• Ana Sayfa
  • »
  • YANLIŞA YANLIŞLA KARŞILIK VERİLMEZ

YANLIŞA YANLIŞLA KARŞILIK VERİLMEZ

EKSİYİ YOK ETMEK İÇİN ARTIYI KULLANIRIZ

 

Son aylarda çıkan olaylarda kan, şiddet, baskı, zulüm, ölüm, kafa kesme ve vahşet örnekleri o kadar çoğaldı ki ben insan olmaktan artık utanç duymaya başladım.

 

Meğer insanoğlu sadece masum ve şerefli bir mahlûk değilmiş. Herkes bu ara sosyal medya kuruluşlarında fotoğraf, video ve yazı yayınlama yarışına girmiş. İçeriklerine baktığımızda hepsi baskı, zulüm, vahşet, şiddet ve ölüm kokuyor.

 

İnsanlık dışı bu eylemlere hep bir ağızdan karşı çıkıyor, kınıyor ve lanetliyoruz; ama hep sonrasında da bu vahşete karşılık şu söylemleri kullanmaktan da kaçınmıyoruz; soyları kurusun, tümünü yok edeceğiz, asacağız, keseceğiz… Sanki elimize fırsat geçse biz de aynı yanlışı yapmaktan büyük bir zevk alacağız. Kana-kan, vahşete-vahşet, kıyıma-kıyım.

 

M.Ö Babil Hükümdarı Hamurabi kanunlarının kısas-a kısas yönteminin çok daha ağır ifadeleri, haykırışları dillendiriliyor. Onlar birimizi öldürdü -biz bir aileyi, onlar bir ailemizi -biz bir köyü, onlar bir köyü- biz bir şehri, onlar bir şehrimizi -biz onların ülkesini yok edeceğiz.

 

Benim bildiğim uluslararası hukukta, demokratik devletlerde, İslam hukukunda bu tür ağırlaştırılmış uygulamalar, kurallar yok. Suçun şahsiliği ilkesi dışında savaş hukukunda sivillerin toplu cezalandırmaları ilkeleri yok, hele masum insanları hedef tahtasına koymak hiç yok.

 

Maalesef şu anda uygulanan kuralsızlığın, vahşetin içine ilgili ilgisiz herkesi dâhil ediyor.

 

Savaşta yer alan askerlerin birbirleriyle mücadele ederken ölümleri normal karşılanabilir ancak bir askerin ölümünden sonra kafasını kesip teşhir etmek, askerleri esir alıp sonrasında sıraya koyup hepsini canlı canlı öldürüp videolara kaydedip yayınlamak, sivillerin yaşadıkları yerleşim yerlerinin üzerine tonlarca ağırlıktaki bombaları atmak asla kabul edilemez.

 

Eğer biz bu kuralsızlıklara karşılık aynı tavırla hareket edeceksek bizim şikâyet etme hakkımızın da olmadığına inanıyorum. Çünkü aynı hatayı yapmaya biz de adayız. Şayet biz de şiddetin tüm yöntemlerini uygulayacaksak farklılığımız nerede kalır; zalimlerin izlediği yolu tasvip ettiğimiz anlamına gelmez mi?

 

Aslında biz temelde bir yanlışlık yapıyoruz; bizler vahşetin resimlerini ve görüntülerini yayınlarken, aşırı söylemleri kullanırken hedef kitlemizin bizim insanlar olduğunu unutuyoruz. Bilmeden bizler çocuklarımıza ve gençlerimize de şimdiden kuralsızlıklara davetiye çıkarıyoruz. Şiddeti, kin ve nefreti, gençleri aşırı vahşiliğe sürükleyecek bir yola sokuyoruz. İntikam duygularını aşırıya kaçacak şekilde kullanmaya meyilli potansiyel gençler yetiştiriyoruz.

 

“Amaca ulaşmak için her yol mubahtır” yöntemiyle hareket eden doğru yanlış her haberi, fotoğrafı, görüntüyü yayınlamaktan ve söylemekten çekinmeyen veya bu araçları kendi menfaatleri doğrultusunda kullanan devletler, örgütler, kurum ve kuruluşların var olduğunu unutmayalım.

 

Haklıyken haksız, haksız iken de haklı çıkabilecek, yarın pişmanlık duyabileceğimiz pozisyonlara kendimizi düşürmemiz gerektiğine inanıyorum. Kesinliğine inanmadığımız bilgi, resim, haber ve görüntülerle hareket ederek insanları yanlış yollara sürüklemek ağır sonuçlara yol açabileceğini düşünüyorum.

 

Medyada resimleri, videoları, yazıları yayınlamakta bir sorun yok elbette insanları bilgilendirmenin en doğru yolu budur. Yanlış olan; Sorgulamadan, araştırmadan, doğruluğuna kanaat getirmeden fotonun, videonun altına veya üstüne yapılan yorumların, söylemlerin sloganik ve son derece sert kullanılmasıdır. Düşmanın yaptığı vahşetin çok üstüne çıkaracak tüm halkı intikam almaya davet edecek nitelikte sözlerin sarf edilmesidir.

 

Birileri çıkıp şunu diyebilir. Zalimler, vahşiler bize bu zulümleri, vahşeti yaparken onlara gül mü uzatacağız?

 

Elbette ki hayır!..

 

Zulme, vahşete karşı mücadele edilecek, savaşılacak ama onların yaptığı gibi sivilleri masum insanları hedef almayacağız, esirleri medyada canlı yayınlarla öldürmeyeceğiz, askerleri öldürdükten sonra kafa kesip teşhir etmeyeceğiz, kimsenin namusuna, ırzına el uzatmayacağız, toplu kıyımlara gitmeyeceğiz, savaşın da bir hukukunun olduğunu hiçbir zaman unutmayacağız söylemlerimizde de buna riayet edeceğiz.

 

Ve en önemlisi de amaca ulaşmak için her yolun bizim için mubah olmadığını bileceğiz.

 

Benim anladığım insan çok vahşi, çok gaddar ve çok zalim. İnsanların yanlışlara karşı aynı yanlışla karşılık vermesini ben kabullenemiyorum.            

 

O yüzden de İnsanların insani değerlerini yitirdikleri bir ortamda itidali, akl-ı selimi elden bırakmayacak söylemler kullanmak bize her zaman avantaj sağlayacaktır. Eksiyi yok etmek için artının kullanılması gerektiğini herkes bilir.

 

Unutmayalım ki yanlışa yanlışla gidilmez; yanlışı düzeltmek için doğruyu kullanmak gerekir.

 

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 2146

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.