Karanlık
birçok olayın aydınlatılamadığı Türkiye`de, halkın devlete olan güveni en dip
seviyelere inmiştir.
Toplumsal
algıda, birçok karanlık olayı organize edenin "devlet olduğu" kanaati
gün geçtikçe derinleşmiştir.
"Bu
devlet benim devletim olamaz", duygusu ise neredeyse bir kırılma noktasına
evrilmiştir.
Kendi
yurttaşlarını katleden bir devlet bizim devletimiz olabilir mi?
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti`ni 13 yıldır yöneten AKP, devlet mekanizmasını adeta ele
geçirmiş, keyfiyetçi ve tekçi bir mantaliteyi zorla yerleştirmeye çalışmıştır.
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti`nden, AKP Cumhuriyeti Devleti`ne geçiş süreci, "AKP
dışındaki herkesi" ötekileştirmiştir.
AKP
Cumhuriyeti Devleti`ni kurmaya çalışan bir zihniyetin ülkeyi getirdiği duruma
baksanıza...
Roboski
katliamını gerçekleştiren AKP Devleti bu halka tek bir hesap verebildi mi?
Bile
bile 34 masum insanı bombalayarak katleden bir devlet, Roboski`de simgeleşen
iradenin devleti olabilir mi?
Eğer
Roboski`nin hesabı sorulsaydı," ANKARA KATLİAMI" gerçekleşmezdi.
Ortadoğu`da,
"anti Kürt" pozisyonunu dayatmak ve bunun için tüm yöntemleri denemek
AKP`nin temel politikalarından birisine dönüşmüştür.
DAİŞ
barbarlığına karşı duran ve bunun bedelini çok ağır ödeyen Kürt Halkı`dır.
Dünyanın
korkulu rüyası haline gelen DAİŞ`le "anti Kürt" politikasında uzlaşan
AKP zihniyeti değil midir?
Neredeyse
DAİŞ`leşen bir sistemin halklara kan kusturan politikaları kabul edilebilir mi?
Ankara`da
gerçekleştirilen alçakça eylemin DAİŞ zihniyeti tarafından yapıldığı
ortadayken, HDP`yi hedefe oturtan yöntemlere başvurmak kabul edilebilir
değildir.
AKP
Cumhuriyeti Devleti`ni kurumsallaştırmaya çalışan Cumhurbaşkanı ve başbakan
güvenilirliklerini tamamiylen kaybetmişlerdir.
Kullandıkları
dil, başvurdukları üslup son derece itici bir hal almıştır. Neredeyse ruhi
halliyetleri bozulmuş, dengeleri alt üst olmuştur.
Roboski`nin,
Gezî`nin, Amed`in, Suruç`un ve son olarak Ankara katliamlarının
gerçekleşmesinin önünü açmak, faşizm değildir de nedir?
Düşünebiliyor
musunuz ne Cumhurbaşkanı ne de başbakan Ankara katliamında yaşamlarını
yitirenlerin cenazelerine katılmamışlardır.
Bu
mudur insanlık anlayışınız?
Bu
mudur devlet anlayışınız?
Bu
mudur yurttaşlarınıza olan saygınız?
Bu
mudur basiretiniz?
Maalesef
iktidar hırsınız sizleri insanı ve toplumsal mütevaziliklerden
uzaklaştırmıştır.
AKP
Cumhuriyeti Devleti tüm hızıyla toplumları, halkları, inançları ayrıştırmaya
devam etmektedir.
AKP
Cumhuriyeti Devleti, HDP`yi hedef aldığı kadar DAİŞ`i hedef almamaktadır.
AKP
Cumhuriyeti Devleti, HDP`ye ve Sayın Selahattin Demirtaş`a saldırdığı kadar, DAİŞ
barbarlığına saldırmamaktadır. Oysa HDP meşru ve yasal bir parti, DAİŞ ise
tecavüzcü ve illegal bir oluşum. Buradan bile bakıldığında AKP`nin ne olduğu
anlaşılmaktadır.
Ankara
Katliamında da görüldüğü gibi "AKP Cumhuriyeti Devleti" bu ülkeye
barış ve huzuru getiremeyecektir. Aksine huzursuzluğun ve kaosun kendisi olmaya
başlamıştır.
Yüze
yakın masum insanın katledildiği bir süreçte, DAİŞ barbarlığını hedef
göstermeden, Kürtleri ve HDP`yi hedef göstermek sadece oy avcılığından başka
bir şey değildir.
Oy
için öldürmek...
Oy
için katletmek...
Oy
için hukuku çiğnemek...
Oy
için yalan söylemek...
Oy
için kan akıtmak...
Oy
için savaş ilan etmek...
Oy
için ahlaksızlaşmak...
Oy
için insanlıktan çıkmak...
Oy
için DAİŞ`leşmek.....
Ne
korkunç bir şey !
Ne
tehlikeli bir şey !
Ankara
katliamıyla, Kürt Halkı hedef seçildi..
Ankara
katliamıyla, Rojava hedef seçildi..
Ankara
katliamıyla, emek, demokrasi ve özgürlükler hedef seçildi..
Ankara
katliamıyla, devrimci ruh ve ilericilik hedef seçildi...
Ankara
katliamıyla, BARIŞ hedef seçildi...
*Yüze
yakın pırıl pırıl insanımızı kaybettik.
*AKP
Cumhuriyeti Devleti`ni değil, Halkın gerçek Cumhuriyetini isteyen canlarımızı, ciğerlerimizi
kaybettik.
"Faşizme
inat seninleyiz Hrant diyenlerin yoldaşlarını kaybettik".
"Yaşasın
Halkların kardeşliği" diyen, Deniz Gezmişlerin yoldaşlarını kaybettik.
"Kürdistan
Sömürgedir", diyen Mazlumların yoldaşlarını kaybettik.
"Nasnama
me û zimané me rûmeta me ye" diyen Kürt yoldaşlarımızı kaybettik..
*Katliamcı
zihniyetlere inat, BARIŞI biz getireceğiz diyen özgürlük savaşçılarımızı
kaybettik..
Acımız
büyük, kaybımız büyük, öfkemiz büyük...
Kim
bu katliamları yaptıysa tarih karşısında mutlaka hesap verecektir.
Kim
bu katliamların arkasındaysa halkın önünde elbette hesap verecektir.
Umudumuzu
yitirmeden, yoldaşlarımızın ve değerlerimizin gittikleri yoldan özgürlüğe, adalete
ve barışa mutlaka kavuşacağız..
Selam
ve saygılarımızla...
Nurullah
Tunç
15.10.2015