Dünyanın birçok yerinde kendi tarihiyle, demokrasisiyle,
hukukuyla övünen Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticilerinin bir aldatmaca
içerisinde olduklarını belirtmekte yarar var. Orta Asya`dan, Selçuklu`lara, Osmanlı`lardan
Türkiye Cumhuriyeti`ne kadar devam eden bu geleneğin büyük bir iktidarlaşma ve
sömürü hırsıyla varlığını devam ettirdiğine tarih şahitlik etmiştir. Orta
Asya`da at sırtında sürekli diğer kavimlere saldırmak, onları yok etmek ve ele
geçirmek bunun en açık örneklerindendir.1071 Malazgirt Savaşı`nda Bizanslılara
karşı, Kürtlerin desteğiyle Anadolu`ya giriş yapıp,diğer beylikleri yok etme
mücadelesini en radikal biçimde gerçekleştirmişlerdir. Yine Padişah Fatih
Sultan Mehmet`in getirdiği "Kardeş
katli yasası", devletin ne kadar kutsallaştırıldığının en açık
örneğidir. Devlet için kardeşini öldürmek mantığı günümüze kadar gelen kin, nefret
ve vicdansızlığın mayası değil midir?
Ermenilerin katledilmesi, Dersim`in bombalanması, Süryani
Halkı`nın yok edilmeye çalışılması, Kürtlerin topyekûn katliamlara, sürgünlere
uğratılması bu devletin utanç duyması gereken tarihi değil midir?
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar gelen
süreçte devlet zihniyetinde ciddi pozitif bir değişim yaşanmamıştır. Yöntemler,
usuller değişse de temel mantık hep aynı olmuştur. Devletin politikalarını
uygulayan siyasi hükümetler ve partiler de bu mantık üzerinden iktidarlarını
devam ettirmişlerdir.
Demokrasiyi, laikliği, çağdaşlığı, hukuku dilinden
düşürmeyen CHP değil miydi Dersim`i bombalayıp, on binlerce Kürd`ü katleden?
Kürt Halkı`nı Lozan`da aldatan, yok sayan ve
arkadan hançerleyen İsmet İnönü`nün CHP`si değil miydi?
Atatürk`ün manevi kızı Pilot Sabiha Gökçen değil
miydi Kürdistan şehirlerini, köylerini, dağlarını bombalayıp on binlerce masum
insanı kırıma uğratan?
Süleyman Demirel`in partisi değil miydi köy
boşaltmaların ve faili meçhul cinayetlerin startını veren?
Bülen Ecevit`in başını çektiği hükümet değil miydi
Uluslararası komployla Kürt Halkı`nın değerlerini uluslararası kapitalistlere
ve ırkçılara pazarlamaya çalışan?
Özgürlükleri, insan haklarını, adaleti, İslam’ı, kardeşliği,
çözüm sürecini, evrensel hukuku ağzından düşürmeyen AKP Hükümeti değil midir
ROBOSKİ`de 34 insanı havadan bombalayarak öldüren?
Peki, Berkin Elvanlar, Enes Atalar, Uğur Kaymazlar
gibi yüzlerce çocuk AKP iktidarı döneminde asker ve polis kurşunlarıyla
öldürülmedi mi?
Devletin bekası için katliamların AKP hükümeti
sorumluluğunda gerçekleşmesini göremeyen dilsizlere, sağırlara ve iktidar
heveslilere ne demeli?
Dünya`daki Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen
katliamlara şov yapma edasıyla karşı çıkan AKP`nin kendi ülkesinde insan avına
çıkmasını nasıl değerlendirmek gerekir?
Demokrasi ve hukuk sistemiyle övünen Akp`nin
güvenlik paketlerini meclise indirme korkusunun altında yatan, "kendi
meşruiyetinin" sorgulanmaya başlanması değil midir? Polise kuralsız infaz
yetkisi tanıyan bu paket GEZİ`den,6-7-8 Ekim olaylarından ve sokaktan olan
korkusundan değil midir?
Sokaktan korkanların Ebu Cehil pratiğinin arkasına
sığındıklarını Halk artık çok iyi görebilmelidir. Cahiliye Devri`ni bu ülkeye
getirmek kimsenin hakkı ve haddi olmamalıdır.
ABD`de katledilen üç masum genç için Obama`ya çağrı
yapan Erdoğan, neden Kobane`de, Şengal`de, Maxmur`da, İran`da öldürülen
yüzlerce masum Kürt için sessizliğe bürünmektedir, bu ikiyüzlülük ve ırkçılık
değildir de nedir? Aynı tutum Kurdistan için gösterilemiyorsa nerede kaldı Müslümanlığınız?
Mısır`da Müslüman Kardeşler için `halkın
iradesidir` diyen, Hamas liderinin meşruiyetini halk iradesine dayandırıp
tanıyan AKP ve Erdoğan, neden 10 milyonu aşkın imzayla "Halkın, benim
önderim dediği Sayın Abdullah Öcalan`a" bu denli kin ve nefret
beslemektedir. Kürt Halkı`nın Önderliği, iradesi söz konusu olunca adaletleri, dindarlıkları,
demokratlıkları, Müslümanlıkları, yurtseverlikleri, vicdanları biten bu
zihniyete ırkçı ve faşizan dememek mümkün müdür, bu düşmanlık neden? Kanuni`nin
torunu olmakla övünen Erdoğan`ın, Davutoğlu`nun "Bu dünya Sultan
Süleyman`a da" kalmadığını bilmelerinde fayda var. Resmi ideolojinin
dışında dünyada kim "Kanuni Sultan Süleyman`dan" bahsediyor acaba?
15 Şubat uluslararası komplosunun kınandığı her
yerde AKP`nin emrindeki polislerin halka barbarca saldırması, Sayın ÖCALAN`ın
paradigmasına olan korkularından değil midir?
Bir Halk Önderine bu denli saygısızca yaklaşmanın
bedelini tarih sizden sormayacak mı sanırsınız...
Ataerkil, tekçi bir karaktere sahip olan AKP`nin, kadına
bakış açısı değil midir cinaylere cesaret veren. Mersin`de üç kişinin
tecavüzüne uğrayan, sonra da yakılan 20 yaşındaki üniversite öğrencisi
"ÖZGECAN ASLAN" Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin, hükümetinin utancı
değil midir? Faşizmin, barbarlığın, ırkçılığın sisteminden beslenen üç caninin
yaptığı bir eylem olarak değerlendirmek mümkün müdür?
AKP Hükümeti`nin ve Cumhurbaşkanı`nın dünyaya şov
yapacaklarına, herkese ahlak dersleri vereceklerine ülkelerindeki yüzlerce
ahlaksızlıkla yüzleşmelerinin zamanı çoktan geçmedi mi?
İsrail`e "wan milit" diyen Erdoğan`ın en
büyük askeri antlaşmaları İsrail`le yaptığını biliyor muydunuz? Davos`ta
şekilsel çıkış yapan Erdoğan, sonrasında veliahtı Davutoğlu`nu
oraya(Davos`a)göndermedi mi? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...
Bu ülkede hükümet birçok sorununu örtmek için
sürekli yapay gündem değiştirme ustalığı yapıyor, bu şekilde sorunlarını daha
da kangrenleştiriyor. İşte Özgecen Aslan`ın vahşice katledilmesi kangrenleşen
sonuçlardan sadece birisidir.
Özgecan Aslan, barbarlığın, tecavüz kültürünün, ataerkil
siyasetin, kadın istismarının, Ortadoğu karanlığın, Türk faşizminin, hukuksuzluğun,
ikiyüzlülüğün ve AKP politikalarının kurbanı olmuştur. Kendisinden önce
yüzlercesi gerçekleşen bu vahşetlerin, AKP döneminde son olmayacağı da
kesindir.
AKP`nin Ortadoğu`daki DAİŞ barbarlığıyla, El
Kaide`yle, Hamas`la direkt ve dolaylı ittifaklarının ülkede sosyal kaosları, travmaları
derinleştireceği kaygısı her geçen gün artmaktadır. Ortalığı güllük, gülistanlık gösteren iktidar yanlılarını
çıkarları için değil, insanlığın, halkların vicdanı için mücadele etmeleri
noktasında herkesi AKP`yi uyarmaya, basınç oluşturmaya davet ediyoruz..
Ülkenin seçim atmosferine gireceği bir süreçte, siyasi
partilerin, kişilerin geleceklerinin çok ötesinde "HALKLARIN
GELECEĞİ" esas alınarak doğru ve sonuç alıcı stratejiler belirlenmelidir. HDP
bu anlamda büyük bir şans olarak büyütülmelidir. Halkların geleceğiyle ilgili
büyük misyonunu oynarsa Ortadoğu ve dünyanın konuştuğu bir ağırlığa
erişebilecektir.
Çözüm süreci, Kürt sorunu, seçim barajı, Sayın
Öcalan`ın tutumu, hasta tutsaklara yaklaşım, güvenlik paketinin durumu, HDP`nin
performansı gibi konular "Halkların Geleceği İçin" belirleyici ana
başlıklar olarak sayılabilir.
Halkların kazanacağı bir seçimde, Türkiye karanlık
geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Yeni bir tarih işte o zaman başlayacaktır...
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
15.02.2015