Kürdistan bağımsızlık referandumu konusundaki Ak
Parti’nin tavrı, Türkiye’deki Kürt illerinde nasıl karşılandı? Bu önemli bir
soru, zira hükümetin çözüm süreci sonrası politikalarına rağmen Ak Parti
oylarının son referandumda da varlığını koruyarak Türkiye için anahtar bir rol
oynaması bölge Kürtlerinin son kriz sonrası tavırlarını daha da önemli
kılıyor. Bağımsızlık referandumu öncesi
bölgede OHAL ortamının etkisiyle sessiz bir bekleyiş vardı. Ancak hangi
çevreden Kürde sorsanız bağımsızlık konusunda “EVET” yönünde bir ittifak vardı. Kimi kurumsal yapılar görüşlerini
açıktan söyleyemese, kimisi de kapalı kapılar ardında söylediklerini inkâr etse
de referanduma açıktan karşı çıkmaya cesaret edebilen yoktu.
Hükümetin referanduma az kala tavrını
sertleştirmesi, tezkerenin uzatılmasını erkene alması ve ekonomik yaptırım
tehditleri savurması Kuzeydeki Kürtler arasında şaşkınlığa ve üzüntüye yol
açtı. Referandumun son günlerinde yükselen gerginlik, Goran ve Komele’nin
oyunun rengini değiştirdiği gibi Türkiye Kürtleri arasında da tansiyonun
yükselmesine yol açtı.
Hükümete destek veren Kürtler arasında Erdoğan’ın
vanaları kapatıp açlıkla tehdidi şaşkınlık ve üzüntüyü artırdı. Hükümete destek
veren Kürtler önceden PKK karşısında desteklenen Barzani’ye bile karşı
çıkılmasını izah etmekte zorlanıyor. Ak Partili Kürtler Barzani hayranı olmasa
ve kriterleri o olmasa da bu bariz hükümet tavır değişikliği karşısında oldukça
şaşkın. Bu şaşkınlık Ak Partili Kürtler arasında oy verme tavrını ne derece
etkiler tam bilinmiyor ama bir kırılma basamağı gibi görünebilir. Ak Partili Kürtler meselenin PKK değil,
Kürt kimliği ile ilgili bir sıkıntı olduğunu anlamaya başladı. Açlıkla tehdit bardağı taşıran son damla oldu
ve bir kalp kırıklığı oldu. Bu soruları Ak Partili Kürtlere sorduğumda
belirgin bir hayal kırıklığıyla karşılaştığımı söyleyebilirim. `Her seçimde Ak
Parti`ye oy verdim` diyen Batmanlı esnaf “zihnimde şimdiye kadarki uygulamalara
mazeret bulurdum simdi Barzani ile anladım ki mesele Kürt rahatsızlığıymış,
uyandım” dedi. Dün bana Toplumun dindar kesimlerinde tasavvufi
motiflere sahip Barzani’den Erdoğan’ın neden rahatsız olduğu önemli bir hayal
kırıklığı içinde soruluyor. Bir başka Ak Partili, bu tavrın beraber yaşama
isteğine de darbe vurduğu ve şaşkınlık yaşayan seçmenin bir kısmının şu an
itibariyle yapılacak bir ankette Ak Parti’yi üzecek cevaplar verme ihtimalinin
yüksek olduğunu belirtiyor. Ancak bu şaşkınlık kalıcı, sert ve net bir tavra
dönüşmüş durumda değil.
Barzani tavrı, Ak partili Kürtler arasında belki
kısa bir süre sonra unutulabilecek bir olay olarak kalabilir ama ileride adeta
Kürtlerin resmi bayramı gibi kutlanabilecek bir günde yapılan referanduma karşı
tavrın toplumsal bellekte kalıcı bir iz bırakabileceği unutulmamalıdır. Hele
çok yüksek bir olasılıkta olmasa da askeri bir müdahalenin çok daha belirgin
bir kırılma yaşatacağı unutulmamalıdır.
HDP seçmeni ise hükümetin tavrından dolayı önemli
bir şaşkınlık yaşamıyor zira belli bir yargıları var. HDP seçmeni olmasına
rağmen hendek, barikat politikalarındaki etkili olamayan HDP tavrı yüzünden
sert eleştirileri olan ve kararsızlık yaşayan seçmen için bu tavır, Ak
Parti`den uzak durmanın önemli bir gerekçesi oldu.
Hükümete destek veren Hüda-Par ise referandum
öncesi ve sonrası gerek resmi ağızlarıyla, gerekse de yayın organlarındaki köşe
yazılarında yaptığı açıklamalarla referanduma karşı hükümet tavrını
eleştiriyor. Bu eleştiriler çok sert düzeyde değil ama net bir şekilde
hükümetin yanlış yaptığını ve bağımsızlığın güney Kürtleri için bir hak
olduğunu söylüyorlar. Hükümete 15 Temmuz’da Ak Partililerden daha çok destek
veren ve sonrasında referandumda da bunu devam ettiren Hüda-Par için sanki bu
konu bir kırmızıçizgi. Hükümet ve Barzani arasında ilişkiler daha da sertleşse
de tavırlarından geri adım atmayacak gibi duruyorlar. Bu tavır, Hüda-Par’ın
Barzani ve Komele gibi İslami partilerle olan iyi ilişkilerine sadık kalma gibi
bir tavrından ve yüksek Kürt hassasiyeti nedeniyle PKK’ya oy kaymasını
engelleme düşüncesinden de etkileniyor olabilir. Bölgedeki gözlemciler Hüda-
Par seçmeninin Ak Parti seçmenine göre daha geri adım atmayan bir tavır içinde
olacağını belirtiyor. Kimi gözlemciler Bahçeli ve Perinçek çizgisine kayan Ak
Parti’nin gittikçe oy kaybedebileceğini ve Hüda-Par ve HDP’nin 2 büyük parti
olarak kalacağını iddia ediyor. Hüda-Par’ın, seçmenin Ak Parti’den soğuduğu bir
ortamda merkeze kayarak önemli bir atak yapma potansiyeli olduğunu ifade
ediyor.
Kürt
illerinde Kürtlerin Türkiye sınırları dışında bir dayanak noktası, her ırkın
sahip olduğuna Kürdün de sahip olmasının bir hak olduğu konusunda konsensüs
olduğu apaçık. Bölgede kazanan bu konsensusa paralel duranlar olacak,
kaybedenler ise bu konsensüsü önemsemeyen ve göremeyenler olacak.
@gergerliogluof
1 Ekim 2017 Pazar Saat: 08:16