Okullarda artan şiddet olayları, öğrencilerde
görülen davranış bozuklukları, öğrencilerin derslerden uzaklaşmaları, Türkiye
geneli yapılan sınavlarda ilimizin son sıralarda yer alması üzerinde düşünülmesi
ve çözüm üretilmesi gereken önemli sorunlardır.
Teog ve üniversite sınavlarının sonuçları
açıklandığında duyarlı her insan, sonuçları büyük bir üzüntü ile karşılar.
Sıralamaya bakanlar, diğer iller ile ilimizi mukayese eder içi parçalanır.
Biz niye bu durumdayız?
Niye sini sorgulamaya hiç gerek yok; çünkü
mürekkep yalamış olan herkes sebeplerini çok iyi biliyor. Sebepler konusunda o
kadar çok konuşuluyor ki tekrar tekrar ifade etmek bilmişliğin ötesine
geçmiyor. Çokça ifade edilen “ağzı olan konuşuyor” bizim konuşma problemimiz
yok. Bizim sorunumuz sebepleri ortadan kaldıracak eyleme girişmememizdir.
Sorunumuz eyleme geçme konusunda tembelliğimiz tükenmişliğimizdir. Ve en önemlisi
de eyleme geçmek isteyenlere de engel oluşumuzdur.
Yalnız sıralanan sebeplerin ortak özelliği çoğunun
uçuk, havai ve çözülmesi çok zor olan nedenler, daha çok merkezi olan,
şahısların müdahale edemeyeceği sebeplerdir.
Bu sebepler
bence bilinçli olarak her yerde söyleniyor; amaç bu başarısızlığın, kötüye
gidişin asla bitirilemeyeceği düşüncesini yaymaktır.
Tembellik o kadar genelleşmiş ki aman kimse bir
şey yapmasın havası verilmeye çalışılıyor. Yoksa insanımızın üstesinden
gelemeyeceği bir şey yok. Biz biliyoruz ki insanoğlu üretkendir, karşılaştığı
her sorunun üstesinden gelmeyi başarmıştır. Tarihte, azim ve sabırlı çalışmayla
insanların neler yapabildiğinin sayısız örnekleri var.
Yalnız başaranlar çalışkan, sabırlı, azimli ve
cesur insanlardı; bu vasıflar olmadan tabiî ki hiçbir şekilde dirilme olmaz,
tam tersine yıkımı beraberinde getirir; şu anda da biz aynı tehlikeyle karşı
karşıyayız.
Biz toplum olarak kendimizi hep haklı çıkartmaya,
üzerimize toz kondurmamaya özen gösteririz. İğneyi kendimize batırmaz,
başkasına çuvaldızı batırmayı severiz. Kendimizi eleştirmek, bu başarısızlık ta
payımızın da olduğunu asla kabul etmeyiz.
Şu bir gerçektir ki ilimizde eğitim, ciddi bir
hastalık geçiriyor; biz hastalığın
tedavisi yerine hastalığımızı kronikleştirmeyi seçiyoruz.
Bizim
toplum sebep üretme konusunda o kadar maharetli ki bu yeteneğini inandığı ve
savunduğu sebepleri ortadan kaldırmaya yönelik icraata dönüştürse Mardin de
eğitim konusunda kısa sürede bir devrim yaşanır bundan eminim.
Benim anladığım her kesimden bir kısım insanların
işi yokuşa sürüklemek için büyük bir çaba içerisine girdiği; bunun yanında, duyarlı,
bir şeyler yapmak isteyenleri de engellemeye, morallerini bozmaya
çalıştıklarıdır. Dikkatimi çeken diğer bir husus ta en çok konuşanlar en az
çalışanlar olduğudur. Âdeta “ben çalışmıyorum, başkaları da çalışmasın ki
tembelliğim ortaya çıkmasın” der gibi hareket etmektedirler.
Hastalığımıza derman olabilecek en küçük ilaca da
itirazlarını gür bir sesle dillendirmektedirler. Bunun örneklerini okullarda
açıkça görmekteyiz.
Okulda sınavlara hazırlık kursları açılmaya
çalışılır; kimse gelmez, yürümez, değmez der.
Öğretmenlerin ekip olarak hareket edecekleri bir
proje sunulur; kimse uymaz, kolay değil, alt yapısı hazır değil, kaynak yok
gibi pek çok bahane üretir.
Velileri eğitim ve öğretim işlerine dahil edecek
bir çalışma düşünülür; veli gelmez, destek olmaz, veli bilinçli değil, çevre uymaz
gibi laflar eder.
Öğrencilerin olumsuz davranışlarını düzeltme
konusunda bir arayış başlar; daha başında öğrenci milleti adam olmaz, ne yapsak
boş, boşa kürek çekmeyelim, bu bir sistem sorunu gibi çokbilmiş havasına yatar.
Örnekleri çoğaltabiliriz
Bu kesimin etkinliklere, faaliyetlere
katılmamasına diyeceğimiz bir şey yok; üzüldüğümüz nokta çok kolay yapılabilecek
çalışmalara engel, başkalarına kötü örnek olmaları, okullardaki birlik ve
beraberliğin de önüne geçmeleridir.
Dikkatimi çeken bir diğer husus ta sürekli şikâyet
eden ve muhalefet edenlerin çözüm için hiçbir alternatif yol sunmamalarıdır. Peki,
sizce ne yapalım? Bize bir yol gösterin, çözüm söyleyin sorusuna hiçbir zaman
cevap vermezler.
İlimizde muhalefet ve şikâyetçiler dışında bir de
karamsar olanlar var. Bu grup iyi niyetli ama başarılı olabileceklerine ihtimal
vermiyor. Yapalım, edelim, çalışalım ama sorunların üstesinden gelemeyeceğiz,
başarılı olamayacağız modundadırlar. Bu kesim de bir şeyler yapmak isteyenlerin
morallerini bozarlar.
İyi niyetliler, kötüye gidişi durdurmak, ileriye
gitmek isteyenler; Karamsar, hep şikâyet eden, tembel olanları Allah’a havale
edip onlara uymadan, ellerinden geleni fedakârca yapmaya devam etmeli, hiç kimse
şevk ve isteklerini kırmamalıdır.
Eminim ki iyi niyetlilerin, çalışkanların ortaya
çıkaracağı eserler, iyi örnekler bir gün gelecek onları da çalışmak zorunda
bırakacaktır.
Eğitim ve öğretimde şu an ki durumumuz çözüm için
sürekli bir arayışın yeni yöntem ve tekniklerin izlenmesi gereken bir
zamandayız. Bugüne kadar izlenen yollar bizi istenilen noktaya taşımadıysa yeni
arayışlara girmek kadar mantıklı bir şey olamaz. Kesinlikle artık laf üretme
zamanı değil, şikâyet ve muhalefet etme, karamsar olma zamanı hiç değil, icraat,
faaliyet ayağa kalkma zamanıdır.
Herkes kendi bahçesini, evinin önünü temizleyecek
gücümüzün yetmediği durumda da birbirimize yardımcı olacağız.
Eğitimin önemine inanan, başarıyı isteyenler her
şart ve ortamda koşulları iyileştirmeye ve çalışmaya devam ederler. Hiç kimse
onları durduramaz.