KHK`lar günün en önemli konusu, çünkü en büyük zulmü. "Suç işleme ihtimaline binaen" tutuklanan KHK`lı Nuriye Gülmen ve Semih Özakça nasıl bir haksızlığa karşı çıkmaya çalışıyordu, tekrar inceleyelim.
10 aydır büyük haksızlıklara neden olan KHK`lar konusuna uzun süre kimse değinmek istemedi. Sanki KHK`ya karşı çıkmak darbeye karşı çıkmak sanılıyordu. Aslında süre, yer ve konu açısından anayasal usulsüzlükleri barındıran KHKları Anayasa mahkemesinin değerlendirip iptal etmesi gerekiyordu. Bu hususu Türkiye`de OHAL ve KHK lar üzerine araştırmalar yapan Venedik komisyonu da teyid etmişti.
KHK`lar yüzünden olan haksızlıklar ayyuka çıkarken itiraz sesleri de yükselmeye başladı. Uluslararası af örgütü geçtiğimiz günlerde önemli bir rapor hazırlayarak Türkiye kamuoyuna KHK zulmünü belgeledi. Raporda önemli tanıklıklar var, af örgütü hukuksuzlukları itiraz edilemeyecek boyutta teşhir etmiş.
Uluslararası Af örgütü genel değerlendirmesinde şu ifadelere yer veriyor. "Bu rapor, ilan edilmesinin ardından 10 aydır devam eden olağanüstü hal kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle mesleklerinden ihraç edilen ve aralarında polis memurları, öğretmenler, askerler, doktorlar, hakim, savcı ve akademisyenlerin de bulunduğu kişilerin durumuna odaklanıyor. Kitlesel düzeydeki bu ihraçlar, son derece muğlak ve genel bir şekilde ifade edilen “terör örgütleriyle iltisakı bulunduğu” gerekçesiyle ve keyfi olarak gerçekleştirildi. İhraç edilen kamu çalışanlarına meslekten çıkarılmalarının nedenleri belirtilmediği gibi, bu kişilerin haklarında verilen ihraç kararlarına karşı itirazda bulunabilecekleri etkili bir yolları da bulunmuyor. Sadece bir anda işlerinden olmakla kalmayıp, aynı zamanda tüm kamu hizmetinin de dışına atılan bu kişilerin çoğu için söz konusu bu durum, kariyerlerine devam edememe ya da arkadaşlarının veya ailelerinin desteği olmaksızın geçimlerini idame ettirememeleri anlamına geliyor. İhraç edilenlerin pasaportları da yetkililer tarafından iptal edildiğinden, yurtdışındaki istihdam imkânlarına da erişemiyorlar. Uluslararası Af Örgütü, keyfi ihraçlara son verilmesi ve hâlihazırda ihraç edilmiş kişiler için hızlı ve etkili bir itiraz mekanizmasının tesis edilmesi çağrısında bulunuyor"
Af örgütü niye mi bu önemli değerlendirmeleri yapıyor? İşte belgeleri...
Raporda KHK ihraç kriterlerinin ne kadar keyfi, mesnetsiz ve afaki olduğuna dair önemli ispatlar var. "Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Uluslararası Af Örgütü ile gerçekleştirilen bir görüşme esnasında bakanlığın 6,383 çalışanının ihraç edildiğini belirtti. Yetkililer çalışanlarının hangi kıstaslara göre ihraç edildiklerine dair bir açıklamada bulunmadılar; ancak 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi esnasında yaralananları tedavi etmediklerini ifade ettikleri doktorları örnek gösterdiler. Ancak yetkililer bu nedenden ötürü kaç Sağlık Bakanlığı çalışanının ihraç edildiğine ya da ihraç edilen çalışanlardan kaçının acil servislerde bakım hizmeti verdiğine dair rakamları vermediler ve bu vakalar hakkında neden mevcut idari ya da ceza hukuku çerçevesinde işlemler başlatılmadığına dair de herhangi bir açıklamada bulunmadılar"
Raporun ilerleyen bölümlerinde "hain", "terörist" diyerek KHK ile ihraç edilenin nasıl haklı (!) kriterlerle ihraç edildiğini öğreniyoruz. Meğer sosyal medyada insan hakları örgütünün faaliyetini paylaşmak da suçmuş. "ihraç edilmeden önce, sosyal medyada Uluslararası Af Örgütü’nün faaliyetleriyle ilgili paylaşımlarda bulunduğu için amiri tarafından ikaz edildiğini aktardıktan sonra, kendisine “Neler yaptığını çok açık ettin. Bunu sana karşı kullanabilirler” denildiğini söyledi"
İhraç kriterleri arasında mobbing isteği ve yeni kadrolara yer açma isteğinin de bulunduğu anlaşılıyor. "İhraç edilmiş bir polis memuru ise Uluslararası Af Örgütü’ne şunları aktardı: “Ben yurtdışında okumuştum, yabancı dil biliyordum ve zeki olarak görülüyordum. Benim olmadığım bir ortamda diğerleri için daha çok fırsat oluşacaktı"
"İhraç kriterlerinde amirlerin, memurların kendini kurtarma kaygısının nasıl ön planda olduğu da dikkat çekici bir husus. "Bir diğer görüşmeci de Uluslararası Af Örgütü’ne, ihraçları kendi aralarında tartışan üstlerinin “sayıları abartalım ki FETÖ ile gerçekten mücadele ediyormuş gibi görünelim” şeklinde konuştuklarını işittiğini söyledi."
Şu hallere duyarsız kalan ise insanım bile demesin..! KHK ihraçlarının sivil ölüme mahkum etme amaçlı olduğu, toplumda ihraçların nasıl bir ötekileştirmeye yol açtığı şu örnekle başka söze yer bırakmayacak kadar açık."KHK`la ihraç edilen görüşmecilerden biri Uluslararası Af Örgütü’ne “Oğlum okula gitmek istemedi. Diğer çocuklar ona sataşıp, annesinin terörist ve hain olduğunu söylemişler” dedi."
Herkesin bildiği hususları büyük bir pişkinlikle reddetmek ise alışkanlıkları olmuş. "Adalet Bakanlığı’ndan bir yetkili, Uluslararası Af Örgütü’ne Barış İçin Akademisyenler bildirisinde imzacı olmanın ihraç için bir gerekçe olmadığını ve imzacıların büyük bir kısmının ihraç edilmemiş olmasını da buna kanıt teşkil ettiğini ifade etti"
Bu rapor ve içerideki, dışarıdaki nice kurumun raporu... Bu açık gerçekler keyfilikleri durdurmaya yetmeyecek mi ? Bu raporda örnek verilenler buzdağının görünen kısmıdır. Büyük dramlar, trajediler ve acılar bu toplumun bağrına bir hançer gibi saplanıyor. Keyfilik, hukuksuzluk devam ettikçe toplumsal barışın sağlanması çok zor. Bu KHK`lara direnmek ise en çok yapılması gerekendir.
25 Mayıs 2017 Perşembe Saat: 12:29