Altan Tan`ın 13 Haziran 2016 tarihinde
Habertürk gazetesinde yayınlanan röportajının genel olarak kamuoyu
tarafından doğru okunmadığını düşünüyorum. Tan, yeni bir parti kurmak
istediğini söylemiyor, gelinen noktada siyasetin tıkandığını, bunun aşılmasının
bir doğa kuralı olduğunu hatırlatıyor. HDP`nin bunu yapamaması halinde farklı
alternatiflerin ortaya çıkacağını belirtiyor.
Tan, 7 Haziran sonrası PKK`nın hesap
hatası yaptığını, savaşı HDP`nin istemediğini ama başlayınca en çok
yıpranan ve arada kalanın HDP olduğunu, HDP`nin Kandil`e net bir "savaşı
bırak" söylemi olmadığı müddetçe etkisizleşeceğini düşünüyor. "Ya
savaş, ya siyaset" kararının gecikmeden verilmesi gerektiğini, PKK`nın
yanlış kararının sorumluluğunu alması ve çatışmadan vazgeçmesi
gerektiğini belirtiyor. AK Parti’yi düşürmek için iç savaş yolu seçilirse
sonucunda askeri darbe olacağını, hiçbir çözümün olmayacağını, Kürtlerin de
zararlı çıkacağını düşünüyor.
Altan Tan doğru söylüyor bence. Yanlışta
ısrar herkes için kayıptır. Parti, grup taassubu yapmadan özeleştiri yapan
kazanır. Savaş her zaman siyaseti bitirir. Gelinen noktada sadece HDP için
değil, her parti için siyaset alanının daraldığı ortadadır. Ak Parti bile
değişmez lider vesayeti altında olduğu için siyaset üretememektedir. Her parti
ve kesim yeni bir siyaset üretmelidir. Ancak siyaset üretmesi gereken parti en
çok kanın aktığı sorunla ilgilenen HDP`dir. HDP, içeriden gelen bu açık
yüreklilikli, net eleştiriye kulak vermeyecekse kime kulak verecektir?
Kürtlerin hangi kesimden olursa olsun
hendek, barikat siyasetine destek vermediği ve bu politikanın PKK`nın
yenilgisine yol açtığı bir gerçek artık. Savaşın devamı, siyaseti boğmaya devam
ettiği müddetçe boş konuşmaların, sızlanmaların çözüme faydasının olmayacağı da
bir gerçektir. HDP "kral çıplak "diyeni dışlamaya kalkarsa çıkmaz
sokaktan kurtulamaz. Bu sözleriyle Tan`ın farklı parti kurma peşinde olduğunu
sanmıyorum, HDPlilerin görmek istemediği bir istikbale işaret ediyor kanımca.
Çünkü yaşam da siyaset de boşluk kaldırmaz. Tan, çözüm için "ya
birlikte yaşamı seçme ve muhafazakarların HDP`de hakkaniyetli oranda temsil
edilmesi gerekir, bu olmazsa farklı oluşumlar gelebilir" diyor. Bu
eleştiri dikkate alınmalıdır. Siyaset, inisiyatif alma sanatıdır.
Çözümsüzlük yeni yönelişleri getirir. HDP`ye reaktif, Ak Parti ve devletten de
umutsuz önemli bir Kürt kitlesi oluştu. Alternatif farklı oluşumların Kürt
siyasetinde bölünmeye yol açma endişesi de yersizdir, belki güçlendirici de
olabilir.
Devam eden savaşın Abdülkadir Selvi`nin 15
Haziran 2016 tarihindeki Hürriyet gazetesindeki yazısında belirttiği gibi
çözümü engelleyeceği ortadadır. Selvi, son yapılan kamuoyu anketlerinde
yeni bir sürece Ak Parti seçmeninin çözüm sürecindeki %70 düzeyindeki
desteğinin, şu an % 27`ye gerilediğini, HDP seçmeninin çözüm süreci öncesi
%95`lerde olan desteğinde önemli bir düşüş olmadığını, % 91.5 oranında
siyaset ve masa ile çözüm beklentisi olduğunu vurguluyor. Savaştan en çok zarar
gören ısrarla barışı istemektedir. Bu da savaşta ısrarın HDP seçmeni nezdinde
de siyasette yeni alternatif isteğine yol açacağını gösteriyor. HDP
artık yeni siyaset üretmesi gerektiğini anlamalıdır.
Tan`ın söylediklerinin sadece yeni bir
Kürt partisi kurulması ihtimaliyle ilgili olduğunu, onun yeni bir parti kurma
hazırlığında olduğunu sanmak, siyaset açısından talihsizliktir. Siyasetin ucuz
polemiklere vaktinin olmaması gerekir.
Tan, "AK parti
zihniyeti demokratik evrilmeye hazır değildi" diyor, bu doğru, savaşın
devamıyla Ak Parti seçmeninin var olan Kürt meselesini idrak etme oranının da
dibe vurduğu ortada ve bu, sorunun çözümü için zarardan başka birşey değildir.
Bunun için de çatışmanın durmasını sağlamak, sadece HDP`nin siyasal gücü için
değil, Kürt meselesinin çözümü için de önemlidir.
Tan, "Türkiye’deki Kürtlerin siyasal
mücadeleleri başarılı olursa Rojava’nın da geleceği garanti altına
alınır." diyor ama Kandil tam tersini düşünüyor ve Suriye`de bir
başarı sağlamadan ateşi durdurmak niyetinde değil. Kandil bu siyasetiyle hem
Türkiye`deki çözüm sürecini bitirdi hem de Suriye`de belirsizliğe oynuyor.
Rojava için ABD tarafından kullanılıp atılma ihtimali de var. Suriye için
kısa vadede bir çözüm de görünmüyor.
Siyasette kesin kararlar alınması yeni
dönemde her kesim için artık ertelenemeyecek bir zaruret. Bunu
göremeyenler sadece çözümsüzlüğü artıracaktır.
15 Haziran 2016 Çarşamba Saat: 14:11