Son günlerde meydana gelen olaylar Dünyanın
değişik yerlerindeki olaylar ile ilginç benzerlikler arzediyor.
Beş yıl aradan sonra 11 Eylül saldırılarını
yaptığını kabul eden Üsame bin Ladin’in bir internet sitesinde kendi sesinden
mesajı yayınlandı. Türkiye’de ise esrarengiz bir şekilde saldırılar düzenleyen
gruplar var. Azmettirici olarak yakalanan Muzaffer Tekin ise son derece önemli
ve ilginç bir şahsiyettir. İşin daha ilginç tarafı zikrettiğimiz şahsın
istihbarat birimleri tarafından uzun süredir izlendiğinin açıklanmasıdır. Bu, akla çeşitli soruları getirmektedir.
Bilindiği gibi 11 Eylül saldırılarının olduğu Gün
İkiz kulelerde çalışan Yahudi asıllı A.B.D’lilerin işe gitmediği bilgisi
yansımıştı Dünyaya. Öyle anlaşılıyor ki bir saldırının olabileceğini hisseden
MOSSAD ırkdaşlarını uyarmıştı. CİA’nın ise uzun süredir takibi altında tuttuğu
bu militanların saldırısına göz yumduğu A.B.D basınında çıkan iddialar
arasındaydı. Neo con olarak anılan yeni muhafazakarların A.B.D’yi koruma adına
birçok hukuksuz işe imza atmaktan çekinmediklerini artık herkes biliyor. Binlerce
kişinin ölümüne yol açan bu dehşetli saldırılara sadece büyük Ortadoğu
projesini gerçekleştirmek için göz yumulması ihtimali ise dehşet vericidir.
Türkiye’de de önceki yıllarda karışık zamanlarda işlenmiş
bazı meşhur kişilere yönelik suikast girişimleri aynı senaryoların Türkiye versiyonunu
akla getiriyor. Hatta kimi cinayetlerin faillerinin çok yoğun aramalara rağmen çıkmaması
veya bazı kesimlerin üzerine cinayetleri yıkma girişimleri uzun süre tartışıldı.
Son saldırı olayında ise faillerin çorap söküğü gibi
ortaya çıkışına şahit olduk. Bu bize yıllardır çok yoğun bir şekilde araştırılan
diğer cinayet olaylarında niye bir arpa boyu yol alınamadığı sorusunu akla
getirdi.
Bir takım güçlerin Dünyanın değişik ülkelerinde ve
Türkiye’de binlerce kişinin kanının akmasına yol açacak olayları sonraki hesaplarının
gerçekleşmesi için kullanması çok üzücüdür.
Türkiye’de ise yine çeşitli karanlık güçler hukuk dışı
yolarla devleti koruma adına çeşitli
provokasyonları yürütüyorlar.
Fakat konuya çözüm bulmasını beklediğimiz kesimlerden
pek mantıklı sözler şu ana kadar duymadık ve halende pek duymuyoruz.
Zamanında Susurluk skandalı ortaya çıktığında zamanın
Başbakanı Necmettin Erbakan “bunlar fasa
fisodur” diyordu. Şimdilerde ise C.H.P başkanı Deniz Baykal ilginç bir şekilde çete
iddialarına “bunlar ıvır zıvır
şeylerdir” diyor. Tahminen Erbakan başemedeyeceğini
düşündüğü kudretteki bir organizasyon karşısında olayı görmezden geliyordu. Deniz
Baykal ise kafasındaki senaryo gerçekleşmeyince saldırı dindarların üzerine
yıkılamayınca, çeteler ortaya çıkınca olayı görmezden gelmeye çalışıyor.
Ama herkes
biliyor ki bütün gerçekler
fasa fisolar ve ıvır
zıvırlar içinde saklı!..
Bir başka çifte standart ise susurluk skandalı sonrası
sivil tepki için her akşam bir dakika karanlık eylemi yapanlarda görüldü. O gün
bu eylemi yapanların çoğu bugünlerde dolduruşa gelip sokağa dökülenler oldu.
“Ordu göreve” çığlıkları ile gök kubbeyi kuşattılar. Maalesef sadece yaratılmak
istenen laik anti laik gerilimi ve kaosunun piyonları oldular.
Bugünlerde Ergenekon anayasası adıyla anılan gizli
metinler saldırıyı düzenleyenlerin evlerinde bulundu. Bu kişilerin devletin
korunması için her türlü yasadışı girişimi meşru gören bir anlayışın müntesipleri
olduklarını açıkca beyan ediyor belgeler.
Son tahlilde ortaya çıkan gerçek şudur. Hukuksuzluğa
karşı doğru bir çizgi, doğru bir perspektif getirilmezse sonuç böyle olur. İnsanlar
dünkü lanetlediği katillerin, çetelerin bugün tuzağına düşer. İnsanımız işine geldiği
zaman değil, her zaman hukuka sarılması gerektiğini
hala anlamadı mı?
17 Mayıs Danıştay
saldırıları sonrası yeri göğü inleten bazı köşe yazarları ise hala devekuşu
gibi kafalarını kuma gömmekle meşguller. Danıştay saldırısını doğru anlamayıp kuklacıyı
değil kuklayı vurduklarının farkında değiller mi acaba? Bu yanlış hedefe halen ateş
edenler gerçekler ortaya çıktıkça düştükleri tuzaktan kuklacının gerçek
suretini görmemekte ısrar ediyorlar.
Fakat devekuşu gibi olmak bu şahısların kendilerine
zarar vermekten başka bir şeye yaramıyor. Süslü at gözlükleri ile dolaşmak ise okumuş
görünen insanlara hiç mi hiç yakışmıyor.
1 Ocak 2014 Çarşamba Saat: 02:11