İnsanlığı, toplumları ve halkları geleceğe taşıyan
en önemli faktörlerden birisi de tarihsel hafızaya ve bilince sahip olmaktır. Tarihini
doğru bilmeyenler ise anın ve belirsizliklerin mahkûmu olurlar.
Tarihsel hafızaya sahip olmak ne kadar insanlık
için önemliyse, tarihiyle doğru temelde yüzleşmek de yeni bir yaşam için o
kadar gerekli ve zorunludur.
Devletlerin, imparatorlukların ve sistemlerin
kendi egemenlikleri için tarihi çarpıtarak, insanlığa ve halklara büyük
zulümler yaşattıkları bilinmektedir.
Elbette her halkın zulme karşı isyanı farklı
farklı olmuş, kahramanlaşan pratikleriyle çoğu insan tarihin onurlu sayfalarında
yerlerini almışlardır.
Yazıyı ilk kullanan Sümerlerden parayı bulan
Lidyalılara, matbaayı dünya pazarında yaygınlaştıran Çinlilerden Hz.İbrahim`i
ateşe atan Nemrudlara kadar, Hz.İsa`yı çarmıha koyan Roma İmparatorluğu`ndan
İstanbul`u fetheden Osmanlılara kadar, yine Yahudileri katleden Hitler
Almanyası`ndan Ermeni katliamlarını yapan faşist türkçülük anlayışına kadar
"sistem ve devletlerin" kendi tarihlerini YALAN üzerine kurdukları
görülmüştür. Yalan ve çarpıtma üzerine kurulan tüm devlet ve sistemlerin ÇÖKÜŞÜ
de kaçınılmaz olmuştur.
Tarihi doğru okumak ve tarihle yüzleşmek 21.yüzyıl
insanlığının ve zihniyetlerinin kaçamayacağı bir realitedir.
Tarihi maalesef hep güçlüler, egemenler ve
devletler yazmıştır. Ne zaman Halklar ve toplumlar tarihi yazsa, bilinmelidir
ki adalet, barış ve eşitlik de o zaman yeryüzünde daha etkili olacaktır.
İşte halkların bağrından çıkan Ahmet Kaya, duruşu
ve sanatıyla tarihsel hesaplaşmayı sistemle yaptığı için linç edildi ve
sürgünde yaşama gözlerini yumdu.
Yine Yılmaz Güney, sanatıyla Kürt rönesansına
öncülük ettiği ve kirli tarihe dur dediği için sürgüne gönderildi.
Hrant Dink, tüm insanlığın şerefli geleceği ve
kendi halkının kimliği ve tarihiyle onur duyduğu için katledildi.
Deniz Gezmiş "kahrolsun emperyalizm, yaşasın
Kürt Türk Halkarı`nın kardeşliği, yaşasın tam bağımsız Türkiye" dediği
için idam sehpasına götürüldü.
Qazi Muhammed; "kendi halkımın onurunu
kurtaracağız" dediği için İran rejiminin hedefi oldu.
Mele Mustafa Barzani; "halkıma sevdalıyım ve
bunun bedelini de vereceğim" inancı ve mücadelesinden dolayı
"onbinlerce peşmerge" egemenlerce şehit edildi.
PKK ve sayın Öcalan; "Kürdistan
Sömürgedir" tespitinden ve verilen devrimci mücadeleden sonra devletin tüm
barbarlıklarının topyekün hedefi haline geldi.
Devletlerin yazdığı tarihe karşı, Halkların
yazılan tarihlerinin kazanacağı bir asrı yaşamaktayız.
Bu yüzyılda işgal ve istilayla elde edilen suni
kahramanlık tarihleri miadını doldurmuştur. Her devlet bununla yüzleşmek
zorundadır.
Bu ülke "Ermeni Katliamıyla" yüzleşmek
zorundadır.
Bu devlet "Dersim ve Gelleye Zila
Katliamlarıyla" yüzleşmek durumundadır.
AKP "Roboski ve Gezi Katliamlarıyla" yüzleşmek
zorundadır.
Yine gerçek Müslümanlar;
"sahte cemaatlerle, sahte dindarlarla, sahte örgütlerle ve IŞİD`le " hesaplaşmak
durumundadır.
Tüm Hıristiyanlar "Hz.İsa`nın onurlu ruhuna
ve mücadele adaletine" dönmek zorundadırlar.
Tüm Yahudiler; "Hz.Musa`nın yol gösteren
ASASINA" saygı duyarak, Filistin`de halkı katletmekten vazgeçmek
zorundadırlar.
Tüm emekçiler, işçiler, köylüler "emeğin
sömürüsünü gerçekleştiren" zihniyetlere karşı "radikal mücadele
sahalarını" yaratmak zorundadırlar.
Devletlerin, iktidarların ve hegemonyanın tarih
boyunca neden oldukları tahribatları, HALKLARIN MÜCADELESİ ancak bozabilir.
Halkların yazacağı tarihin Ahmetleri, Yılmazları, Denizleri,
Sakineleri, Ferhatları, Zilanları, Hrantları, Hakileri, Rüstemleri, Mehmetleri,
Orhanları, Aramları, Rahşanları, Kemalleri, Uğurları, Berkinleri ve daha
binlerce değerimizi "ÖLÜMSÜZLEŞTİRECEĞİNE" inanıyoruz...
Selam ve saygılarımızla..
Nurullah Tunç
11.09.2014