"Soykırım Kıskacındaki Bir Halkın, Anadiline
Yönelik Barbarca Politikalar"
Toplumların, halkların en temel varoluşlarının
başında gelen anadil, insanın temel kimliğini ve tarihini oluşturan en önemli
öğedir.
Anadilin tarihsel, sosyolojik, pedogojik, psikolojik
ve ekonomik alanlardaki yönlerine çok girmeden, egemenlerin çirkin
saldırılarının ortaya çıkardığı sonuçlara bakarak genel tabloyu görebiliriz.
Tarihi olarak irdelendiğinde anadilin yasaklandığı
dönemlere ve bunun uygulayıcısı iktidarlara çok rastlayamayız. İlkçağdan
ortaçağa, yeniçağdan yakınçağa kadar savaşlar, düşmanlıklar, barbarlıklar
yaşansa da "anadilde ret ve yok sayma çok nadir olarak" görülmüştür.
İlkel komünal toplumlardan köleci ve kapitalist
sistemlere kadar da insanların, toplumların anadilleri inkar edilmemiştir.
Zerdüştlük`ten Budizm`e, Hinduizm`den Tapınağa itaat
edenlere kadar, Musevilikten Hıristiyanlığa ve Müslümanlığa kadar hiçbir dinde
insanların/halkların anadilleri yok sayılmamıştır.
Anadilin inkar edilmesinin insanlıkta, adalette, vicdanda
ve hiçbir dinde karşılığı yoktur.
Anadili inkar eden, reddeden ve yok sayan
devletlerin başında ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti gelmiştir. 1924
Anayasası`yla başlayan bu politikaların günümüze kadar devam etmesi ise
ırkçılık ve tekli zihniyetin sonucudur.
Kürt Halk`nın inkar ve imhasının hedeflendiği bir
döneme girilirken, en büyük düşmanlık ise anadile yönelik olarak planlanmıştır.
Selçuklular`dan Osmanlılara ve Türkiye
Cumhuriyeti`nin kuruluşuna kadar KÜRT HALKI`nın desteğiyle var olmasını
sağlayan ve tüm bunları Kürt`lere borçlu olan sistem, ne yazık ki en büyük
darbeyi de KÜRT HALKI`na yaparak tarih boyunca hesap veremeyeceği pratiklere ve
politikalara imza atmıştır.
Dersim`de katliama uğrayan, Ağrı`da topyekün
öldürülen, Amed`te yüzlercesi asılan, Roboski`de havadan bombalanan Kürt
Halkı`na bunlar yetmiyormuş gibi, Anadilinin yasaklanması ise dünya tarihinde
eşi benzeri görülmeyen bir trajedidir.
Kürt Halkı`nın "anadilinin yasaklanması ve
eğitim dili olmasının kabul edilmemesi " ise despotik, tekçi, ırkçı
politikaların sonucudur.
Oysa ne Hitler Almanya`da, ne Musolini İtalya`da, ne
de Franko İspanya`da insanların ve halkların anadillerini yasaklamamıştır.
Nemrud ve Firavunlar da en barbar vahşeti gerçekleştirdikleri
dönemlerde bile anadile hep saygı duymuşlar, asla asimilasyona
başvurmamışlardır.
Bu ne çelişkidir ki adı Cumhuriyet olan bir rejim
Kürtçe anadile bu kadar tahammülsüz yaklaşmıştır. "Faşizmi bile geride
bırakan bu zihniyetin Türkiye Halkları`na en büyük zararı verdiğini "
artık herkes görmektedir.
Oysa Kürt Halkı Cumhuriyet rejiminin kurucu
unsurudur ve özgürleşmenin temel teminatıdır.
Türk Halkı bunu böyle bilmeli, tanımalı ve Kürt
Halkı`na saygı duyarak tahammül edebilmelidir. Buna tahammül edemeyen hiçbir
bireyin ahlakla, vicdanla, dinle, demokrasiyle, özgürlük ve adetle alakası
yoktur.
Onun için Kürt Halkı`nın "Anadilde Eğitim
Görme Hakkı" kutsaldır. Bunun emeği ve bedelleri yeterince verilmiştir. Anadilde
Eğitim Göremeyen bir toplumda asimilasyon derinleşir, öyle bir noktaya gelinir
ki otoasimilasyon bile devreye girer.
Devlet, sistem ve hükümetin yıllarca Kürt Halkı`na
reva gördüğü en büyük zulüm işte budur.
Bu zulme karşı Kürt Halkı`nın destansı mücadelesi
ise zafere giden yolun anahtarı olmuştur.
Bir halkın asimile edilmeye çalışılması faşizmdir.
Bir halkın dilinin yasaklanması siyasi
münafıklıktır.
Bir halkın anadilde eğitim hakkının kabul
edilmemesi ideolojik barbarlıktır.
Bir halkın çocuklarının asimile edilmesi toplumsal
ve kültürel cinayettir.
"Bir halkın diline yaklaşım, o halkın onuruna
olan yaklaşımdır."
Onuruna sahip çıkanlara,
Çocuklarına sahip çıkanlara,
Kimliğine sahip çıkanlara,
Diline sahip çıkanlara,
Değerlerine sahip çıkanlara SELAM OLSUN diyoruz.
21.yüzyılda tüm Kürdistan`da "Anadilde
Eğitimin Görüleceği" mutlaktır. Kürt Halkı`nın geldiği düzey ve açığa
çıkardığı birikim bunu zorunlu kılmaktadır.
Dil umuttur, umudumuzu hep beraber büyütelim...
Selam ve saygılarımızla..
Nurullah Tunç
16.09.2014