• Ana Sayfa
  • »
  • Yeni Kemalist, milliyetçi ittifak kime, ne getirir?

Yeni Kemalist, milliyetçi ittifak kime, ne getirir?

Yeni makyajlarla eskiye dönmenin hiç kimseye sağlayacağı bir fayda yoktur. Bu toplumda tabu veya nefret objesi haline getirmeden herşeyi çok sakin bir şekilde tartışma ihtiyacımız var. .

MHP lideri Devlet Bahçeli 2019 seçimleri için ittifak tekliflerini açıktan yapıyor. Ak Parti ise bu teklife karşı ihtiyatlı. Bu ittifak sanıldığı gibi  başarılı bir sonuç mu getirir, yoksa hiç hesapta olmayan gelişmelere mi yol açar?

 

Ak Parti ve Erdoğan şu an için hesaplarını daha rahat yapabilen bir konumdalar. Güç ellerinde,  her türlü manipulasyonu rahatça yapabiliyorlar. Milliyetçi, muhafazakar koalisyonun bu toplumda çok kolay bir üstünlük vasıtası olacağı düşünülebilir. Ancak bu durum, bir yapıyı her zaman istenildiği yönde götürebilir mi? Ak Parti halihazırda oy oranı açısından önemli bir güç kaybı yaşamamakta ancak içerideki bozulmayı, çürümeyi gidermek için panik halinde hareket etmektedir. Bu panik hali icraatları, çürümeyi durdurabilecek bir mahiyet arz etmemektedir çünkü  hastalığın varlığı gerçek fakat fail tespiti yanlıştır. Faili tespit etme ihtimalleri de artık yoktur.

 

Devlet Bahçeli’nin milliyetçi cepheyi tahkim için hafife alınmak pahasına yaptığı bu teklif, sonunda onu pişman edebilecek bir tekliftir. Zira Ak Parti kısa vadede kazanabilecek bir cesamette görünen ancak daha sonra kendisine sarılanı birlikte uçuruma sürükleyebilecek bir haldedir. İçi çürümüş bir yapıya sadece dış görüntüsünden dolayı bel bağlamak Bahçeli için sonradan büyük pişmanlık nedeni olacaktır.

 

Erdoğan, 2019 için herşeyi göze almış durumdadır. MHP ile yaptığı koalisyonu yetersiz bularak Atatürkçü koalisyonlar peşinde koşmaktadır. Demokrasiden uzaklaşma tercihinin doğal sonucu Avrasyacı seçeneklerdir ve statükonun antidemokratikliğini barındıran ne kadar gereç varsa onu kullanma eğilimi Erdoğan için elverişli bir yöntem olarak görünmektedir.

 

Gittikçe ırkçılaşan, demokrasiden uzaklaşan bir dünyada bunun gereği olarak statükodan, içe kapanmacılıktan medet ummak belki insana mantıklı bir yol gibi gelebilir ama 1. Ve 2. Dünya savaşları öncesinde de böyle bir tablo vardı ve güç seçeneği dışında bir seçeneğin mantıklı olmayacağı herkes tarafından benimsenmişti. Zorbalığın, dayatmanın iktidarı peşinde koşmanın dünyanın tümüne ne büyük felaketler getirdiğini gören insanoğlu bu savaşlar sonrası nispeten insan hakları anlayışına saygı duymaya başladı, önemini hissetti.  İstenildiği ölçüde olmasa da en azından insan hakları ve hukuk herkes için ortaya konulması gereken kriterler oldu.

 

3. dünya savaşının eşiğine geldiğimiz bugünlerde de eskiden ders almayan yöneticilerimiz demokrasi ve hukuk devleti anlayışından uzaklaşmayı bir marifet biliyor. Yeni bir yöneliş olarak Atatürkçülük yönelişi gündemdedir. Atatürkçülük yönelişi, Erdoğan için belirli bir süreye kadar kullanıp atacağı bir aparattır. Bunu anlamamak mümkün değildir. 

 

Kemalist seçenekler hakikaten kurtarıcı seçenek midir? Her muhalifin dönüp dolaşacağı durak mıdır? Muhafazakarlar için Atatürkçülük hep dini kabullerle çok fazla irdelemeden reddilmesi gereken bir ideoloji olarak göründü. Aslında daha ön yargısız bir bakış 100 yıldır süren dindar, seküler kutuplaşmasını önleyebilir ve daha farklı ve mantıklı bir başka düzlemde tartışılmasını sağlayabilirdi. Atatürkçülük cumhuriyetin ilk yıllarındaki yönelişlerini, çözüm yöntemlerini masaya yatırıp rejenerasyona gitmedikçe bu toplum için önemli bir umut vaad etmeyecektir. Kabul edilebilir, anlaşılabilir hatalarını, yöntemlerini tartışmaya açtırmadıkça, sıkışıp kalmış sorunlara yeni alternatifler üretme cesareti gösterecek bir ideoloji olmadıkça,  bir gerilim aracı veya kullanılan aparat olmaktan öteye geçemeyecektir.

 

Yeni makyajlarla eskiye dönmenin hiç kimseye sağlayacağı bir fayda yoktur. Bu toplumda tabu veya nefret objesi haline getirmeden herşeyi çok sakin bir şekilde tartışma ihtiyacımız var.  Kemalizm konusunda karşı kutuptakiler aklıselimin gerektirdiği yeni bir tartışma ortamına gelip, gerekirse dünkü görüşlerinin yetersizliğini tartışmadıkça yeni bir yere gelemeyeceğiz. Ön yargıların devamıyla da varılacak bir yer yoktur. Samimiyetsiz makyajlarla kimsenin varabileceği bir yer yoktur. Demokrasi ve hukuk devleti ilke ve idealleri kriter olmadıkça yıllarca aynı dönme dolapta dönmeye devam edeceğiz.

@gergerliogluof


17 Kasım 2017 Cuma Saat: 00:27

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 166

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.