Avrupa’ya yönelik mülteci akını tam bir trajediye
dönüştü. Ege’de, Akdeniz sularında batan çürük ve tıka basa dolu teknelerde
boğulan binler bir yana, Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerine ulaşabilenleri
ise polis barikatları, telörgülü sınırlar engelliyor. Bu insanların Batı ve
Kuzey Avrupa ülkelerine ulaşmak için verdikleri canhıraş mücadele yürek
burkuyor. Bu büyük bir insanlık ayıbı.
Afrika ve Asya’nın ciddi sorunlar, özellikle de iç
savaş yaşayan ülkelerinden Avrupa’ya göç yaşanıyor. Daha önce Latin Amerika
ülkelerinden de Avrupa’ya ben zer bir göç dalgası yaşanmıştı.
Oysa bu çözüm değil. Hem Avrupa bu kadar göçmeni
alamaz, zaten almıyor, hem de asıl çözüm bu ülkelerin kendi içinde
gerçekleşmeli. İç savaşları, söz konusu boğazlaşmaları önlemek için çareler
bulunmalı.
Elbet bu da kolay değil. Bu ülkeler, zaten bunu
başarsalardı insanları Avrupa ve kuzey Amerika’ya böylesine akın edip oralarda
kendilerine yeni bir hayat aramazlardı. Bu tür ağır iç sorunların, iç
savaşların sona erdirilmesinde bu ülkelerin dış desteğe ihtiyacı var.
Örneğin Suriye… Eğer büyük güçler ve Suriye’nin
komşuları, Suriye’deki iç kavgayı adeta fırsat bilip, kendi çıkarları
doğrultusunda taraf olmasalardı, yangına körükle gitmeyip el ele vererek bir
uzlaşma zemini bulunması için Suriye halkına destek olsalardı sorun bu kadar
büyümez, hem Suriye için böylesi bir felakete dönüşmez, hem de mülteci sorunu
Suriye’nin komşularının ve Avrupa’nın başını bu kadar ağrıtmazdı.
Bugün de sorunun çözümü yine Suriye’nin içindedir.
Büyük güçler –ABD, Rusya, AB- el ele verip hem IŞİD gibi barbar radikallere dur
demeliler, hem de Esat yönetimi ile ona karşı savaşan muhalefeti bir masa
çevresinde bir araya getirmeliler. Öncelikle ateş kesilmesini sağlamalı ve
ardından Suriye’nin yeniden şekillenmesi için adil bir uzlaşma zemini
bulmalılar. Daha sonra Suriye’nin yaralarını sarması için destek olmalılar ve
Suriye’nin bu hale düşmesinde payları olan Suudi Arabistan, Katar, İran ve
Türkiye’nin de katkısını sağlamalılar.
Bu yapılabilirse Suriye’deki trajedi son bulur.
Dışarıya göç durur ve dört bir yana savrulmuş mülteciler, özellikle’de Türkiye,
Güney Kürdistan, Irak, Lübnan ve Ürdün’e yığılmış olanlar geri döner ve zaman
içinde yaralarını sarar, ülkelerini onarırlar.
Son olarak, mülteci sorununun vardığı yeni aşamada
ABD ve Rusya’nın Suriye sorununa bir çözüm bulunması için bir kez daha
diplomatik temasta oldukları görülüyor. Dileriz ki bu kez karşılıklı ayak
oyunlarıyla oyalanmasınlar ve ciddi adımlar atılabilsin.
Suriye sorununun çözümü, başından beri söylediğimiz
gibi demokratik ve federal bir sistemle mümkündür. Öyle ki tüm etnik gruplar;
Sünni Araplar, Nusayriler, Kürtler, Dürziler ve diğer azınlıklar (örneğin
Türkmenler ve Hıristiyanlar) haklarına sahip olarak yeni sisteme onay
versinler, bir arada yaşamaya evet desinler.
Suriye zaten yeterince yanıp yıkıldı; tümüyle un
ufak olup dağılmasını ancak böylesi bir adil ve çağdaş sistem önler.
20 Eylül 2015