Hükümet sorumlu davranmalı

Türkiye’de Twitter’in ardından YouTube da kapatıldı.
Başbakan Erdoğan Twitter’ın kötü kullanımından rahatsızdı. Gerçi herkese açık olan ve her türden kişinin yazabildiği bu tür iletişim araçları kötü amaçlarla kullanılabilir. Edeplinin yanı sıra edepsiz ve küfürbaz da orada boy gösterir. Yalan haber üreten ve yayan da olur.

Ben de Twitter kullanan biriyim ve 80.000 dolayında izleyicim var. Ama bazı seviyesiz ve tacizci kişilerin bu twitlere yaptığı yorumlar nedeniyle twitlerin altındaki notlara çoğu zaman bakmam. Bu durumdan zaman zaman da yakındım. Buna rağmen Twitter’ı kullanmayı sürdürdüm.

Bu kötü kullanım YouTube’da, Facebook’ta da olabilir ve oluyor. Ama böyle olması bu çağdaş ve gelişkin, iyi ya da kötü herkesin kendisini ifade ettiği iletişim araçlarını kapamayı veya engellemeyi gerektirir mi? Kötü kullanımın çözümü elbette bu değil. Yapılması gereken, ciddi bir denetimin yanı sıra, hakaret, yalan haber ve benzeri biçimlerde kişilik haklarına yapılan saldırıların önlenmesi veya başka türden suçları iişleyenlerden hesap sorulmasıdır.

Öte yandan dünyanın her yanında milyonlarca insanın kullandığı bu kadar kapsamlı bir iletişim ağında bunu önlemek de kolay değil. Kimi izleyecek ve kimin peşine düşeceksiniz?..

Türk hükümeti bunun çözümünü, bazı başka ülkeler gibi, Twitter ve YouTube’u engelleyerek buldu. Ne var ki böylece kötünün yanında yaş da yanıyor, milyonlarca insanın haberleşmesine, görüş ifade etmesine yarayan önemli ve çağdaş yollar kapanıyor. Bu uygulama, trafik kurallarına uymayan sorumsuzlar var diye (ki bu ülkede sayıları çok fazla) yolları tümden ulaşıma kapamak gibi bir şey.

Ve akla şu soru geliyor: Sıra Facebook’a mı geldi?..

Bu da yapılsa, Sayın Başbakan ve hükümet mensupları elbet bir şey kaybetmezler. Onlara açık onlarca televizyon kanalı ve gazete var. Miting meydanları var… Sabahtan akşama kadar konuşabilir, görüşlerini kitlelere iletebilirler. Ama bu olanakları olmayanların ve milyonlarca insanın kendini tek ifade aracı sosyal medyadır.

Biz de şu seçim döneminde, TV kanalları ve gazeteler bize hepten kapandığı için, asıl olarak sosyal medyayı kullandık.

Öte yandan sosyal medyada kötü kullanımdan şikâyetçi olabiliriz; ama bu medyanın bilgiyi geniş kitlelere ilettiğini de unutmamalı. Yöneticilerin çoğu zaman şikâyetçi oldukları da budur. Yöneticiler genel olarak eleştirileri sevmezler. Ayrıca yönetimlerin halktan gizledikleri olur. Bunlara çoğu zaman devlet sırrı derler. Ama bu sırların bir bölümü çoğu zaman yönetimin hukuk dışı tasarrufları, yani suçlarıdır.

Bu ülkede 17.000 faili meçhul cinayet bu türden değil miydi?

Wikileaks’in açıkladığı Pentagon bilgileri bu türden değil miydi?

Yönetimler bu türden suçlarını, komplo ve operasyonları dünya kamuoyundan, hatta bizzat kendi halklarından gizlerler.

Örneğin Türkiye’de şu YouTube’un kapatılmasına neden olan olay neyin nesidir?

YouTube’a yansıyan ve kapanmaya neden olan ses kaydı Dışişleri Bakanlığı’ndaki bir toplantı ile ilgili. Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, Mit Müsteşarı ve Genelkurmay 2. Başkanı oturup Suriye sorununu konuşmuşlar.

Hükümet bu toplantının dinlenip kayıtların yayınlanmasını casusluk olarak niteledi, YouTube’a ulaşımı engelledi ve ses kaydının içeriğinin yayınlanmasını da yasakladı. Ama ses kaydı zaten anında dünyanın her yanına ulaşmıştı. Öyle olunca, bu toplantının içeriğinin yayınlanmasını, tartışılmasını engellemek sadece bu ülkenin insanlarının ne olup bittiğini bilmesini önlemeye yöneliktir. Bir başka deyişle hükümet gerçeği kendi halkından saklıyor.

Oysa gerçeği öğrenmek bizim de hakkımızdır. Neler oluyor? Suriye konusunda ne planlar yapılıyor? Ülkeyi savaşa sokmak için kumpaslar mı kuruluyor?

Dünyadan ve bizzat kendi halkından gizlenen ne? Devlet sırrı mı, yoksa bir suç mu?

Hükümet açısından hukuk dışı bir durum yoksa “devlet sırrı” paravanasının arkasına saklanmanın anlamı ne?

Her ülkenin saldırıya uğradığı zaman kendini savunma hakkı var. Ama başka bir ülkeye saldırmak için komplolar düzenlemek uluslararası hukuka göre de iç hukuka göre de suçtur.

Savaş çıkarsa yarın cephelerde ölecek olanlar bu ülkenin insanlarıdır. Suriye iç savaşına taraf olmak, bundan da öte, Suriye ile savaşa tutuşmak için böylesine yöntemler denemek doğru mudur?

Hükümeti sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Sosyal medyayı susturmaya yönelik çabalara son vermeli. Gerçekler halktan gizlenmemeli. Türkiye Suriye iç savaşından uzak durmalı ve ülkeyi de savaş yangınından uzak tutmalı.

Kemal Burkay
HAK-PAR Genel Başkanı

27 Mart 2014
Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 1510

YORUMLAR (1)

yeni bir ürünü ya da bir şeyi almak, diğer insanları yok saymaktır. Bu yok sayma diğer insanları harekete geçirir ve böylece bir tüketim çılgınlığı döngüsü oluşur. böylece de kapitalizm amacına ulaşmış oluyor..19.07.2015 02:10

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.