Dünyada tüm toplumların ve halkların kendi
sistemlerini yeniden gözden geçirme mücadeleleri, yeni arayışlara da fırsat
vermiştir.
Devlet zihniyetlerinin şiddet ve katı hiyerarşiye
sürekli başvurması ise çözümsüzlükleri derinleştirmiş, yeni sorunların
doğmasına sebebiyet vermiştir.
Bunun en bariz örneği ise Türkiye Devleti sistemi
olmuştur. 90 yıllık "Oligarşik
Otorite" kendisini "Demokratik
Hukuk Devleti" kılıfıyla yaşatmaya çalışmıştır.
İç ve dış konjoktörle beslenen sistem yapay ve
toplumsal derinlikten yoksun politikalarla ırkçılık ve tektipleştirme üzerinden
kendini reforme ederek formatlamıştır. Halkların realitesinden uzak formatlandırılan
bu sistemin dar ve kaos ürettiği ortadadır.
Devlet ve oligarşik yapılanmanın, değişen
dengeleri ve yeniden dizayn edilen konjoktörel gelişmeleri doğru okuyamadığını
görmekteyiz.
Ancak "Kürt Hareketi ve halkının" dünya
konjoktörünü ve uluslararası yeniden yapılanmayı iyi okuyup, buna göre mücadele
ve politika üretmesi ise tüm dünyanın dikkatini çekmektedir.
Rojava`da ve Güney Kürdistan alanlarında uygulanan
strateji ve yürütülen ulusal mücadele, Kuzey Kürdistan`da daha güçlü demokratik
ve sistemsel yeni hamleleri zorunlu kılmaktadır.
Bu zorunluluğun en geniş temsilini ise, yeniden
yapılandırılacak olan "Demokratik Toplum Kongresi`nde" (DTK) yaşam
bulması hedeflenmelidir.
Adeta "Kuzey Kürdistan Halk Meclisi"
rolünü de oynayacak DTK`nın, rolü ve misyonu tarihi nitelikte olacaktır.
Geçmiş pratiklere bakıldığında büyük bir proje
olan DTK`nın tam olarak kurumsallaştığı ve halkların taleplerine cevap olduğu
söylenemez.
Halkların, farklı kimliklerin, sivil toplum
örgütlerinin, değişik inançların, kadının, gençliğin, eğitimin, sağlığın, meslek
odalarının, basının, kültür alanının, siyasi partilerin, derneklerin, ekonominin,
üniversitelerin, öz savunmanın kısacası tüm toplumsal dinamiklerin bütünleşip
formüle olduğu DTK, eski alışkanlıklarını aşmak durumundadır.
"Kürdistan Toplumlar Federasyonu"
misyonuna sahip olan bu sistemin salt siyasi partiler gibi yönetilip formüle
edilmesi, kendi kuruluş ruhuna da aykırıdır. Geçmiş pratiğinde baskın olan yön
ağırlıklı olarak bu olmuştur.
Ortadoğu’nun kaynadığı ve şekillendiği bir
konjoktörde, DTK`nin lokomotif olabilecek stratejileri açığa çıkarması bir
zaruriyettir.
Demokratik Toplum Kongresi; DBP, HDP ve
Belediyelerin gölgesi gibi değil, aksine HDP, DBP, Belediyeler ve diğer tüm
bileşenlerini aktifleştiren, eşgüdümü sağlayan, siyasi ve sosyal alanları daha
fazla harekete geçiren, yani toplumun tüm alanlarından beslenen ve yönlendiren
pozisyonuna geçmelidir.
6-7 Eylül`de büyük kongresini yapacak DTK`nın, yerellerde
yapılan delege seçimlerinde aday adayları müracaatlarının az olması ve
seçimlere çok ciddi katılımların olmaması mutlaka irdelenmelidir.
Belediye seçimlerinde yüzlerce kişinin aday
adaylıklarıyla kıyaslandığında, DTK projesinin yerellerde iyi anlatılmadığı, kimi
yerellerde boşa çıkarıldığı ve şekilsel kaldığı görülecektir.
Oysa DTK, Kürdistan tarihinin ve mücadelesinin
açığa çıkardığı en önemli sistemsel ve toplumsal kazanımlarındandır.
DTK Kongresi KURDİSTANİ HALKLARIN üst çatı
örgütlemesi olmak ve aidiyet duygusunu güçlendirmek için tüm farklılıkları ve
bileşenleri bünyesinde barındırmalıdır.
Ayrıca tüm Kürdistan parçalarının da kendinde
formüle ettiği bir pratiği yaratabilirse vizyonu ve uluslararası meşruiyeti
güçlü bir noktaya gelecektir.
Bunun içinde vizyonu geniş ve toplumsal karşılığı
güçlü adaylar yer vermelidir.
DTK kongresinin yeni bir yaşamı inşaa edeceğine ve
Kürdistan Coğrafyası`ndaki tüm toplumlara öncülük rolünü oynayacağına inanıyor,
DTK Kongre bileşenlerini saygıyla selamlıyoruz..
Selam ve saygılarımızla..
Nurullah Tunç
29.08.2014