Türkiye Cumhuriyeti tarihinde iktidara gelen, yıldızı
parlayan tüm siyasi partilerin `oluşan ve oluşturulan krizler sonucunda`
iktidara geldiklerinin altını çizmek gerekir. Kapitalist Emperyalist
sistemlerin var olma gerekçelerinden birisi de kriz yaratma, çatıştırma ve kaos
oluşturmadır. Kendi hegemonyalarının devam etmesi için tüm dünyada değişik
politikalara başvurduklarını tarih hep önümüze koymaktadır.
Ulusal, etnik ve dini sorunlarını aşamamış
toplumlar, halklar ise kapitalist emperyalist sistemlerin vazgeçemediği
sahalardır. İşte bu sahaların başında Ortadoğu Coğrafyası gelmektedir. Ulusların
etnik sorunları ile toplumların dini inançlarının en fazla istismar edildiği
Ortadoğu sahasında KÜRDİSTAN merkezli yeni politikaların devreye konulması
toplumsal prangaların temel sebeplerinden birisi olarak, günümüze kadar
sistematik bir seyir izlemiştir.
Kürdistan Coğrafyası`nın dört ülke arasında
bölüşülmesi sonucunda oluşturulan tüm hegemonik kazanımlar `Cumhuriyet de dahil
olmak üzere` günümüze kadar tartışılmış, meşruiyeti halklar tarafından hep
sorgulanmıştır.
İran, Suriye, Irak ve Türkiye`de İNKARA varan
despotik yaklaşımların büyük toplumsal travmalara neden olduğu, dolayısıyla
günümüze kadar gelen krizlerin temel dayanağı olduğunu unutmamak gerekmektedir.
Ulusal ve uluslararası krizlerin sonucunda 2002`de
iktidara gelen AKP`nin sermayeye dayanan gerçekliğini derinlikli olarak görmek
gerekir. Kapitalist emperyalist sistemlerin sonuçlarından birisi olarak AKP
kurulmuştur. Dolayısıyla Akp`nin kendisini yaratan emperyalist sistemlerle
çatışmasını beklemek gerçekçi olmayacaktır.
2002`de iktidara gelen AKP`nin toplumda yarattığı
yapay beklentinin, projelerin günümüzde bir zihniyet krizine doğru gittiğini
vurgulamakta fayda var. Yani Ortadoğu`daki zihniyet krizinin AKP politikalarıyla
doruğa ulaştığını görmemezlikten gelemeyiz.
İç güvenlik paketi, yüzde 10 seçim barajı, Kürt
sorunu yoktur söylemi, Cumhurbaşkanı`nın ülkeyi kendi çiftliği gibi yönetmesi, Arınç-Gökçek
kapışmasında ortaya çıkan kirli çamaşırlar, izleme heyeti ve Dolmabahçe ilgili
Erdoğan`ın külhanbeyi gibi edalı tutumu, başkanlık sistemi ihtirasları, merkez
bankası başkanıyla kavga, Hakan Fidan için rest gibi onlarca olumsuzluğun
faturasını HALKA ödettirmeye hakkınız var mı?
Hani demokrattınız, hani yoksulun ve halkın tek
umudu olarak kendinizi tanımlıyordunuz. Eğer demokrat olduğunuzu belirttiyseniz
neden sizin döneminizde gerçekleşen Roboski katliamın üzerine gidemediniz?
Neden Berkin Elvan`ı katleden zihniyetle
hesaplaşamadınız?
Hesaplaşamadığınız tüm zihniyetlerin kendisi
olduğunuzu unutmayın ey Akp?
Son 13 yılda yoksullaşan, biat etmeye ve sadaka
almaya mahkum ettiğiniz, zorladığınız insanlara ne demeli. Onları hangi
kaoslara, bunalımlara sürüklediğinizi biliyor musunuz?
Bir gün o kaoslar gelir sizleri de vurur ey AKP!
Kendi yandaşlarınızı, yakınlarınızı ve
çocuklarınızı devlet şirketinin ortağı haline getirmediniz mi?
Ülkeyi emperyalizme peşkeş çekerek sömürüyü
derinleştirmediniz mi? Sanayileşme, rant dağıtma adına halkı üretimden
koparmadınız mı?
Şehirleri bunalım ve toplumsal kaosların
derinleştiği bir hale getirmediniz mi? Eğitimi, sağlığı şirketleşme
politikalarıyla yönetmediniz mi?
"Neo liberal sistemlerin yavrusu olarak
büyüyen AKP`nin, merkezine gücü, muktedirliği alması halklar adına tehlike
çanlarının göstergesidir".
Uluslararası sistemlerin çocuğu olan AKP`yi
durduracak güç ise ancak HALKIN kendisi olacaktır.13 yılda yaptıklarıyla övünen
AKP, neden Gülen cemaatiyle ayrıştı, düşmanlaştı? Sayın Erbakan Akp için bunlar
"sermaye ve dış güçlerin uşağı" derken neye işaret etmişti? Akp`nin
kurucusu Abdullattif Şener ve Dengir Mir Mehmet Fırat, AKP "raydan
çıktı" demekle hangi tehlikelere dikkat çekmektedirler? Bu örnekleri
çoğaltmak mümkün..
*Türkiye tarihinde kendi halkıyla dalga geçen, umut
sömürüsü yaparak halkını aldatan, ulus ve din çelişkilerinden nemalanan AKP
gibi başka bir siyasi parti gelmemiştir*.
Türkiye tarihinde toplumsal ayrışmanın bu kadar
derinleştiği, psikolojik travmaların bu kadar arttığı başka bir dönem
görülmemiştir.
Kadına karşı şiddet ve kadın intiharlarının tavan
yaptığı dönem de AKP dönemidir.
Siyasi soykırım operasyonlarının, tutuklanmaların
ve göz altıların sayı olarak en fazla olduğu dönem bu dönemdir.
Meslekten atılmaların, sürgünlerin, cezaların en
fazla yaşandığı dönem de Akp dönemidir.
Akp`li Cumhurbaşkanı, Akp`li Genelkurmaybaşkanı, Akp`li
yargı başkanı, Akp`li YÖK başkanı, Akp`li müdür, Akp`li savcı, Akp`li imam, Akp`li
öğretmen, Akp`li vali, Akp`li kaymakam gibi ayrıştırıcı ALGI yaratan bir
siyasetin meşruluğu, etikliği ve devamlılığı olabilir mi?
Newroz ruhunun milyonlarla iradeleştiği bir
coğrafyada Kürt Halkı`nı "EŞİT HAKLARA SAHİP HALK" olarak kabul
etmeyen, adaleti ve evrensel hukuku sistemine yerleştiremeyen AKP de erimeye, sırat
köprüsünden düşmeye ve yok olmaya mahkum olacaktır.
Önemli olan ise tüm halklara, renklere umut verecek
alternatif yeni bir yaşamı hep birlikte yeniden inşaa edebilmektir.
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
26.03.2015