Bir bayram günü bayramı hak edip etmediğimizi konuşmak önemli olacaktır. Tüm acıların unutulduğu bugünlerde gerçekten bu topraklardaki acıları, sorunları unutabilecek miyiz, unutabilir miyiz?
Sanırım T.C. tarihinin en acı bayramını idrak ediyoruz. Gözü yaşlı analar, eşler, çocuklar... Yüzbinlerce sessiz mağdur var. Dertlerini içlerine gömmüş, çaresiz bir şekilde bekliyorlar. Adliyeler keyfi kararlarla karar veren mahkemeler, umutsuz sanık yakınlarıyla dolu. Hukukçuların hangisine sorsanız adliyelerde adaletin katledildiğini size söylüyorlar.
Bayramda ilk kez adalet için ana muhalefet lideri yollarda. Bu adalet arayışı da şüphelerle karşılanıyor. Öylesine adaletsizlik ortalığı sarmış ki adalet için ortaya çıkana bile büyük bir şüpheyle bakılıyor. Oysa şüphenin değil, hamle eden, risk alıp ortaya çıkanın desteklenmesi gerekir. Bundan dolayı bayramı ağır bir tansiyonla yaşıyoruz. Çözümsüz meseleler rafa kaldırılarak çözülmüş sanılıyor. Adalet arayışı konusunda hem önemli bir tartışma hem de mağdurlar cephesinde önemli bir umutsuzluk hakim.
Orucu bitirdik bayram yapıyoruz ama açlığı devam eden ve haksızlığa direndiği için ölmek üzere olan 2 insan var, unutmayınız. Nuriye ve Semih... Bu toplumda çok şey borçlu olduğumuz insanlardır zira tercihleri onları ölümün eşiğine getirse de hak arayışlarını devam ettiriyorlar. Onların ölümü bu toplum için adeta bir ölümdür. Umarım bu makus gidişat kırılır ve halen ümitvar olabileceğimiz bir toplum olduğumuza inanırız. Toplum onların bu zor günlerinde yanlarında durabiliyorsa eğer gerçek bayramı hak etmiştir.
"`Devlet halkını bombaladı` başlığını Roboskî Katliâmı için ben attım. Bugün de aynen böyle düşünüyorum." diyen Ahmet Altan yargılanıyor ve kimsenin sesi çıkmıyorsa durum vahimdir. `Kral çıplak` diyen yargılanıyor, içeride tutuluyorsa ve iş sümenaltı ediliyorsa, bu bir toplum icin en büyük utançtır. Altan`lar tarihi savunmalarıyla bu topluma bir aydının en sıkıntılı zamanda ne yapılması gerektiğine dair yaşamlarıyla örnek oluyor.
İnsanlar güpe gündüz sokak ortasından kaçırılıyor ve kimse duymak, dibine inmek istemiyorsa, orada en faziletli iş adaleti gündem etmektir. 85 yaşındaki bir Kürt annesinin ceset parçaları 80 yaşındaki kardeşine toplatılıyorsa, orada değersiz görme en üst safhadadır ve yine adalet arayışı en faziletli arayıştır.
Adalet için yürüyenlere kolaylıklar diliyorum, dilerim attıkları her adım herkes için adaleti gerçekleştirir, özgür ve mutlu bir ülke oluşturur. Adalet mecliste, mahkemelerde bulunamıyorsa tabii ki yürünür, yüründükçe inisiyatif alınmış olduğu gösterilir ve toplumsal sözcülük üstlenilir. Kılıçdaroğlu`nun şu an en çok yapması gereken herkes için adalet istediğini somut örneklerle vurgulamaktır. Üstlendiği sorumluluk ağırdır zira tek bir sloganı, hedefi vardır...’adalet’. Bu tek kelimenin özgül ağırlığı ise çok ağırdır, hakkını vermek kolay iş değildir. Bu ağırlığı hissetmesini sağlamak hepimiz için bir vazifedir ve iyi niyetli, teşvik eden söylemlerle ona yardımcı olmalıyız.
En umudu kesmememiz gereken çaba adalet arayışıdır. Zira en başta söyleyen ve zulmeden için çok efor gerektiren bir çabadır. Kimse ideal kişi olduğunu söyleyemez ve iddia edip arkasında durduğu düşünceleri tam anlamıyla uyguladığını söyleyemez.
Bayramlar gerçekten olabilecek tüm iyi niyetlerin ortaya serilmesiyle insanda bir umut oluşturuyor. Bu umudun bir serap olmaması, gerçek bayram olması bizim elimizdedir. Lütfedilen bayramlar değil, gerçekten hak ettiğimiz, bedel ödediğimiz bayramları kazanabilmek bizim elimizdedir. Bu bayram günlerinin neşesi içinde belki en iyi tavır, birbirimizi motive ederek gerçek bayramları işaret edebilmemizdir.
26 Haziran 2017 Pazartesi Saat: 15:37