Türkiye Devleti Ve Hükumetinin Akıl Tutulması!
Tarihten gelen özgürlük mirasının onurlu bir
yaşama evrileceği bir süreçte, Kobane`nın
yoğun bir saldırıyla karşı karşıya kalması, tüm Kürdistan Halklarına yönelik toptan imha
ve şantajdır.
Rojava devrim sürecinin beyni, iradesi ve öncüsü
olan Kobane, tarihi bir soykırımla karşı karşıya bırakılmak istenmekte, Kürt
Halkı`nın tüm kazanımları yok edilmeye çalışılmaktadır.
1988`li yıllarda ABD öncülüğünde yeniden dizayn
edilmeye çalışılan Ortadoğu, uluslararası güçlerin koalisyonuyla
"modernize edilen dizaynını daha tamamlayamamıştır".
Bu yeni süreçte kendi iç sorunlarını çözememiş
ülkelerin Ortadoğu dizaynında rol almak istemeleri ise başarısızlıkla
sonuçlanmıştır.
Anti Kürt politikalarıyla Ortadoğu’da başarılı
olmak ve mutlak sonuca ulaşmak ise neredeyse imkansızlaşmıştır.
Irak ve Suriye rejimleri kısmen de olsa bunu
görerek Kürt Halkı`nı resmen tanımış ve alan açmak zorunda kalmışlardır. Güney
Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Güneybatı Kürdistan Kanton Sistemleri ise bu
kazanımların sonucudur.
Kuzey Afrika’dan başlayıp, Suriye`ye kadar uzanan
yapay devrimlerin Suriye`de toslamasının en önemli faktörü ise Ortadoğu`da dört
ülkeyi de ilgilendiren Kürt, Şii, Sünni denklemleridir. Her biri dört ülkeyi (İran,
Suriye, Irak, Türkiye) ilgilendiren bu denklemler için demokratik bir
zihniyetin olmaması ise talihsizliğin ve gericiliğin kendisidir.
Kürt ve Şii denklemlerine karşı ırkçı ve mezhepçi
bir politika izleyen devlet ve Hükumetin, DAIŞ`i destekleyip güçlendirmesi ise
bundan kaynaklanmaktadır.
Bu politikanın ne Ortadoğu gerçekliğinde ne de
uluslararası demokratik bir siyasette karşılığı yoktur, açıkçası faşizan bir
"akıl tutulmasıdır".
Kobane`nın düşürülmesini hedefleyen ve arzulayan
AKP`nin, DAIŞ`la komşu olmasını düşünebiliyor musunuz?
Türkiye Devleti ve Hükumeti`nin aslında bu
doğmatik politikalarıyla "ikinci bir körfez kriziyle karşı karşıya
kalacağı kesindir". Hükumeti ayakta tutan en büyük şans ise çatışmasızlık
sürecidir.
Hükumetin Kürt sorununu Kuzey sahasıyla sınırlı
tutması, Sayın ÖCALAN`nın ortaya koyduğu Demokratik Kürdistan ve Demokratik
Ortadoğu paradigmasını kabullenmediğinin, anlayamadığının göstergesidir.
Eğer Devlet ve Hükumet devasa bir sorunu çözme
iradesine ve samimiyetine sahip olsaydı, Kürt Halkı`na karşı başta Kobane olmak
üzere DAIŞ`i desteklemez ve yapıcı bir tutum sergilerdi.
"Kobane, Kürt Halkı`nın tarihsel ve ulusal
kalesidir".
Kürt Halkı`nın bir seferberlik ruhuyla bu kaleye
sahip çıkması ise ileride tarih kitaplarında yazılacak kadar kırılgan ve
stratejik önemdedir.
Türkiye Devleti bir an önce milliyetçi ve anti Kürdistan
reflekslerinden vazgeçip, Kobane`deki kaotik politikalarına son vermelidir.
Kobane, Türkiye için son bir şans olma özelliğini
taşıyacak kadar önemli ve kritik bir virajdır. Bu viraj bataklığa götüreceği
gibi, zafere ve çözüme de evrilecek kadar keskindir.
DAIŞ çetelerine destek veren tüm devletlerin ve
güçlerin Ortadoğu`da kaybedecekleri kesindir.
Zafer ise mazlum halkların ve KOBANE başta olmak
üzere tüm Kürdistan Halkları`nın olacaktır..
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç -
28.09.2014