• Ana Sayfa
  • »
  • Özgür ve barışçı bir dünya için el ele!

Özgür ve barışçı bir dünya için el ele!

Türkiye’nin, Kürdistan’ın, bir bütün olarak halklarımızın gerek duyduğu barış ve demokrasidir; özgür yaşamaktır, iştir, ekmektir, sağlam bir konut, temiz bir çevre, güzel bir doğadır.

 


 

Dünyamızda, özellikle de bölgemizde, ne yazık ki barışsız bir “Dünya Barış Günü” daha yaşıyoruz.

 

Latin Amerika’da, Afrika’da, Asya’da, hatta Avrupa’da henüz sönmemiş ve zaman zaman yenileri parlayan savaş ocakları var. Örnek bir barış ve demokrasi projesi olarak nitelenen Avrupa Birliği’nin doğusunda yer alan ve birliğe aday bir ülke olan Ukrayna son yıllarda zorlu bir iç savaşa sahne oldu, uluslararası gerginliğe yol açtı; bu nedenle 3. Dünya Savaşı riskinden bile söz ediliyor.

 

Ortadoğu ise tam bir yangın yeri. Son üç yılda, Afganistan ve Irak’taki iç savaşa ek olarak bir dizi ülkede altüst oluşlar ve kanlı iç kavgalar yaşanıyor. Türkiye’nin sınırındaki Suriye ise tam bir yıkım içinde. Suriye’deki yangın Irak’taki iç çatışmaları da büyüttü. Bu ortamda ortaya çıkan El Kaide, IŞİD benzeri örgütlerin başvurduğu yöntemler tüm sınırları aşarak tam bir barbarlığa varıyor.

Söz konusu savaşlar ve kanlı iç boğuşmalar insanlık değerlerini kemiriyor ve uygarlığı tehdit ediyor.

 

Bu haliyle insanlık manzarası hiç de hoş değil. Büyük devletler ne yazık ki dünyamızda insanlığa mutluluk getirecek barışçı, uygar ve adil bir dünya için çaba göstereceklerine, çıkarları yönünde, kısa erimli politikalar izliyorlar. Birleşmiş Milletler Örgütü ve diğer uluslar arası kuruluşlar da bu nedenle rollerini oynayamıyorlar. Bu ise sorun çözmeye hizmet etmiyor, ama sorunları daha da derinleştiriyor ve yeni sorunlar yaratıyor.

 

Bu nedenle, Dünya Barış Günü’nde bir kez daha gönlümüz barışçı bir dünya dilese de buruk duygular içindeyiz.

 

Söz konusu yangın son yıllarda özgürlüğü teneffüs eden, yaralarını sarıp ekonomik ve kültürel alanda gelişen, demokrasi yolunda ilerleyen, böylece bir barış adası olmaya aday Güney Kürdistan’a da uzandı. Belli ki barışa ve demokrasiye düşman, çağı dolmuş bölgesel yönetimler ve çıkarları zedelenen dış güçler bundan rahatsız oldular.

 

Türkiye ise, İran gibi, bu yangının kıyısında ve aslında bir yönüyle içinde. Türkiye son birkaç yıldır çokça sözü edilen “çözüm ve barış” sürecine rağmen Kürt sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulmuş değil. 30 yıla yakın süren çatışma ortamının ardından, son iki yılda silahlar susmuş durumda. Ama silahların terki, Kürt sorununun çözümü ve barışı sağlama yönünde ciddi adımlar atılmış değil.

 

Ülkemizde, Türkiye’de ve Kürdistan’da barışın sağlanması, en başta Kürt sorununun çözümü için köklü ve cesur adımlar atmayı gerektiriyor. Bu sorun ancak Kürt halkına eşit haklar tanıyarak çözülebilir ve bunun yolu federal bir sistem oluşturmaktır. Türkiye’yi yönetenler gerçekten sorun çözmek istiyorlarsa bu tarihi adımı atmaya hazır olmalı ve toplumu da buna hazırlamalılar. Ülkenin barışa ulaşması, diğer sorunlarını çözmesi, demokrasi ve gelişme yolunda ilerlemesi bununla mümkündür.

 

Türkiye’nin Ortadoğu batağına daha da batmaması, çevremizi saran yangından uzak tutulması ve bu yangının sönmesine hizmet etmek bununla mümkündür.

Şu anda iktidarı elinde tutan AK Parti’ye, Ana Muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve diğer sorumlu konumdaki herkese bunun için ciddi görev ve sorumluluk düşüyor. Ya sağduyu ile hareket edip çağın ve zamanın gereğini yapacaklar, ya da kör tutkularının esiri olup zamanı geçmiş yanlış politikaları sürdürerek, ayak sürüyerek ülkeye zaman kaybettirecekler ve bölgede büyüyen yangın herkesi yutacak.

 

Türkiye’nin, Kürdistan’ın, bir bütün olarak halklarımızın gerek duyduğu barış ve demokrasidir; özgür yaşamaktır, iştir, ekmektir, sağlam bir konut, temiz bir çevre, güzel bir doğadır.

 

Dünya barış gününde bir kez daha tüm barışsever ve demokrat insanları el ele vermeye çağırıyoruz. Barış ve özgürlük mücadelesi salt yüksek koltuklarda oturan kısa görüşlülere, geçmişin dar kalıplarından kurtulamayanlara, dar çıkarlarını toplumun ve insanlığın geleceğine tercih edenlere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

 

Bu hepimizin işidir. En başta da barışa, özgürlüğe ve insanca bir hayata gerek duyanların işidir.

 

Barış ve özgürlük için bazen, zorunlu olarak, zalimlere ve saldırganlara karşı elde silah savaşılır.

 

Ama asıl zafer barışı ve özgürlüğü istemekle, savaştan beslenen zorbaların ardından gitmemekle sağlanabilir. Barışı ve özgürlüğü elde etmek, bu yolda el ele veren bilinçli kitlelerle mümkündür.

 

İnsanlığın silahları gömeceği, savaşlara son vereceği, özgür ve barışçı bir dünya için el ele!

 

Kemal Burkay

Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı

www.hakpar.org.tr

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 897

YORUMLAR (1)

yeni bir ürünü ya da bir şeyi almak, diğer insanları yok saymaktır. Bu yok sayma diğer insanları harekete geçirir ve böylece bir tüketim çılgınlığı döngüsü oluşur. böylece de kapitalizm amacına ulaşmış oluyor..19.07.2015 02:10

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.