Başlıktaki soruyu soruyorum ama zor bir vaka ile karşı karşıya olduğumu da biliyorum.
“O kadar çok rüşvet verdim ki bazen kime verdiğimi karıştırdım” diyor Zarrab ABD mahkemesinde, dindarlarımız“ABD’nin yeni bir oyunu” diyor.
“Zafer Çağlayan’a 40,45 milyon Euro verdim” (http://www.dw.com/tr/sarraf-zafer-%C3%A7a%C4%9Flayana-r%C3%BC%C5%9Fvet-verdim/a-41586714 ) diyor Zarrab, “dış mihrakların yeni bir oyunu” diyor sevgili dindar Müslümanım. Tabii onun için uzun süredir kriterler değişmişti, ahlak yerine taraftarlık hakim olmuştu. Nasıl farklı düşünebilir ki?
Dün uğruna ABD’ye nota verdiği Zarrab için bugün Burhan Kuzu’nun ağzından döküldüğü gibi “zaten başından beri ajandı” (http://www.internethaber.com/burhan-kuzu-reza-zarrab-abd-ajani-mi-1827112h.htm) vb, demeye başladılar ve bunları tasdik eden bir kitle var maalesef.
Anlaşılan Zarrab’ın devamı gelecek itirafları da Ak Partili veya muhafazakar seçmeni etkilemeyecek, nasıl olsa alışmış,“üst akıl”, “şer güçler, “küresel ittifak”…
Çok basit bir gerçeği de akıllarına getirmiyorlar, evet ABD Erdoğan’ı istemeyebilir, ama dışarıda her istenmeyen Türkiye’de çok istenmeli mi?
Çok basit bir mantık yürütmesi bile yapmak istemeyene ne hatırlatacağınızı şaşırıyorsunuz. Aslında fazla çırpınmaya gerek yok. Rüşveti mübah gören anlayış Zarrab olayını çok daha önceden satın almıştı, ayakkabı kutularındaki paraları görmeyen, ABD mahkemesinde itirafçılık yapacak Zarrab’ı mı görecek? Değişen bir şey olmayacak ama mesele karınca misali “Kabe’ye ulaşamasam bile o yoldayım” deme meselesi, Allah kimseye rüşveti mazeretlerle hafifletmeye çalıştırmasın.
Ak Parti camiası bir şeyleri görmeye niyetli değilse gözünün içine soksanız dahi görmeyecek. Ona muhalefet edebilecek muhafazakar camianın bir başka partisi Saadet Partisi’nin lideri Karamollaoğlu, "Biz bu şartlar altında bunu hiçbir zaman polemik konusu yapmayacağız. Çünkü bu konu sadece Erdoğan`a karşı değil Türkiye`ye karşı yürütülen bir tavırdır" diyor. .( https://tr.sputniknews.com/politika/201711301031211044-saadet-zarrab-polemik-turkiye/) Mesele çok daha derinlerde maalesef. Kirlenmiş bir anlayışı net bir şekilde eleştirmekten kaçınıp, “ama” lara sığınan bir anlayış alternatif olabileceğini nasıl düşünebilir? Bu muhalefet dili SP için hem ilkesel açıdan , hem de bir muhalefet partisinin tavrı açısından doğru değildir. Muhafazakarlıktan kurtulmak kolay iş değil, net bir dil kullanamayan niye alternatif olamadığını hala soruyor mu?
E peki Ak Partili seçmen nasıl olur da kokuşmayı görecek? Bunun için bir zihniyet devrimi gerekiyor. Ahlakın siyasetten önce gelmesi gerektiğine inanmaları lazım. Bu da bu taraftarlık ortamında o kadar kolay değil. Zaten inancının ahlaki temelini umursamayıp siyasi taraftarlığına göre tavır alma hastalığından muzdarip bir kitle var ve asıl sorun burada, mesele sadece siyasi değil. Mesele zihniyet devrimi gerektiren uzun bir mesele.
Mesele ABD’nin Zarrab meselesini bir koz gibi kullanması değil. Tabii ki ABD’nin Erdoğan’dan hazzetmediğini bilmiyor değiliz ama mesele istismar edenin kimliği meselesi değildir. Kriter ABD değil, hak ve adalet kriteri olmalıdır. Mesele kokuşmuş bir anlayışın bilinmesidir. Rüşvetin hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini bilmek ve ilkeli davranmak meselesidir. Madem ABD istismarından rahatsızsın, ülkende niye yargılanmasını istemiyorsun? KHK’larla yabancı ülkelerle takas yapılabileceğinin yerini yaparsınız ama her zaman evdeki hesap çarşıya uymaz, bu sefer karşıdaki ülke elinizdeki yabancılarla takas etmeyi kabul etmez.
Ak Partililer inşallah iyice işler çıkmaz sokağa girmeden uyanır, geç kalmazlar. Zira utanç verici, yüz kızartıcı işlerin vebaline ortak oluyorlar. Biliyorum ki muhalefet yetersizliği var ama muhalefet yok diye kötü bir iktidarı destekleme zorunlulukları da yok. Hayra yönelmeyi bir denesinler, karşılarına hayır çıkar.
1 Aralık 2017 Cuma Saat: 00:36