Gün geçmiyor ki akıl almaz bir olay duymayayım. “Günümüz Türkiye’sinde duymamaman anormal” dediğinizi duyar gibiyim ama biz insan hakları savunucularının kriteri hep hukuk devleti ve demokrasi kriterleri olduğundan halihazırdaki durumu kabullenemiyorum.
Yıllardır insan hakları ihlallerini takip ederim. Kişisel olarak veya kurumsal olarak çalıştığım hak derneklerinde görmediğim kadar hak ihlalinin olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Türkiye’nin hali için sübjektif bir değerlendirme yapmaya gerek yok, tüm dünya ülkelerini demokratik standartlarda değerlendiren insani ve hukuki gelişim endekslerinde son yıllarda büyük bir hızla son sıralara düşüyoruz. Bunun ayrıntılarını sunmaya kalkışsam bu yazı bitmez, arzu eden insan hakları ve özgürlükler alanındaki tüm sıralamaları inceleyerek hazin durumumuzu gözlemleyebilir.
Türkiye’de insan hakları sorunları çok, ancak OHAL ve KHK mağduriyetleri sonucu olanlar şu anda en hukuksuz ihlallerin bu alanlarda olduğunu gösteriyor. Yıllarca insan hakları alanında çalışan birisi olarak Türkiye’de şu an cari en büyük insan hakları ihlalleri KHK’lılar üzerindedir diyebilirim. Bir anda yıllarca okuyup ehliyet sahibi oldukları işlerinden atılan kişilerin büyük mağduriyetleri hak ihlalleri açısından çok kalın bir utanç dosyası oluşturmuş durumdadır.
Uzun süredir birçok KHKlıdan özel sektöre iş başvurularında engellenme hikayeleri dinliyorum. Bunu bizzat yaşamış bir KHK’lı olarak zaten bu tür muameleleri biliyoruz ancak son günlerde duyduğum bir iddia eğer gerçekse daha büyük bir hukuksuzluğu ve utanç tablosunu gösteriyor.
Tarafıma ulaşan bir iletide 672 KHK ile 7 yıldır Makine öğretmeni olarak çalıştığı kamu görevinden ihraç edilmiş olan Caner Ark’ın hiçbir hukukla, yasayla, kuralla izah edilemeyecek hikayesi vardı. İletideki ifadeleri olduğu gibi aktarıyorum.
`Bursa’da özel bir şirkette çalışıyorduk (KHK ile ihraç olan arkadaşlarda vardI) çalıştığımız şirket devlete baglI bir kurumla çalışıyor mesleki yeterlilik kurumuyla (sürücü kursu gibi) pazartesi salı çarşamba günü şirketi denetlemeye geldiler. Dosyalarımıza baktılar. Sgk hizmet dökümlerimizi incelerken 4c li çalıştığımız yani devlet memurluğundan ayrıldığımız görüldüğü için şirkete “KHK ile ihraç olanlari calistirmayin devletin parasını bunlara vermeyin” diye sözlü ifade de bulundular. Dün sabah itibariyle şirketin tüm işlemlerini durdurduklarını bildirdiler. Şirket dün itibariyle KHK ile ihraç olup çalıştırdığı tüm çalışanları çıkartmak zorunda kaldi. Arkadaşlardan ağlayanlar oldu. Bu gece sabaha kadar uyumadım. Özel sektörde bile bizim gibi garibanların çalışmalarına engel olunuyor. Sağlık bakanlığı özel hastanelerde KHK ile ihraç olup çalışanlara bir şey değmezken. Mesleki yeterlilik kurumu engel oluyor. Bu Bizlere yapılan zulüm diye düşünmek istemiyorum bizim sınavımızdır diye düşünüyorum. Rizki veren Allah bizlere tez zamanda güzel günler güneşli günler nasip etsin. Sizlerden isteğim ettiğiniz dualara benim ismini de ekleyin. Allahim tüm mazlum ve garibanları korusun.`
Bu çok ciddi bir iddiaydı. Zira kamu görevinden ihraç edilenler için ülkenin Cumhurbaşkanı aslında bir hukuk devletinde söylenmesi bile gereksiz olanı yine de söylemişti. “Gitsinler özel sektörde çalışsınlar” demişti. Ancak işe girişi bile geçin, iletide işe alınan kişilerin sadece ve sadece KHK’lı oldukları için işten çıkarıldığı iddia ediliyordu. Bunun üzerine iddianın sahibi Caner Ark ile daha ayrıntılı bir şekilde konuştum. Caner bey ihraç sonrası 8 ay bir iş bulamamış, zor günler yaşamış, zira öğretmen olan eşiyle birlikte bir anda evlilik borçlarını öderken kamu görevinden ihraç edilmiş. Sonunda emsallerinden düşük ücrete “Uzman grup” isimli mesleki yeterlilik sınavı yapan özel bir şirkete girmiş, Samsun’dan Bursa’ya gitmiş, 7 aydır çalışıyormuş. 16-17-18 Ekim günleri Çalışma, Ulaştırma ve Milli Eğitim bakanlığına bağlı bir üst denetleme kurumu olan “mesleki yeterlilik kurulu” nun denetiminden geçmiş özel kurum. Denetim sonrası işyeri sahibi, çalışanlarına “geçer” not aldıklarını sevinçle bildirmiş. Ancak 20’si Cuma günü Caner bey ve diğer çalışanlar kurum verilerini girememiş, zira işyerinin çalışma hakkı MYK tarafından askıya alınmış. 100’den fazla çalışanı olan işyeri sahibi, sadece KHK’lı olan çalışanlarını çağırarak büyük bir üzüntü ve gözyaşıyla işten çıkarıldıklarını tebliğ etmiş. Büyük bir şaşkınlık yaşayan KHK’lılar neden böyle bir muamele olduğunu sorduklarında işyeri sahibi denetmenlerin sözel olarak “bu KHK’lılara devletin parasını yedirme, işten at” dediğini aktarmış. İşten çıkarılanlar patronlarının samimiyetine inanıyor ve onun ekmek teknesinin zarar görmesinden üzüntü duyuyor. Ancak denetim kurumu ile ilgili iddialar çok ciddi iddialardır. Kurumu denetleyenlerin çalışma ehliyeti olan ve uzun süredir SSK’lı çalışan bu kişileri hangi nedenle kusurlu bulduğu iddiası açıklanmalıdır. 3 Bakanlıktan bu konuda açıklama beklemek hakkımızdır. Bu denli keyfilik mümkün müdür? Bunu yetkililer açıklamalıdır. Eğer çalışanlar hatalıysa neden sadece KHK’lılar işten çıkarılmıştır? Sorulacak çok soru vardır ve biz bunun peşini bırakacak değilizdir.
KHK’lılar aylardır bir sosyal ölüme, vicdansız lince maruz bırakılıyor. İnanılmaz derecede yoğun bir şekilde akıl almaz olaylar duyuyorum her geçen gün. Bunları kabul etmek mümkün değil. KHK’lıları da aşarak masum çocuklarına yönelen bir linç bu. Bu insanlar ne yapsın? Bir Ak Partili yetkilinin gururla söylediği gibi ağaç kökü mü yesinler? Daha hangi zulmü yapmak istiyorsunuz? Pasaportları iptal edildiği için yurt dışına da çıkamayan bu insanlar dilencilik mi etsin, intihar mı etsin? Bu inanılmaz olaylar karşısında 3 maymunu oynamaya çalışan devlet görevlileri ve fanatik yandaşlar bu haksızlığın sonsuza kadar süreceğini mi sanıyor?
Caner bey “anladık devlet görevinden attınız, özel sektörde de mi çalışmayalım, ne yapalım biz, Samsun’dan geçici olarak Bursa’ya zor şartlarda gelmişken ben, ailem ve çocuğum büyük bir moral bozukluğuyla vebalı muamelesi uğrayacağım yarınlarda ne yapacağım” diye soruyor. Bu soruyu cevaplayın lütfen. Eğer bu iddia doğruysa bu büyük bir skandaldır ve tüm sorumluların idari ve adli olarak hesap vermesi gerekir. Evet, cevap bekliyoruz, konuyla ilgili devlet kurumu ve bakanlıklar bir açıklama yaparsa cevap haklarına saygı göstererek bu köşede yayımlayacağım. Yaptığım delilsiz itham değil ciddi bir iddianın seslendirilmesi ve sorumlulardan cevap bekleme hakkımdır.
23 Ekim 2017 Pazartesi Saat: 00:07