Stres anlarında insanoğlunda akıl tutulması
yaşanır, akletme yetenekleri azalır, insan kendisini bir cendere içinde sıkılır
bulur ve kısır döngünün buhranı gittikçe artar. Bu sıkıntıyı azaltmak için tek
çarenin stresi yok edip sağlıklı düşünmenin önünü açmak olduğunu çoğunlukla
düşünmez insanoğlu. Gerçek çözümler yerine zaafiyetini gizlemeye, mazeretlere,
bahanelere sığınmaya eğilimli insanoğlu için ben merkezci yalanlar gayet
elverişlidir. İnsan tekini aşarak toplumsallaşmış sorunlar için de aynı
mekanizma geçerlidir ve bu sefer kolektif biz merkezci yalanlar gayet caziptir.
Yöneticiler insanoğlunun bu zaafiyetini
bilir ve komplo teorilerine sığınma ihtiyacında olanlara hazır lokmalar
sunarlar. Kendilerinin inanmadıkları, gülüp geçtikleri teorileri "devlet
hatırı" için inanılır kılarlar.
.
Uzun süredir geçerli bir komplo teorisi olarak
"üst akıl", "kokteyl terör" vb. ifadeler iyi iş yapıyor.
Zira sorunların kendisinden kaynaklanmadığını, hep dış güçlerin sorumlu
olduğuna inananlar için gayet cazip haplar bunlar. Uzun bir süre uyuşturuyor
insanları, taraftar kılıyor, saldırganlaştırıyor ve dolayısıyla yöneticileri
rahatlatıyor ama sorunu daha da ağırlaştırıyor.
.
Cazip teze göre "FETÖ", PKK, IŞİD vd
örgütler üst aklın maşası olan ve görev sırası bekleyen emir erleridir. Biri
bitince diğeri veya hepsi birden üst akla hizmet etmektedirler. Bunların temsil
ettiği sorunlar yalancı sorunlar, destekleyen kitleler uyuşturulmuş
kitlelerdir, çözümü bunların üzerinden düşünmeye gerek yoktur. Sorunu bilimsel
tahlillerle irdelemeye gerek yoktur, bunlar hep "dış güçler"in
oyunudur. Böyle bir mantıkla devam etmenin sorunları ağırlaştıracağını, daha da
içinden çıkılmaz hale geleceğini fark etmiyorlar, fark etseler de umursamıyorlar.
Birbirine düşman ve halen savaşan örgütlerin aynı merkezden yönetildiğine
inandırmak için çok keskin bir zekaya ihtiyaç yok ama bunu satın alacak bir
topluluğun mevcudiyeti yeterli maalesef.
10 Ekim Gar
saldırısı sonrası bulunan "kokteyl terör" tabirinin ne kadar
toplumsal benimsenmeyle karşılandığının görülmesi aynı söylemin devamına yol
açtı. Bu söyleme göre (IŞİD`in eylemi düzenlediği daha ilk anlardan itibaren
anlaşılmasına rağmen) PKK, IŞİD, DHKP-C ortak eylemi olduğu için "kokteyl
terör" diye adlandırmak gerekiyordu. IŞİD`li saldırganın kimlik bilgileri
ve bağlantıları deşifre olmasına rağmen resmi ağızlar 1 Kasım seçimine kadar
katillerin kimliğini açıklamamıştı ve sonuçlarda bu algının önemli rolü olmuş,
tedirgin toplum stres altı çözümüne yönelmiş ve algı oya yansımıştı. Yeni
düşmanlar ortaya çıktıkça bunları daha da korkutucu, esrarlı ve bir yere
sığınmadan çözülemeyecek hale getirmenin formülü bulunmuştu, "kokteyl
terör" tanımının devamına....
.
Reel politiğin özelliklerini bilmiyor değiliz.
Devletlerin, örgütlerin amaçlarını yerine getirebilmek için düşmanının düşmanı
ile işbirliği yapması artık sıradan vakalardır. Her yapı bunu yaptığı için
karşı tarafın da yapacağını bilmektedir. Komplo teorisiyle yaklaşıp eylem yapan
örgütün eyleminin kime yaramışsa onun maşası olması gerektiğine hükmetmek
insanı çoğunlukla yanlış çözümlere götürür. Egemen güçler bir örgütü veya
devleti destekliyor diye o yapıyı kendisi üretmiş değildir. Taban tabana zıt
toplumsal tabanı da olan yapıların aynı gücün piyonu olduğunu iddia etmek ise
nedense Türkiye toplumunun komplo
teorisi merakına uygun düşüyor. Komplo teorileri merakı toplumların kendi
sorunlarını sümenaltı etmemelidir. Kendi yarasını tedavi edemeyenin yarasına
tuz ekmeye çalışanın çokluğu, kimseyi hayal dünyasına sevk etmemelidir.
Yarasını tedavi eden, kapatan, istismar edilmesinin önüne geçen için düşmanının
ekeceği tuzun bir anlamı kalmamıştır. İnsanoğlunun ilkel korkularını kullanmak
geçici bir aldatma sağlar. Üst aklı itham edenin aklı hep alt akıl olarak mı
kalacaktır? Peşin olarak kompleks içinde miyiz? Psikolojik harp dairesi mamülü
kavramlar artık bu devirde akletme seviyesini düşürmekten başkasına yaramaz.
.
Her örgütün ortaya çıkış nedenini sadece ve sadece
çözümü bulmak için düşündüğümüzde meseleleri çözebileceğiz, zor değil, yeter ki
boş kelamlarla avunmayalım, avutmayalım. Kolaycılığa sapma, insanlık tarihi
boyunca toplumları perişan eden, çürüten, geriletendir.
.
Bu söylediklerimizin tüm kuvvetleri elinde
bulundurmaları nedeniyle toplumu etkileyenleri rahatsız etme ihtimali belki
yoktur. Ama onlara son söyleyeceklerim şunlar. "Üst akıl" mış,
"kokteyl terör" müş oyalayın bakalım biraz daha, nasıl olsa buna
inanmaya hazır bir kitle buldunuz, nasıl olsa sorunların büyümesi umurunuzda
değil, "inceldiği yerden kopsun" diyorsunuz, anladık, maalesef
sonrasında yine insan hakları savunucularına kalacak işin arkasını toplamak.
.
Bu halk bu kadar ucuz aldatılmamalı, vebali çok
büyük, aldanma da öyle... "Aşkın gözü kördür" demişler, ne yapalım,
öyle...çelişkiyi, kandırmacayı, iki yüzlülüğü, vatandaşı aptal yerine koymayı
görmeyecek bir aşk... 12-14 yaşındaki çocuğun canlı bomba olduğu yerde bari
"kokteyl terör" saçmalığından vazgeçin, "canlı bomba
oluşturmamayı nasıl başarırız"a, sorunların kökenine odaklanalım. Şu tüm
düşman güçlerin aynı merkezden yönlendirilme iddiasını, "kokteyl
terör" iddiasını terk ediniz, böyle çocukça iddialarla büyük acılarımızı önleyemezsiniz.
@gergerliogluof
22 Ağustos 2016 Pazartesi Saat: 19:52