Siyasetin bir dar boğazda olduğunu herkes görüyor.
Ancak pratik durum değişmiyor. İpleri elinde bulunduran Erdoğan`ın gündemi
belirleme gücünde bir eksiklik yok. Herkes bir şekilde onun politikalarını
gündem etmiş durumda.
Toplum niye Ak Parti`de yaşananlara ciddi bir
tepki göstermiyor? Bunca antidemokratik tavra rağmen niye halen Ak Parti`nin oy
oranları artıyor? Bir cumhurbaşkanı sözü
ile Ak Parti genel başkanının koltuğunu kaybetmesine niye reaksiyon
göstermiyor, desteğini çekmiyor?
Davutoğlu`nun görevden alınış tarzı Ak Parti
tabanını biraz rahatsız etmişse de 2-3 gün içinde bir kabullenilme yaşandı.
Erdoğan`ın popülarite kaybetmemesinin nedenlerini
araştırmak ve bulmak, yeni sağlıklı çıkışlara en doğru bir şekilde kapı
aralayan olacaktır. Ekonomik göstergeler iyiye gitmiyorsa da vatandaşın cebini
yakan ani gelişme yaşanmıyor. Erdoğan hala çok güçlü bir lider ve toplum
hatalarına rağmen onu gözden çıkarmıyor. Toplumsal yapı ve anlayışa uyan bir
liderlik kişiliği çizen Erdoğan bildiğini okumaya devam ediyor ve yılların
liderlik karizmasının rantını yiyor.
Toplum Erdoğan`ın PKK ile olan savaşına anketlerde
Ak Parti`nin oy oranlarını yükselterek destek veriyor. Bu destek, onun savaş
politikalarıyla sonuç alabileceği düşüncesinde olunmasındandır. Çatışmalarda
devletin inisiyatifi eline geçirmesi, savaşın devamıyla sağlanan durumun Ak
Parti oy oranlarını artırması rantına dönüşümüyle sonlanıyor.
Erdoğan siyasette agresif siyaset tarzı izliyor.
Tıpta cerrahların agresif cerrahi tarzı vardır. Kritik operasyonlarda risk
alarak agresif bir girişim yaparlar. Sonuçta olumsuz sonuç alınma ihtimali
yüksektir. Olumsuz sonuç alınsa bile bir başka agresif tarz ile hatalarını
gidermeye çalışırlar. Erdoğan da herkesin sandığı gibi çok akıllı, stratejik
hesaplar yapan bir lider değil aslında. Ancak agresif bir siyaset tarzı
izleyerek risklerine rağmen her son kararı kendisi alıyor. Başarılı oluyorsa
liderlik ünü ve popülaritesi artıyor. Başarılı olmazsa yeni bir agresif,
proaktif tarz ile hatasını gidermeye çalışıyor. Bunu gidermesinde tüm devlet
imkanlarının, bilgi ve istihbaratın seferber edilmesinin de önemli katkısı
oluyor. Başarısız olduğu birçok konuyu daha sonra kamuoyu nezdinde lehine
çevirmesinin altında bu özelliği yatıyor.
Muhalefet siyasetine baktiğımızdaki tablo nedir?
Maalesef siyasette yeni bir gelişme, alternatif ihtimali de yok.
Siyasi, ekonomik, sıkıntılar olsa, Güneydoğu`da
şiddetli bir iç çatışma da yaşansa
bunların Erdoğan ile giderilebileceği konusunda toplumda halen yaygın bir kanaat var. Bu olmasa
toplumda ciddi somut tepkiler oluşurdu. Ancak siyasette ihtiyacın oluşması, pik
yapmasıyla ortaya çıkacak yeni bir hareketin olmaması, ekonomide herkesin
beklentisini koruması, alternatiflerin ortaya çıkmasını engelliyor.
Diğer 3 parti, iktidarın antidemokratik tutumu ve
ülkenin göstergelerde geriye giden durumu karşısında yine de alternatif
olamıyor. 3 parti de yapması gereken ciddi radikal çıkışlarını yapamıyor.
HDP savaşı bitirecek, ateşkesi başlatacak
inisiyatifin kendilerine geçeceği bir çıkışı yapmaktan uzak durumda. Selahattin
Demirtaş bir yere kadar inisiyatif alıyor, sonrasında susuyor. Ancak savaş
ortamıyla boğulan siyasetin HDP`deki yansıması, barajın altına düşmekten
başkası olmuyor. Bu düşüşü önlemek için Demirtaş`ın alacağı bir riskin,
alternatifin olmadığını da görüyoruz.
CHP, ana muhalefet partisi olmasına rağmen önüne
gelen fırsatları içinde hapsolduğu klasik anlayışı, tutumunu aşamadığı için
başaramıyor. Kılıçdaroğlu lider olduğu ilk yıllarda verdiği olumlu sinyallerini
de yitirmiş, statükonun içinde çırpınır vaziyette. Dokunulmazlıklar konusunda
risk almayacak bir pozisyonu tercih ederek alternatif olamayacağını herkese
ispatladı.
MHP iktidarın istediği politikaları uyguladığını
gördüğü için muhalefet yapmayı unutmuş durumda. MHP olarak yeni bir alternatif
olma şıkkını hiç düşünmeyen Bahçeli başka alternatiflere de geçit vermeyecek
gibi. İktidara rolünü kaptıran MHP`nin uzun vadede belini doğrultabilme
ihtimali zayıf. Zira kısa vadeli kazanımlara odaklanan Bahçeli partisine önemli
prestij kaybettirmiş durumdadır.
Doğru siyaset, yapay arayışlarla değil, bu denklemin
içinden en doğal çıkışlarla başarılabilecek. Aceleci, umutsuz olmaya hakkımız
yok, kalıcı, uzun vadeli adımlara, toplumu ve siyaseti iyi okumaya ihtiyacımız
var.
11 Mayıs 2016 Çarşamba Saat: 14:03