olma yolunda olduğunu bu halk görmüyor mu
sanıyorsunuz?
*SOMA`da meydana gelen ve 301 madencinin ölümüyle
sonuçlanan facianın sorumlusu Erdoğan ve Akp`nin kendisi olmuştur. Akp`nin neo
liberal politikaları, işvereni kollayan yaklaşımları, kendi ceplerini dolduran
rant anlayışları, emekçiyi ezen siyasetleri SOMA KATLİAMI`nın temel
sebepleridir. SOMA katliamının yıldönümüne girerken, yüzlerce masum SOMALI`nın
derdini, acısını hisseden, bunlara çözüm üreten bir hükümetten bahsedemeyiz.
Ölümlere duyarsız olan bir anlayışın insanlığı da
bitmiştir. AKP`nin insanlığı bu yönüyle SOMA`da ölmüştür. Oysa Soma Halkı, Erdoğan`a
ve Akp`ye insanlığın ve metanetin dersini vermiştir. Eğer Akp`nin ve Erdoğan`ın
SOMA`ya girecek yüzü kalmamışsa, bu Soma Halkı`nın onurlu duruşuyla
gerçekleşmiştir.
*Her zaman yazılarımda ısrarla vurgulamaya
çalıştığım konulardan birisi de ROBOSKİ`dir.34 masum insanı havadan bombalayıp
öldüren bir hükümet, nasıl oluyor da Müslümanlıktan, hukuktan, vicdandan ve
insanlıktan hala bahsedebiliyor. Ey Akp ve Erdoğan, Roboski`de öldürdüğünüz 34
canın hesabını vermeden gideceğiniz tek adres Cehennemdir, cehennem....
*Cehennemdeki zebanilerin dünyalı versiyonu
olduğunuzu unutmayın ey Roboski`nin emrini verenler!
*17 ve 25 Aralık tarihlerinde "ayakkabı
kutularında tescillenen hırsızlığın hesabını veremeyenlerin, zebbanilerden
farkı kalmış mıdır?
"Eğer yaşasın zebani kardeşlerimizle
koalisyonumuz", diyorsanız, size diyeceğimiz tek şey “cehennemin dibine
güle güle gidin” demek, olacaktır. 17 ve 25 Aralık tarihlerinde, ayakkabı
kutularındaki katrilyonların hesabını veremeyenlerin "ahlaken
çöküşleri" hızlanmıştır. Ahlaken çökenlerin yok oluş tufanları ise
tarihsel olarak hep yakın olmuştur. AKP bu yönüyle de bir çöküntü
içerisindedir.
*Akp`nin gemisi çoktan su almaya başlamıştır. Geminin
kaptanı Erdoğan`la, yardımcı mürettebatı Davutoğlu bir panik içerisindedir. Titanik
gibi buz dağına çarpacaklarının bilincindedirler. 7 Haziran tarihi kendileri
için kaçınılmaz bir buz dağı olacaktır. Panik içerisinde olan Erdoğan`ın ve
Akp`nin sağa sola saldırmasındaki temel korku ise gemilerinin Roboski ve Soma
Dağları`nda karaya oturacağıdır.
Roboski ve Soma`nın hesabını veremeyenlerin sonu
da darbeci Evren gibi itibarsızca yok oluş olacaktır.
7 Haziran`da Akp`nin çarpacağı, gemilerinin suyla
dolacağı ve tufana sürükleneceği "en büyük buz dağı ise HDP
olacaktır".
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
13.05.2015