İnsanların bir bölümü için bayram olan böylesi bir
gün, kurban edilen koçlar, koyunlar, boğalar için besbelli yas günüdür. Bu
onların olup bitecekleri hissediyormuş gibi bıçaktan çılgınca kaçışlarından
bellidir. Her yıl kurban bayramı gelip çatınca böylesine ilginç manzaralar,
kaçma-kovalama hikayeleri televizyonlara yansır.
Kurban eski insanlar için felaketlerden korunmak
için tanrılara sunulurdu. Bu bazen oğlak, koç gibi bir hayvan, bazen de insan
olurdu. Özellikle esirleri, bazen de öz çocuklarını tanrıların gazabından
korunmak için kurban ederlerdi. Tek tanrılı dinlere geçilince de bir dönem bu
gelenek sürdü.
İbrahim Peygamber’in oğlu yerine bir koç kurban
etmesi bir devrimdir. Dini inanç gereği öz evladını kurban etmek kimbilir ne
büyük bir acı idi.
Bir zamanlar, eski Mısırlılarda olduğu gibi ölen
adamla birlikti karısının da sağ sağ gömülmesi böylesine ilginç ve acımasız bir
inançtı. Neyse ki zamanla o da son buldu.
Gerçi günümüzde bile erkeklerin kafaları kızınca,
kendileri daha ölmeden kadınlarını öldürüp gömmeleri yaygın bir uygulama olarak
sürmekte olsa da…
Kurbana tekrar dönersek, Hazreti İbrahim’in
devriminden bu yana insanların bu şekilde kendi evlatlarını tanrılara sunması
uygulaması son bulmuş olsa bile, insanlık kendi evlatlarını başka türlü, hem de
birer birer değil, bazen yüzler ve binler halinde kurban etmeyi sürdürmekte.
Savaşlar böyle bir şey. İnsanlık tarihi bu vahşet
manzaralarıyla örülü. Salt 2. Dünya Savaşı’nda 50 milyon insan öldü. Ondan
sonra da bu boyutta bir savaş olmasa bile dünyanın çeşitli yelerinde savaşlar,
boğazlaşmalar sürüp geldi. Şu Ortadoğu’nun hali ortada. Bugün de yalnız koçları
ve boğaları degil, yaşlı, genç ve çocuk demeden insan oğulları ve kızları da
bolca kurban ediliyor.
Bazıları bunu kafa keserek yapıyor, hem de tanrı
adına, din adına… Tanrı bu işe ne diyor bilemem. Bunu yapanları cennete mi,
cehenneme mi gönderiyor, onu da bilemem.
Bir bölüm insan diğer insanlardan kaçarken
denizlerde boğuluyor…
İnsanlık barıştan hâlâ çok uzak.
Sık sık duyarız: “İnsanlık değerleri” denir… Nedir
insanlık değerleri? Eğer insanlık değerleri iyi insan olmaksa, başkasına
kötülük yapmamaksa, acı çektirmemekse, adil olmaksa, bütün bu yapılanlar ne?..
Hey insanoğlu ve de kızı! Bunca bilgi, bunca
teknik, bunca sanat; ama yine bunca kötü işler, bunca acımasızlık, bunca kan ve
gözyaşı…
Bu koşullarda bayramları kutlamayı ne kadar hak
ediyoruz, tartışılır; yine de inananların bayramı kutlu olsun!
24 Eylül 2015