Ortadoğu ve dünyanın en qadim halklarından olan
Kürtlerin, resmi ideoloji tarafından yok sayılmasının faturası çok ağır
olmuştur.
Cumhuriyetin asli unsuru, Ortadoğu Halkları`nın
gerçek dostu, birçok medeniyetin beşiği olan Kürdistan`ın yeniden tarih
sahnesine çıktığı bir süreci derinden yaşıyoruz.
Yüzyıldır yok sayılan bir Halk, bugün Ortadoğu`da
yeni bir tarihin başat aktörü haline gelmiştir.
*Dört devletin en acımasız zulmüne maruz kalmış
bir halk gerçekliğinden bahsediyoruz.
*Uluslararası tüm güçler tarafından
"kaderiyle oynanmış" bir halk gerçekliğinden bahsediyoruz.
*Emperyalist sistemlerin sömürü ve talan alanına
çevrilmiş Qadim bir coğrafyadan söz ediyoruz.
*Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından inkar
edilmiş hümanist bir halktan bahsediyoruz.
**Değerlerimiz; Şeyh Saidlerin, Seyid Rızaların,
Qazî Muhammedlerin, Melle Mustafa Barzanilerin, Mazlum Doğanların, Sakine
Cansızların, Arîn Mîrxanların "ONURLU DİRENİŞLERİNİ" kendisine rehber
edinmiş bir halk gerçekliğinden bahsediyoruz.
Evet, bu halkın onurlu evlatları bugün de büyük
bedeller ödeyerek yeni bir tarih yazmaktadır.
Kürt Halkını yok sayan, inkar eden tüm devlet
paradigmaları iflas etmektedir.
Irak ve Suriye bunun en açık örnekleridir.
Irak`ta devletleşmeye doğru gidilmekte, Suriye`de
ise Kantonlaşmayla beraber daha ileri statülerin elde edileceği yeni bir süreç
yaşanmaktadır.
Kürt Halkı, Rojava`da tüm dünya siyasetini
derinden etkileyen yeni bir "stratejik güç potansiyelini" açığa
çıkarmıştır.
Bu potansiyel tüm mazlum halkların için kuşkusuz
esin kaynağıdır..
ABD ve RUSYA`yı aynı potada bir araya getirip,
onları "koalisyonel güç haline getiren", Kürt Halkının kendisi değil midir?
DAİŞ barbarlığına karşı direnebilen, çetelerle
mücadele eden en önemli güç ise yine Kürt Halkı olmuştur.
Rojava`da Kürt Halkı`nın başarısı tüm insanlığın
da onurunu kurtarmamış mıdır?
Türkiye Halkları da dahil...
Rojava`da, "Ortadoğu ve dünya
dengelerini" değiştiren Kürt Halkı, kuşkusuz tüm dünya halklarının
sempatisini kazanmış, önemli bir Prestij elde etmiştir.
Rojava`daki gelişmeler ile Kuzey Kürdistan
sahasındaki son yüzyıllık mücadelenin geldiği nokta birbirini tamamlamıştır.
Kobanê`de açığa çıkan zaferle beraber Rojava`daki
Kürtlerin kazanımları başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, resmi ideolojinin
tüm sistematiğini derinden etkilemiştir.
7 Haziran`da açığa çıkan ruhun KOBANÊ RUHU
olduğunu kim inkar edebilir?
AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan politikalarının
çöküşü, KOBANÊ ZAFERÎ`nin kendisi değil midir?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin resmi paradigmasını
krize iten bu gelişmeler karşısında "Çözüm süreci" bitirilmiş, Kürt
Sorunu yoktur noktasına gelinmiştir.
Kürt Halkı`nın statüsüzlüğü üzerinden kendini var
eden bir rejim, "var olma, yok olma" krizlerini yaşamaktadır.
Kürt Halkını tanımayı değil, yok etmek üzerinden
bildik alışkanlıklarına başvuran devlet, DAÎŞ`le, El Nusra`yla daha ciddi
ittifak kurma politikalarına sarılmış, Kuzeyde de tüm Kürtleri sindirebilecek
kirli yöntem ve yönelimlere başvurmuştur.
Cizre`de, Silopi`de, Nusaybin`de, Sur`da ve daha
birçok yerde en ahlaksız katliamların zeminini yaratmaya çalışmış, yüzlerce
sivil Kürdü yakarak katletmiştir.
Dünya tarihinin en ahlaksız ve kuralsız savaş
politikalarını Cizre`de uygulayan bir devlet meşru olabilir mi?
Kobanî`de DAİŞ barbarlığının yaptığıyla, Cizre`de
AKP Hükümetinin yaptıkları benzeş değil mi?
İç ve dış politikasını "Kürt Halkı`nın
STATÜSÜZLÜĞÜ" üzerine temellendirmiş bir devletin gemisi su almaya
başlamıştır.
Geminin kabarasındaki Erdoğan ve Davutoğlu su alan
geminin kendileriyle beraber batacağını hesaba katmıyorlarsa, bunun kaçınılmaz
olduğunu zamanla göreceklerdir.
Kürt Halkı`nın iradesine ve haklarına saygı
duymayanların başında gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Hükümeti bu yanılgılı
durumdan bir an önce vazgeçmezse hazin bir son yaşayacakları kesindir.
Bin yıllardır Kürdistan Coğrafyasını onuruyla
koruyan bir halk, tarihin hiçbir döneminde işgalci ve istila eden olmamıştır.
Bin yıllardır Kürdistan Coğrafyasını kanıyla,
mücadelesiyle koruyan bir halkın tek hedefi; "Onuru ve kimliğiyle"
yaşamak olmuştur.
*Bunu tarih boyunca dört parçada engellediler.
*Kürt Halkını "statüsüz" bırakmak için
uluslararası kirli birçok ittifakı gerçekleştirdiler.
Bu kirli ittifakları bugün de yapmaya çalışanlara;
"DEVRAN DÖNDÜ" demezler mi?
HDP`yi hedef seçerek, Sur`da katliamlara davetiye
çıkararak, DAİŞ`le ittifak kurarak, tüm cenazelere işkence yaparak, binlerce
insanı tutuklayarak bir sonuç alacağınızı düşünüyorsanız, "AKLINIZI EKMEK
PEYNİRLE YEMİŞSİNİZ" demektir..
Rojava Kürtleriyle değil de DAİŞ`le komşu olmayı
tercih eden bir devlet VİCDANINI, RASYONELLİĞİNİ ve gücünü kaybetmiştir.
Ekonomide, dış politikada, turizmde, eğitimde, sağlıkta,
bilimde ve yaşamın her alanında gerileyen bir devletin, sarıldığı tek
enstrümantal güvenlikçi politikalar olmuştur.
Bu da felaketin habercisi olmaktadır.
***Ortadoğu’daki tüm halkların ve devletlerin tek
çıkış ve kurtuluş noktası ise KÜRTLERLE ittifaktan geçer.
***Bunu kavrayan, anlayan ve öngörenler
kazanacaktır, anlamayanlar ise büyük kaybedecektir.
“Umarız ve dileriz ki, herkes büyük kaybetmeyi
değil, "BÜYÜK KAZANMAYI" seçer...”
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
28.02.2016