• Ana Sayfa
  • »
  • RÖVANŞ ALINMAYA ÇALIŞILIRKEN GÖZDEN KAÇIRILAN GERÇEKLER!…

RÖVANŞ ALINMAYA ÇALIŞILIRKEN GÖZDEN KAÇIRILAN GERÇEKLER!…

Gelin adaleti hep beraber sahiplenelim. Bu ülkeyi hukuk dışı güçlerin kirli oyunlarının arenası olmaktan çıkaralım


 


 

Türkiye’de hadiseleri at gözlüğü ile değerlendirme hastalığı devam edildikçe sorunlar bitmeyecektir.

 

Son günlerde Danıştay baskını ile ortaya çıkan gelişmeler farklı kesimler arasında ayrı yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açtı. Olayın ilk günlerindeki  “laikliğe yapılan saldırı”  imajı,   katillerin yakalanması ve olayın renginin değişmesi ile birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Ordu mensupları mafya,  siyaset bağlantılarının ortaya çıkması başta ayağa kalkan çevrelerin suskunluğa gömülmesine yol açtı.

 

Muzaffer Tekin isimli azmettirici zanlısı olduğu ileri sürülen bir eski subayın yaralı bir halde hastanede yakalanması ise herkesin mafya dizisi izleme heyecanını depreştirdi. Bu kişinin daha sonra serbest bırakılması ise başta  “laiklik elden gidiyor”  diye başta ayağa kalkıp sonra suskunluğa gömülen kesimi tekrar hareketlendirdi. ”Dinci” bir militanın cinayetini dezenformasyonla ordu mensuplarının üstüne atma yollu bir hükümet operasyonu ile karşı karşıya bulunduklarını ileri sürmeye başladılar. Böyle bir karşı atağı hızlandırma gayreti içindeyken Ankara Eryaman’da bazı ordu mensupları ve emekli subaylar önemli miktarda cephane malzemesi ve gizli belgelerle yakalandı. Belgeler arasında Başbakan’ın evinin krokisi ve danışmanı Cüneyt Zapsu’nun marketler zincirine yönelik bombalı saldırı hazırlıkları ile ilgili belgelerin bulunması ise dehşet vericiydi. Yeni bir çete ile karşı karşıyaydık. Bu gelişme derin devlet dezenformasyonunu(!)  ortaya çıkarmaya çalışan kesimleri ise yine suskunluğa gömeceğe benzer. Anlaşılan  rövanş  yine  alınamayacak!..

 

Aslında eğri oturup doğru düşünmek gereklidir.

 

Türkiye’de önemli sorunların olduğu açıktır. Her kesim olayı şöyle bir sakin kafa ile değerlendirmek zorundadır. Çeşitli mantık ve hukuk dışı kararlar alındığında provokeye gelmeye uygun bir zemin olduğunu düşünüp itidal dairesinden çıkılmamalıdır. Yani çeşitli beyanlar veya mahkeme kararları eleştirilse bile sonradan haklı olanı zor duruma düşürücü söylemlerden kaçınılmalıdır. 9.cumhurbaşkanı Demirel’in  “Başörtülüler okumak istiyorsa Arabistan’a gitsin”  sözleri veya Danıştay 2.  daire kararları örneğinde olduğu gibi. Toplumu gerici sözler sonrasında reaksiyonlar son derece önemlidir. Provokasyona uygun zemin oluşturduğu apaçık ortadadır. Bunlardan rahatsız olan kesimler kendisini zor duruma düşürücü söz ve fiillerden kaçınmalıdır.

 

Laik kesim ise kendi üzerinde de bir takım oyunlar tezgâhlandığını düşünüp daha dikkatli bir dil kullanmalıdır. Yoksa  sonra  yılların  Türkiye  gerçeği olan  derin  devlet  kavramını  görmezlikten gelme  yanlışına  düşülür  ve  elbiseli  bir kral seyrettiğini herkese  bir  de  inandırma propagandasına  girişilir!..

 

Dindar insanlar ise içlerinde provokasyona gelme potansiyelini görmezden gelme hastalığından kurtulamayabilir. Yanlış uygulamalara hakkaniyetle müdahale etmenin zorluğunu yaşamak istemeyebilir. Gündelik politik,  fayda çıkarma zihniyeti ile hareket edebilir. Kendini kurtarma refleksi ile iç hastalıklarını görmezden gelmeye çalışabilir.

 

Gelin adaleti hep beraber sahiplenelim. Bu ülkeyi hukuk dışı güçlerin kirli oyunlarının arenası olmaktan çıkaralım. Zamana ve zemine göre en muhalifimiz tarafından bile piyon olarak kullanılabilme gafletinden kurtulmaya çalışalım. Hakkı ve adaleti ve halkını seven tüm insanlarımıza samimi çağrım budur.

 

1 Ocak 2014 Çarşamba Saat: 02:08

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 830

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.