Sınavlar, hayatımıza yön veren, şekillendiren, olmazsa olmaz haline gelen,
vazgeçilmez bir olgu. Sınavlarda başarılı olmadan bir yere gelmek, önemli bir
meslek edinmek neredeyse imkansız.
Sınavların bu kadar belirleyici olduğu ve hayatımızın her kademesinde etkili
başka devlet var mı bilmiyorum. Ülkemizde sınavların sayısını ve çeşidini
saymak mümkün değil.
Sınavlar, ülkemizde bu kadar etkili ve belirleyici olduğu için öğrencilerin sınavlarda
başarılı olma dışında başka seçenekleri yok.
Öğrencilerin sınavlarda başarılı olmasına engel
olan, sınavlarda yaptığı hataları
bilmesi başarı yolunda çok önemli adımdır.
Her bir sınav öğrenci için bir macera, bir heyecandır.
Öğrenciler için her bir sınav amaç ve hedeflerine ulaşma yoludur.
Öğrencilerin geneli sınavlardan önce kendine bir hedef koyar, kendince bazı
tahminler yapar, , hedefleri kendince ulaşılabilir hedeflerdir.
Masa başında, oturduğu sırada, kağıt üzerinde ders ders kaç net
çıkarabileceğine kadar karalama yapar, gidebileceği okulları tahmin eder ve
yazar; arkadaşları ile konuştuğu zamanda temennilerini sıralar.Bazen
arkadaşları ile bu konuda tartışmalara bile girer;hayallerine halel getirecek
söylem ve tavırlara sert tepkiler de gösterir. Aileler de beklenti içine girer;
ancak öğrencilerin kendilerine hedef koyması veya ailelerin beklenti içine
girmesi demek başarı olacak anlamına gelmez. Öğrencilerin hedeflerine ulaşması
uzun ve meşakkatli bir yolculuğun sonunda gerçekleşebilir. Bu yolculukta
yapılacak her bir hata öğrencinin hedefinden uzaklaşması demektir. İlginç olan
öğrencilerin bu süreçte yaptıkları hataların, doğru bildiği pek çok yöntemin
aslında yanlış olduğunun farkında değildir.
Öğrenciler ilk hatayı öğrenmenin birinci aşaması olan dersi derste öğrenmede
yapar,öğretmeni bir süre dinler ondan sonra bir yerlere dalar dersten kopar,
derse kendini yeniden motive etmek için bir çabası olmaz,dersi anlamaz
öğretmene soru sormaz, öğretmenden anlamadığı yerleri tekrarlatmaz,öğretmen
anladınız mı sorusuna da olumlu yanıt verir, bu noktada öğrencinin söz alma
konusunda çekinceleri olur, cesareti olmaz, bir soru sorduğunda ya da tekrar
istediğinde arkadaşları nezdinde düşeceği durumu düşünür,sınıfta hakir
görülmeyi, kendine olumsuz yakıştırmaların yapılacağını düşünerek dersi derste
öğrenmeyi bırakır, ben sonra öğrenirim diye konuları erteler, her geçen gün bu
durumu tekrarlatır. Tek başına yaptığı çalışma da öğrenmesi için yeterli olmaz ve
konular her geçen gün birikir içinden çıkılmaz bir hal alır. Bu durumda
öğrenciye yardımcı olacak birileri gerekir özellikle de sayısal dersleri yardım almadan başarması çok zordur
ama yardım almaya gelince de gururu buna engel olur. Netice itibari ile
başarısızlık kaçınılmazdır.
Öğrenciler ikinci hatayı ders çalışma programını uygulamada
yapar.Öğrenci eline yine kağıt kalemi alır büyük bir iştahla bir çalışma
programı hazırlar. Kimisi programı öğretmenleri , arkadaşları ile birlikte bir
yapmayı tercih eder. Aslında çoğu ders programını duygularını bastırma aracı olarak kullanır.Öğrenciler program
oluşturmakla büyük bir iş becermenin heyecanını yaşar. Öğrenciye göre program
yapma sorunların çözümü konusunda atılacak önemli bir adımdır. Başlangıçta hevesle
programa sadık kalır, çalışmaya başlar. Bir iki gün sonra çalışmadan sıkılır.
Sınavlarda sorumlu olduğu tüm dersleri çalışmaya dahil eden öğrenciler, bir
süre sonra derslerden fire vermeye başlar. Sevmediği veya başaramadığı dersleri
arka plana atar.Sevdiği anladığı, derslerle kendini tatmin etmeye çalışır.
Sevmediği, başaramadığı dersler öğrenci
için kabusa dönüşür. Bir yandan çalışan öğrenci diğer tarafta içten içe
kendini harap eder, moral bozukluğu
yaşar deneme sınavlarında gerçek sınavlarda strese girer heyecanlanır bu
olumsuzluklar başarısını etkiler.
Öğrencilerin yaptığı hatalardan biri de öz güven ile ilgili
yanlış algılarıdır.Kimi öğrenciler öz güveni yakalayamama derdinde iken kimisi
de öz güveni ukalalık düzeyine getirip, öğrencide kibri arttıran bir kavrama dönüştürerek
kullanmaktadırlar. Öğrencilerin bir kısmı güven konusunda büyük sıkıntı yaşarken
öğrencilerin bir kısmında da aşırı güvenden dolayı kendisine zarar vermektedir.
Öz güven sorunu yaşayan öğrencilerin problemi çoğu kez bilgi eksikliğinden
kaynaklanmaktadır. Çalışarak kazanılan her bilgi öğrencinin kendine olan
güvenini arttırmaktadır.Öğrencilerdeki korku ve stresin ana kaynağının öz güven
eksikliği olduğunun çoğu öğrenci farkında değildir.
Aşırı öz güveni olan öğrencilerin bir kısmına da tembellik egemen olmaktadır.
Her şeyi biliyorum havası ile çalışma istikrarını bozup, çalışmayı bırakan
öğrenciler sınavlarda büyük şoka uğramaktadırlar. Bu tür öğrencilerdeki
bilgiçlik taslama ve kendini üstün görme anlayışları sahip oldukları bilgileri
de alıp götürmektedir öğrenci bunun farkına bile varmaz.
Öğrencilerin yaşadığı duygusal problemler de öğrencilerin başarısını
etkilemektedir. Öğrenciler ergenlik dönemine girmelerinden sonra duygu
patlaması yaşarlar.Duygusal anlamda
sıkıntılarla boğuşan öğrenciler, sorunlarının üstesinden çıkamaz, sorunlarını çözemezler; moral çöküntüsü
yaşarlar. Bu noktada bir yardımcıya ihtiyaç duyarlar ama yardımcılar teselli
etmeye çalışma dışında bir şey yapmazlar.Öğrencilerin kafasında oluşan
sorunlarla nasıl mücadele edecekleri ile ilgili fikir üretmezler, sorunlarına
ortak olmazlar, sorunu değerlendirip en doğrusunu bulmaya çalışmazlar,en çok
kullanılan cümleleri de “bir şey olmaz”,”önemli değil”,”idare et” gibi
sözlerdir.
Bu sözler, öğrencinin problemlerini çözmekten uzak olduğu için moral çöküntüsü
devam eder.
Öğrenci kafasındaki problemi çözmeden kendini derslere veremez. Problemin
çözümü konusunda nasıl bir yöntemin izleneceğinin bilinmemesi öğrencinin
başarısını olumsuz yönde etkilemektedir.
Velilerin öğrenciler üzerindeki baskıları, velilerin yanlış tutumları,başkaları
ile kıyaslamaları, yüksek beklentileri de öğrenci başarısını olumsuz yönde
etkilemektedir.
Galiba ömrümüz sınavlara hazırlanmayla geçecek. Gerçi
hayatın kendisi sınav, sınava hazırlanma dışında ne yapabiliriz ki....