Dünya
devrimlerinin, toplumsal değişimlerin, sistemsel altüst oluşların, Serhıldan
ruhlarının, ideolojik bilinçlenmenin, örgütsel güçlenmenin merkezinde hep EMEK ve EMEKÇİ olmuştur.
Fransız
İhtilali’nden, Sanayi Devrimi’ne, matbaanın icadından, teknolojik ve bilimsel
gelişmelere kadar emeğin ve emekçinin ruhu, bilinci, örgütlülüğü, müdahalesi ve
öncülüğü başat ROL oynamıştır.
Emeğin
sömürüsünü gerçekleştiren sistemle, emek ve emekçi tarihsel süreç içerisinde
hep çatışmış, dolayısıyla iktidarların zulmüne karşı emek, doğası gereği, MUHALİF bir karakter ve nitelik
kazanmıştır. Muhalif misyonunun gelişmesiyle beraber daha fazla örgütlenme, ortak
ruh, derin bilinç, sorgulama, kendi emeğini sahiplenme ve koruma, sömürüye
karşı öz savunma gibi kendi içerisinde onlarca alternatif çıkarmıştır.
Örgütlenme
ve hak arama mücadelesi emeği SENDİKALAŞMAYA
götürmüş, bu alanda kurumsallaşma hız kazanmıştır. Bu geleneğin en onurlu güzel
ve etkin temsilcisi olarak Türkiye’de DİSK
ve KESK konfederasyonları/sendikaları gösterilebilir. Dünya devrimci
hareketleri ile Türkiye, Kürdistan ulusal, devrimci emek hareketlerini kendinde
formüle eden bu önemli konfederasyonlarımız, mücadele tarihlerinde katliamlar, tutuklanmalar,
sürgünler, faili meçhuller gibi baskılara maruz kalıp sindirilmek
istenmişlerdir.
1 Mayıs Taksim
katliamından, Kızılay vahşetlerine, Kürdistan`da yüzlerce faili meçhul/belli
ölümlere kadar iktidar, devlet ve hükümetlerin kirli ve baskıcı uygulamalarına
maruz kalmışlardır. Devlet ve hükümetler ise yandaş, sarı ve balon
sendikalaşmanın önünü sonuna kadar açmış, bu alana tüm imkânlarını seferber
etmişlerdir. Dolayısıyla neoliberal politikalarla, sömürünün ahlaksız derinliği
ve sistematiği kurumsallaştırılmaya çalışılmıştır. Tüm toplum kesimlerini daha
da yoksullaştırma projesi hayat bulmuş, iktidarlara yakın olanlar da sonuna
kadar BARONLAŞMIŞLARDIR…
Bu sömürü ve
baronlaşmaya 1990`lı yıllara kadar örgütlülük ve kitleselleşme ruhuyla cevap
olan DİSK, KESK gibi konfederasyon
geleneğimizin, 2000`li yıllardan sonra tam cevap olamamasının, hükümet ve
devlet politikaları engel olduğu gibi, EMEĞİN
lokomotifi olan sendikal geleneğin de kendi içerisindeki açmazları da bunda BAŞAT ROL Oynamıştır.
Bu
Açmazları Kısa Kısa Aktarmak Gerekirse;
1. Sendikaların
fiili meşru mücadele geleneğinden uzaklaşmaları,
2. Resmi
bürokratik hiyerarşiye zorunlu bağlı hale gelmesi,
3. Kitlelerin
ihtiyaçlarına tam olarak cevap olamamaları,
4. Bürokratik
ve Resmiyetçi politikalar, iktidar hırsı,
5. Emek
ve emekçi ruhlu örgütlülükten uzaklaşma,
6. Tabandan
değil, merkezden belirlenen politikalar,
7. Ulus
devlet mantığını aşamayan paradokslar,
8. Halkın
ulusal taleplerine yönelik cılız kalmaları,
9. Milliyetçiliğe
ve ırkçılığa karşı ortak duygu ve bilinci geliştirememe,
10. Ekonomik
ve siyasi realitesiyle tam olarak bütünleşememe,
11. Kadroların
Kürdistan`da belediyeler üzerinden bireyci konumlanma pratikleri,
12. Dar
didişmeler,
13. Grup
ve kafa kol zihniyetinin önünü alamama,
14. İnisiyatif
geliştirememe,
15. Eğitim
çalışmalarındaki yetersizlik,
16. Seküler
ve Jakoben anlayışların önünü alamama,
17. Sendika
ve sorumlu olan bazı kadroların oportünist yaklaşımları,
18. Bireycilik,
19. Şahıslara
ittat anlayışları,
20.Yoldaşlık
hukukundan uzaklaşma,
21. Anlayış
farklılıkları,
22.Yapısal
sorunlar,
23.Halktan
uzaklaşma,
24.Çatı
tarzı ittifaklar,
25.Yerellerdeki
iktidar hesapları,
26.Sendika
binalarını KAFE ve KAHVEHANE gibi kullanılması,
27.Kemalist
gelenekten kopamama,
28.Eleştiri-özeleştiri
kültürünün zayıflaması,
29.Kimi
yerlerde grup, kafa kol ve çıkar endeksli birliktelikler...
Gibi
Onlarca NEDEN Sayılabilir…
Emek Alanındaki Kurumlara Ve Sendikalarımıza Bazı
Önerilerimiz;
1. Karar
süreçlerini tabana daha etkin yaydırmak
2. Daha
etkili, sonuç alıcı bölgesel MİTİNGLER
düzenlemek
3. Eğitim
politikalarını yeniden düzenlemek, emek akademilerini yaygınlaştırmak
4. Kurumsal,
örgütsel, ideolojik, kadrosal politikalara daha ağırlık vermek
5. Halkla
bütünleştirici olan eylemselliklere daha da ağırlık vermek
6. Yerel
örgütlenme ve kurumsal politikaları yaygınlaştırmak
7. Ülkenin
tüm politik, toplumsal, ekonomik ve siyasi sorunlarına çözüm gücü olacak
pratiklere ağırlık vermek
8. Toplumun
örgütsüz tüm alanlarını örgütlemek, TAŞERON
SİSTEMİNİ ortadan kaldıracak politikalara derinlikli yönelmek. Başta BELEDİYELERİMİZDEN buna başlamak, daha
emekçiyi güvenceye alan çalışmalara başlamak
9. Kollektif
ve devrimci bir ruhla yoldaşlık hukukunu daha derinlikli oluşturmak
10. Toplumun Ve Emeğin
İhtiyaçlarına Uygun Radikal Bir Tarzla Acilen Yeniden Yapılanmak
Önerilerimizi
ve analizlerimizi çok detaylara boğmadan genel hatlarıyla ele aldık. Bu analiz
ve önerilerimize sizin ekleyecekleriniz EN
ANLAMLI ve değerli katkılar olacaktır. İleride yerel ve genel sorunlara
daha somut, tespitli(gerekirse kamuoyuna isim verip mahkûm ederek) ve detaylı
değerlendirmelerimiz kararlılıkla DEVAM
EDECEKTİR…
Emek Alanının KESK, DİSK Öncülüğünde Devrimci, Proleter
Ruhla Kitlelerin, Emekçilerin Ve Halkların Beklentilerine Çözüm Gücü Olması
Tarihi Sorumluluğunun Gereğidir...
Saygılarımla...