Dün (21 Ağustos Çarşamba günü) Suriye ordusunun
Şam’ın bazı mahallelerine karşı kimyasal silah (zehirli gaz) kullandığı, bunun
sonucu binin üstünde kişinin öldüğü, binlercesinin ise yaralandığı ileri
sürüldü. Bu iddia muhalefetten geldi ve bunun kanıtı olarak medyaya bir dizi
resim yansıdı.
Ancak Suriye hükümeti hemen bu iddiayı yalanladı.
Ardından İran ve Rusya bu olayın rejime karşı savaşan muhalefetin bir
provokasyonu olduğunu ileri sürdüler.
Şimdi uluslararası kamuoyunda yoğun biçimde bu
konu tartışılıyor. Suriye’de gerçekten kimyasal gaz kullanıldı mı?
Kullanıldıysa kim kullandı, hükümet mi, El Nusra türünden bir örgüt mü?
Öncelikle böyle bir eylem oldu mu? Bunu tespit
etmek zor değil. Ölü ve yaralı binlerden söz ediliyor. BM gözlemci heyeti zaten
Şam’da bulunuyor. Kimyasal silah sonucu öldüğü veya yaralandığı söylenenlerin
bir bölümü üzerinde inceleme yapılarak pekâlâ gerçek anlaşılabilir.
Öte yandan, gerçekten kimyasal gaz kullanılmış da
bu boyutlarda bir kayıp varsa, bu acımasız eylemi kim yaptı?
Suriye iç savaşında her iki tarafın da acımasız
olduğu malum. Savaş akıl almaz kanlı bir boğazlaşmaya dönüştü. Hükümetin elinde
kimyasal silahlar var. Öte yandan böylesi bir silah muhalefetin eline de geçmiş
olabilir. Nitekim, Reyhanlı olayının ardından Adana’da El Nusra örgütüne karşı
yapılan bir operasyonda sarin gazı ele geçirilmiş ve örgütün büyük bir terör
eylemine hazırlandığı açıklaması yapılmıştı.
Yorumcuların bir bölümü, Suriye hükümetinin
kendisini zor duruma düşürecek ve belki de uluslararası bir müdahaleye yol
açacak böylesine çılgınca bir eylemi yapması için neden olmadığını, Hükümetin
iç savaşta son dönemde yeni mevziler kazandığını ve askeri bakımdan örneğin Şam
ve Halep’te kontrolü büyük çapta sağladığını söylüyorlar. Yani o, kimyasal kullanacak
kadar sıkışmış değil. Ayrıca son günlerde BM gözlemcilerinin tam da Şam’da
bulunduğu bir dönemde bu pek de akla yatkın değil, diyorlar.
Muhalefete gelince, bu muhalefet içinde El
Kaide’ye bağlı El Nusra Cephesi gibi, bu tür bir eylemi yapacak düzeyde gözü
kara kesimler var. Bu muhalefet uluslararası güçlerin rejime karşı harekete
geçmesi için böylesi bir provokasyona başvurabilir. Örneğin ABD, Suriye
hükümetinin kimyasal silah kullanmasını kendisi bakımından kırmızıçizgi olarak
ilan etmişti.
Nitekim Reyhanlı olayının arkasında da muhalefetin
bulunma kuşkusu vardı.
Şimdi öncelikle yapılması gereken BM’nin
gecikmeden gerekli araştırmayı yapıp hem kimyasal silah sonucu böylesi bir
kıyımın gerçekleşip gerçekleşmediğini, hem de eğer gerçekleşmişse onun sorumlusunu
ortaya çıkarmaktır.
Bu işin bir yanı, diğer yanına gelince… Görüldüğü
üzere Suriye iç savaşı günden güne kanlı bir hal alıyor. Daha şimdiden yüz bini
aşkın insan savaşta hayatını kaybetti, milyonlar sürgün yoluna düştü, kentler,
kasabalar, köyler viran oldu. Savaş yangını komşu ülkelere de sıçradı ve
bölgeyi bir bütün olarak tehdit ediyor. BM Örgütü ve diğer uluslararası
kurumlar, büyük güçler, bir an önce bu yangını söndürmek, soruna barışçı bir
çözüm bulmak için harekete geçmeli.
Silahlar susturulup taraflar bir görüşme masasında
bir araya gelmeli. Cenevre konferansı bir an önce toplanıp barışçı bir çözüm
için çalışmalı.
Kemal Burkay
22 Ağustos 2013
www.dengekurdistan.nu