Malum, Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı mirası üzerine
kuruldu, bu mirasın tamamını koruyamasa, büyük bölümü Balkan savaşlarında ve 1.
Dünya Savaşı’nda kopup gitse de. “Osmanlı’da oyun çoktur” lafı ünlüdür. Osmanlı
da ayrıca Bizans’ın mirasını devraldı. “Bizans oyunları” ise dünyaca ünlüdür.
Yani Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda bu zengin mirası devralmıştır. O buna,
1950’lerden itibaren Amerikan oyunlarını da ekledi. CIA eliyle sahnelenen bu
oyunlar da ötekilerden aşağı kalmaz ve entrika ve tuzaklar bakımından oldukça
zengindir.
Peki tüm bu oyunbazlık tarihsel bakımdan ne işe
yaradı? Bizans ve mirasçısı Osmanlı, buna rağmen batıp gitmekten kurtuldu mu?
Ya son 60-70 yılda CIA’nın da zengin katkılarıyla sahnelenen bu oyunlar ne
kadar işe yaradı, ne sonuç verdi?
Sonuçlar ortada: ABD ve ortakları SSCB’ye ve
sosyalist sisteme güç yetirdiler, onunla birlikte Afganistan’daki devrimci
hükümeti de yıktılar; ama bu yıkıntı ve batağa saplanıp kaldılar. Orada türeyen
çağdışı yaratıklar, bir akrep ve zehirli yılan sürüsü gibi dünyayı sardı. Şimdi
panik halinde bu yaratıklardan kurtulmaya çalışıyorlar.
Ya Türkiye’de son 60-70 yılda sosyalizm ve
demokrasi güçlerine, Kürt hareketine karşı sahnelenen oyunlar, kurulan
tuzaklar? Sonuçlar yine ortada: Bu tuzaklar zamanla bizzat sahiplerinin, onu
kuranların oğullarının, torunlarının ayağına dolaştı.
PKK eliyle çıkarılan yangın Kürt halkına büyük
zararlar verdi, ama çok geçmeden Türk devletinin eteklerini de tutuşturdu, Türk
halkına da büyük zararlar verdi ve bu yangın bugün de söndürülemiyor.
Kontrgerilla eliyle sahnelenen provokasyonların,
kışkırtılan, örgütlenen Türk milliyetçiliği ve ırkçılığının yol açtığı terör
ortamı ve bunu izleyen darbeler, bütün bunların yol açtığı yaralar…
Ajan provokatörler ve güdümlü örgütler eliyle
genleriyle oynanan solun, Yeşil Kuşak politikalarıyla çarpıtılan İslamcı
hareketin vardığı yer ve yol açtığı sonuçlar da ortada.
Demek ki hileyle, tuzakla, provokasyonla toplumu
dizayn etmek pek de iyi sonuçlar vermiyor ve bu şekilde sorunlardan kurtulmak
mümkün değil. Sorunlar ancak akılla, çağdaş ve uygarca bir yaklaşımla,
diyalogla ve adalet temelinde çözülebilir. Sorunlar kitlelerin haklı talepleri
karşılanarak, demokrasi içinde çözülebilir.
Bu gün gelinen durum söz konusu yanlış
politikaların ürünüdür. Büyücü çıraklarının şişeden çıkardığı ve denetlenemeyen
cinler birbirleriyle hesaplaşmakta… Önce AK Parti ve onunla aynı cephedeki
Gülen Cemaati Ergenekoncularla hesaplaştılar, Silivri, Ergenekoncu denen asker
ve sivillerle doldu. Ardından AK Parti ve Gülen grubu bozuştular, bu kez
dost-düşman safları değişti; Silivri bir önceki sakinlerinden boşalırken yerini
Gülen Cemaati’nin mensubu olduğu söylenenler doldurdu.
Son darbe girişimi böylesi bir ortamda
gerçekleşti. Belli ki onu düzenleyen merkezde Cemaat örgütü var ve darbenin
başarısızlığı ile birlikte Cemaat’e çok pahalıya mal oldu. Buna karşılık bu
olay –iki TIR’ın burun buruna hızla çarpışması gibi, AK Parti’nin yanı sıra
devlete, onun kurumlarına –ordu, polis ve bir bütün olarak bürokrasiye- çok
pahalıya mal oldu, sistem büyük yara aldı.
Şimdi yapılması gereken bu tuzakları tümden
temizlemek, yani tuzaksız, hilesiz yaşamak mı, yoksa bu yöntemi rakiplerimize
karşı kullanmaya devam etmek mi?
Tuzaksız, hilesiz sistem demokrasidir, herkesin
hak ve özgürlüklerini tanımaktır. Bunun aksi aynen geçmişteki akılsızların,
tezgâhçıların tuzağına düşmektir.
Dünyayı yönetenler bunu yapabilecekler mi? Onlar
tüm bu olup bitenlerden ders çıkarırlar mı? Kapitalist ve emperyalistlerin
doymak bilmez hırslarını dizginleyip dünyamızda adaletin ve barışın yolunu
açmaları mümkün mü? Zor. Bunu ancak örgütlü emekçiler, sömürüsüz, barışçı bir
dünya isteyen geniş halk yığınları yapabilir, o bilinç ve örgütlenme düzeyine
vardıkları zaman…
Türkiye’yi yönetenler bunu yapabilecekler mi,
ülkede özgürlüklerin, demokrasinin ve barışın yolunu açacaklar mı? Bir kez daha
ortalığı saran hamaset edebiyatına, Alpaslan nutuklarına Fatih kükremelerine
bakarsanız, o da ne yazık ki pek kolay görünmüyor.
Değişim, geniş kitlelerin yeni, çağdaş, değişimci
bir siyasi hareketin çevresinde toplanması, diğer bir deyişle, bu tür siyasi
hareketlerin ortaya çıkması veya var olanların güçlenmesi ile mümkündür.
10 Ağustos, 2016