• Ana Sayfa
  • »
  • Kudüs krizini oluşturan sadece Trump ve İsrail mi?

Kudüs krizini oluşturan sadece Trump ve İsrail mi?

Dünya bu gidişle Huntington’un iddia ettiği noktaya gidiyor ve bu nokta insanlık için hayırlı bir nokta değildir. Daha çok kin ve nefret üretmekle ne içte ne dışta varacağımız bir yer yoktur.


Trump bir anda tüm gündemi değiştirdi. Kudüs’ün başkent olarak ABD tarafından tanınması masada olan ve geciktirilen bu kararın bir dinamit olduğunu hepimize gösterdi. Yükselen tansiyonun hiç iyi sonuçlanmayacağını herkes anlıyor ama bu sonu kendimiz hazırladık aslında, nasıl mı?

 

Dünya için fazla umudum yok, kimse bir başkasını gösterip sadece onun çılgınlık yaptığını söylemesin. Yerçekiminin aksi yönde hukuk ve demokrasiden uzaklaşan liderler, devletler toplumları da bu çılgın ateşin içine zaten çekiyor.Toplumların da hayırlı bir arayış içinde olduğunu kimse söyleyemez.

 

Avrupa’da sağın, ırkçılığın yükselişi, ABD’de IŞİD vb. örgütler yüzünden tüm muvazenenin kaçması ve Trump’ın akıl almaz bir şekilde seçilmesi, Putin’in 2000’li yılların başından beri sürdürdüğü otoriter  iktidarına %80 civarında destek oranı bildirilen anketlerle devam edecek olması… Zaten bu son Kudüs gelişmesi öncesine bakıp ne olacağını “Perşembenin gelişi Çarşamba’dan belli” atasözü gibi  hepimize hatırlatmış olmalıydı.

 

Suçu sadece Trump’a veya İsrail’e atarak kurtulamazsınız. Barış diyenin işinden atıldığı, mahkemelerde süründürüldüğü bir Türkiye’de mi Kudüs adımı lanetlenecek? Dönüp bir kendinize bakmanız gerekmez mi?

 

Trump’ın iktidara gelmesi boşuna değildi. İsrail artık zamanın geldiğini, meselenin kıvama ulaştığını düşündü. Nasıl olsa dünyada hukukun üstünlüğünü umursayacak bir devlet kalmamıştı. Trump eli yükselterek Filistinlilere kötünün iyisi sanacakları bir barışa zorlayacak. İsrail’in karşısında darma dağınık bir İslam dünyası var nasıl olsa. Trump ve İsrail’in başarılı olma ihtimali yüksek ama ateşe vereceği bir Ortadoğu ihtimali de var. Trump’ın adımını engellemenin yolu pragmatist olmak değildir, her yerde ve herkes için barış istemekle, ilkeli olmakla ancak bunu sağlayabilirsiniz.Bu düşünceyi kimisi naif bulabilir ama bulanlar yarın içinden çıkılmaz bir dünyada bu ihtimali de göremez.

 

Bugün Cuma namazları sonrası büyük protesto gösterileri yapılacak, muhtemelen insanlar ölecek, öfke yükselecek ve sonunda  barış duygusu daha da kaybedecek. IŞİD vb. örgütler taze kan depolayacak, ABD ve Batılı güçler onları yok etmek için daha çok silah üretecek, işgaller yapacak, bombalar atacak, yeni IŞİD’ler çıkacak ve… devam edecek bu kısır döngü. ABD ve İsrail’i gösterilerle durdurma gücümüz yoksa şapkayı önümüze koyup düşünmemizin de mi zamanı gelmedi?

 

Dünya bu gidişle Huntington’un iddia ettiği noktaya gidiyor ve bu nokta insanlık için hayırlı bir nokta değildir. Daha çok kin ve nefret üretmekle ne içte ne dışta varacağımız bir yer yoktur. Herkes için ideallerine itiraz edenin “terörist” olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Farklılıklar içinde bir arada yaşamayı beceremezsek ne yapsak boştur. Bunun çaresini bulamazsak cehenneme dönecek dünyayı çocuklarımıza miras bırakacağız.

 

Türkiye de veya dünyada mağdurlar kendi haklarını başkası niye anlamıyor diye cok üzülüyor ama başkasının hakkının gündeme getirilmesine bile tahammül edemiyor, bu dünya nasıl hak ve adalette birleşecek? Bu soru  zor ve ümidi az olan bir soru değil mi? Bu öfkeler yarın daha büyük pişmanlıklarla neticelenebilir, bunun için suçu sadece dışarıda aramadan önce dönüp bir özeleştiri yapmamız gerekmez mi? Bu sitemim tüm mağdurlar için de geçerlidir.

@gergerliogluof


8 Aralık 2017 Cuma Saat: 01:32

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 225

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.