7 Haziran seçimlerinde iktidardan devrilen
AKP`nin, `yeni bir savaş konseptini` devreye koyması, "akıl
tutulması" yaşadığını açıkça ortaya koymaktadır. Kaybettiği iktidarını
savaşla yeniden elde etmeye çalışması ise birçok alanda kirli işbirliğine
başvurmasını beraberinde getirmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın emrindeki "muhafız
alayını" andıran AKP`nin, tarihsel anlamda da hafızasının zayıf olması
toplumu ve halkları infiale götüren politikalaları devreye koymasına neden
olmuştur.
AKP`nin Kürdistan`a yönelik yeni savaş konseptini
başlatması, "kendi siyasi intiharını" da beraberinde getirecektir. Kenan
Evren, Tansu Çiller, Süleyman Demirel gibileri savaşın en kirli yüzleri olarak
hafızalarımızda tazeliklerini korurken AKP`nin de aynı çizgiye kayması
zihniyetinin ve teslimiyetinin dışa vurumudur. Tarih bunun örnekleriyle
doludur. Irkçı ve iktidarcı zihniyetlerin insan kanı üzerinden oluşturdukları
tüm ideolojiler ve politikalar ise kirlidir, dolayısıyla kaybetmeye mahkumdur.
Devlet zihniyetinin ağırlıklı olarak barışçıl
olmadığı, barışı halkların mücadelesinin ancak getirebileceğini düşündüğümüzde,
sorumluluklarımızın daha da arttığını görebilmekteyiz.
Barışçıl olduğunu savunan bir hükümet Roboski`de
34 insanın bombalama emrini verebilir miydi?
Barışçıl olduğunu söyleyen bir hükümet ZERGELÉ`de
8 sivil insanı savaş uçaklarıyla katledebilir miydi?
Barışçıl olduğunu ifade eden bir hükümet, devlet
eliyle onlarca sivil insanın infazına neden olabilir miydi?
Barışçıl olduğunu savunan bir hükümet,6 YPG`li
savaşçıyı El Nusra`ya teslim edebilir miydi?
Barışçıl olan bir hükümetin güvenlik güçleri, onlarca
sivil insanı yere yatırıp, "Nazi Kampları`nı" aratamayacak
görüntülerle, "ulan bu devlet size ne yaptı" tehditlerini savurabilir
miydi?
Ulan bu devlet bize ne yapmadı ki....
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar sabıkası
kabarık olan bu devletin, tüm ayıplarıyla yüzleşmesi gerektiği bir konjonktürden
geçmekteyiz. Gerek AKP`nin `ve Erdoğan`ın, gerekse devletin ayıplarını örtmek, ötelemek
adına Kürdistan`a yönelik yeni bir savaş konseptine sarılmaları ise beyhudedir.
Eğer bir savaş yapılacaksa bu DAİŞ barbarlığına
karşı yapılmalıdır. Sivil insanları katleden tüm yapılanmalara ve devlet
içerisindeki GLADYO`ya karşı yapılmalıdır. Binlerce faili meçhul cinayetleri
işleyen sisteme karşı yapılmalıdır. Suruç`ta 32 sivil insanı katledenlere karşı
bu savaş yapılmalıdır. Yolsuzluk yapanlara, halkı soyup soğana çevirenlere
karşı yapılmalıdır. En ahlaki ve doğru savaşım işte budur.
DAİŞ barbarlığını Kürt Halkı`na karşı kullanmak, desteklemek
ne kadar ahlaksızcaysa, HDP`yi kapatmaya çalışmak ve dokunulmazlıklarla tehdit
etmek de o kadar ahlaksızcadır. HDP etrafında şekillenen iradeye hakaret etmek,
onu küçümsemek, fiziki saldırılarda bulunmak yaşanan aciziyetin, yenilginin ve
düşmanlığın göstergesidir. Kendi iktidarlarını halkın barışına tercih edenler, savaşın
nimetleriyle var olanlardır. Önümüzdeki süreç "Savaş bloku ile BARIŞ
blokları" etrafında yeni bir şekillenme, kendini daha zorunlu olarak
dayatacaktır.
Ortadoğu`da parçalı ve dağınık bir Kürdistan`ın
olması "savaş bloğunun" temel stratejisi olacağı gibi; demokratik, özgür
ve birlikte politika üreten bir Kürdistan da BARIŞ bloğunun stratejisi
olmalıdır.
Şiddet, kaos, tehdit savaş bloğunun zihniyeti
olarak kendini dayatırken; özgürlük, demokrasi, adalet gibi tüm evrensel
normlar "BARIŞ Bloğunun" mücadele hedefleri olacaktır.
Kürdistan`da, Ortadoğu`da ve dünyada şiddet
sarmalını derinleştiren ulusal ve uluslararası tüm güçler savaş bloku olarak
tanımlanmalıdır. Savaş blokunun içerisinde böbürlenerek yer aldığını vurgulayan
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AKP, Türkiye Halkları`na barış, refah ve onurlu bir
gelecek vaadedebilirler mi?
Kendi halkına zulmeden ve toplumu savaşa
sürükleyen bir devlet emperyalist değildir de nedir?
Tüm konuşmaları öfke ve kin kokan AKP yetkilileri,
neden bu kadar korku cenderesine kapılmışlardır?
Kürdistan`da devam eden bu kirli savaşta, tek bir
AKP`li bakanın, milletvekilinin oğlu yer almış mıdır?
Askerliğini; Hakkari`de, Şırnak`ta, Diyarbakır`da
yapan tek bir generalin, başbakanın, cumhurbaşkanının çocuğunu gösterebilir
misiniz?
Bu kirli savaşta ne yazık ki ölenlerin çoğu fakir
fukara çocuklarıdır. Devletin bu kirli savaşta kazanamadığı ortadayken, AKP`nin
Kürt Halkı`na karşı bu savaşı tekrar deniyor olması, sadece ve sadece kendi
İKTİDARI ve saltanatı içindir.
Tüm halkların özgür bir geleceği için BARIŞ
BLOĞU`nun en geniş yelpazede büyütülmesi ile Demokratik Kürdistan
Birlikteliği`nin en güçlü şekilde inşaa edilmesi ciddi bir zorunluluk ve
sorumluluktur.
Savaş blokuna karşı; BARIŞ BLOKUNU ve BARIŞ
MÜCADELESİNİ büyütenlerin kazanacağı mutlaktır.
Çocuklarımızın geleceği için BARIŞ,
Yeni bir yaşam için BARIŞ,
Halkların onurlu birlikteliği için BARIŞ,
Emperyalizmin oyunlarına karşı durmak için BARIŞ,
Denizlerin, Mazlumların, Sakinelerin, Kemallerin
mücadelelerinin gerekliliği için BARIŞ...
YA ONURLU BİR BARIŞ, YA ONURLU BİR BARIŞ...
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
11.08.2015