İslam Âlemine karşı uzun zamandan beri var olan
savaşlar, zulüm ve baskılar bu yılın başından beri doruğa çıktığını hepimiz
görüyor ve izliyoruz.
Emperyalist, sömürgeci devletler emellerine
ulaşabilmek için; İslam dünyasını karıştırmaya, dünyayı Müslümanlar için kan
gölü haline getirmeye, insanlarımızın ölmesi için atılan her bir roket, her bir
füze, her bir kurşun için sevinç çığlıkları atmaya, gösteri yapmaya devam
etmektedirler.
Tüm bu olanlar herkesin malumu iken insanlarımızın
bilinen düşmana karşı birlikte hareket etmemesine anlam veremiyorum. Bu birliğe
iktidarları, düşmanlarla işbirliği yapanları, yalakaları, menfaatperestleri
katmıyorum; tüm bunları toplasanız duyarlı, masum halkımızın karşısında çok
cüzi bir rakam olduğunu fark ederiz.
Sesimizin gür çıkması, yumruğumuzun güçlü
olabilmesi için birlikteliğin şart olduğunu hepimiz biliyoruz.
Ne yazık ki son günlerde basın yayın organlarında,
sosyal paylaşım sitelerinde gördüğümüz manzara içimizi parçalıyor. Hepimizin
düşmanı ortak olmasına rağmen nasıl oluyor da tek merkezin sebep olduğu
vahşetlere, zulümlere karşı her kafadan farklı bir ses çıkmaktadır anlayamıyorum.
Suriye’de, Irak’ta, Kürdistan’da Filistin’de Arakan da Somali` de,
Afganistan’da öldürülen bir çocuk, bir kadın, bir yaşlı hepimizin nazarında
aynı değil midir?
Yoksa birimiz çocuğu adam, kadını erkek, bebeği de
yaşlı adam olarak mı görüyor bu nasıl bakış açısıdır?
Öldürme, vahşet, zulüm her yerde aynı değil midir?
Siz ölümü farklı yorumladığınızda öleni canlı
olarak mı görüyorsunuz; çocuğu bakış açınızla yaşlıya çevirebilir misiniz?
Dört beş kişi tarafından işkence gören bir çocuk
için çocuk bunu hak etmiştir diyebilir miyiz?
Orantısız güç kullanıldığı zaman açık değil midir?
Ortada hiçbir sebep yok iken insanların ibadet
ettikleri camiler yerle bir edildiğinde bu camiler terör yuvasıdır diyebilir
miyiz?
Türbelerin ziyaret edilmesi devlet için büyük bir
tehlikedir yok edelim diyebilir misiniz?
Topluca, savaşlarla hiç ilgisi olmayan bebekler,
kadınlar, yaşlılar öldürülüyor; bunlara da ayrı bir kılıf mı bulacağız?
Işid, militanlarının kural tanımaz savaşçı
yöntemleri, İsrail`in vahşeti, Suriye’de ki Esad’ın yerleşim yerlerine varil
bombalarını atması, sivilleri katletmesi, Somali de insanların açlıktan
öldürülmeleri Arakan`da Müslümanların topluca öldürülmelerini vb. nasıl farklı
bir bakış açısı ile değerlendireceğiz?
Bu
olaylarda sana göre, bana göresi var mı?
Ölüm her yerde ölümdür; zulüm, işkence her yerde
zulümdür, işkencedir. Kusura bakmayın kimse kendince bir kılıf bulmasın Filistin`de
İsrail tarafından yapılan vahşet nasıl savunulacak tarafı yoksa Işid`in savaşta
uyguladığı yöntemler toplu öldürmelerin de savunulacak bir tarafı yok. Esad’ın
sivillere yönelik bombalamaları, Somalilere, Arakanlılara yapılan bir zulmünde
savunulacak bir tarafı yoktur.
Müslümanların düşünceleri bu noktalarda
birleşmiyorsa başka nasıl birleşecek ki?.. Kendi aramızda o beni savunmadı ben
de savunmayacağım benim sayısal çoğunluğum var, bana fazla zulüm yapıldı ona
az, dünya görüşlerimiz farklı gibi saçma sapan fikirler taşımamız ortak
düşmanımızın işini kolaylaştırmaktan öteye gitmediği gibi bizde yaşanan kan ve
gözyaşının sonsuza kadar kendi payımız olarak kalması anlamına gelecektir.
Benim bildiğim kim haksız bir şekilde bir insanı
öldürüyorsa tüm insanlığı öldürmüş gibidir.
Bu temel kuraldan hareket edilirse haksızlıklara
karşı birleşme oranımızda artar. İktidar sahipleri bir tarafı tutup diğer
tarafı uzaklaştırabilir, birisini destekleyip diğerine saldırabilir hatta
düşmanlarla da ittifak kurabilir emperyalist güçler halkı birbirine düşürme
yoluna da gidebilir netice itibari ile çıkarları doğrultusunda hareket ederler
önemli olan biz halkın iktidarların ve emperyalist güçlerin oyununa
gelmemesidir.
Unutmayalım şu an İslam dünyasındaki tüm olayların
vahşetin, zulmün ve ölümlerin kaynağı aynıdır. Mazlumlar bilmelidir ki
düşmanımız bir, değişen sadece isimlerdir.
Sonuç olarak insanlarımızın zulme haksızlıklara
vahşete karşı tek yumruk olması zalimlerin ve zalimlerle işbirliği yapanların
sonunu getirecektir.