Üniversitelerde öğrenciler, öğrenimleri boyunca
derslerden çok siyasi görüşlerle zaman harcar bu görüşler doğrultusunda
yaşamlarına şekil verirler Siyaset, öğrenciler için hayatlarının en önemli
parçası aynı zamanda da vazgeçilmez, dokunulmaz bir hakkıdır.
Öğrenci hangi görüşten olursa olsun her bir
öğrencinin kafasında şablon olarak çizdiği bir devlet modeli vardır.
Öğrencilerin kafalarında oluşturdukları devlet modeli, o kadar masum o kadar
ideal o kadar temiz ki; ister kapitalist, ister sosyalist, ister dini, ister
faşist devlet modeli olsun hiç fark etmez; her biri sadece bir devletin değil
tüm dünyanın kurtuluşunu sağlayacak bir devlet modeldir. Öğrenciler sahip
oldukları dünya görüşlerini o kadar açık, net ve samimi savunurlar ki devlet
modellerinden habersiz olan herkesi etkileyebilirler. Savundukları görüşleri
son derece içten, samimi bir şekilde ifade etmektedirler. Savundukları ve
inandıkları devlet modellerini hararetli, heyecanlı bir şekilde yaymak, daha
çok taraftar toplayabilmek için her türlü yola başvurabilmektedirler.
Düşünceleri uğruna her türlü tehlikeyi göze
alabilecek cesarete sahiptirler. Yaptıkları her etkinlik, her faaliyet bu amaca
yöneliktir. Her bir öğrenci savunduğu dünya görüşünün en doğrusunun kendi dünya
görüşünün olduğuna yürekten inanır. Kendini de bu dünya görüşüne adar. Dünya
görüşlerinin, savundukları rejimin egemen olabilmesi onlar için her şeyden daha
önemlidir. Görüşlerine engel olan ya da karşı olanların hepsini karalar,
hakaret eder, en ağır ithamlarda bulunabilirler.
Öğrencilerin üniversite yılarında en eksik
oldukları duyguların başında; hoş gürü ve tahammül duyguları gelir.
Farklılıkları kabul etme, empati kurma gibi düşünceleri olmaz hep benci
yaklaşımla hareket ederler. Üniversitelerde sık sık öğrenci kavgalarının ortaya
çıkmasının temel nedenlerinden biri de sanırım budur.
Üniversite de farklı görüşlere sahip olan
öğrenciler mümkün olduğu kadar bir araya gelmemeye, birbirleriyle diyaloğa
girmemeye özen gösterirler. Herkes biliyor ki farklı görüşte olan öğrencilerin
bir araya gelmesi bir tatsızlığın, bir tartışmanın hatta bir kavganın
başlangıcı olacağını bilir. Herkesi bu düşünceye iten öğrencilerin birbirlerine
karşı tahammülsüzlüğüdür. Bir defa karşıt görüşler arasında bir kavga çıktı mı
kavgaların önünü almak çok uzun zaman alır. Kavga büyüdü mü sadece bir
üniversite ile sınırlı kalmaz diğer üniversitelere de sıçrar. Bu kavgalara
anlam vermek gayet basit görünüyor çünkü her bir grup haklılığını göstermek,
kendini kabul ettirmek, daha fazla kitleye ulaşmak amacındadır. Bu kavgalar
üniversiteler var olduğu sürece devam edecektir. Peki, bu tartışmalar, bu
kavgalar, bu huzursuzluklar bireye, topluma bir şey kazandırıyor mu? Bu sorunun
cevabı tartışılabilir. Olayların şiddete dönüşmesi tasvip edilmez. Her ne kadar
bu kavgaların sonucunda pek çok öğrenci ceza alsa da bazı yaralanmalar olsa da
bunu gençlerde biriken enerjinin dışarıya yansıması olarak görüyorum.
Öğrenciler, üniversite hayatları boyunca kitap
okur; kendilerini yetiştirmeye çalışırlar. Öğrencilerin her bir oturumunda, bir
devlet yıkılır yeni bir devlet ortaya çıkar. Hangi düşünceden olursa olsunlar
kendi dünya görüşlerine hâkim olmak için görüşleri ile ilgili tüm kaynakları
okumaya, kendilerini hazırlamaya gayret ederler. Öğrenciler kendi
görüşlerindeki kaynak kitapları okumakla yetinmez tüm dünya görüşlerini
öğrenmek, kendi görüşlerini kanıtlamak, karşı görüşleri de çürütmek için büyük
bir çaba içine girerler. Öğrenciler ilkçağ düşünürleri Aristo’dan Socrates’e,
Keynes’ten Karl Marks’a, Kuran-ı Kerimden Hz Muhammed’ e ve günümüz düşünür ve
yazarlara kadar herkesin kitaplarını okumaya çalışırlar. Yalnız bu
araştırmalarında ön yargı hâkimdir. Düşüncelere kendi pencerelerinden bakarlar.
Bu çalışma öğrencilerin fikri oluşumunu tamamladığı gibi gelecekte topluma yön
verecek olan bu öğrencilerin işe başlarken yabancılık çekmemesi, topluma
faydalı olan çalışmalar içine girmesinde büyük katkısı olmaktadır. Topluma
liderlik eden, faydalı olan bireylerin tümünü araştırdığımızda üniversitedeki
fikri oluşumun etkisi olduğunu fark edebiliyoruz. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki
insanların kendilerini yetiştirebileceği en iyi, en müsait ortam üniversite
ortamıdır.
Keşke bir imkân olsaydı da öğrencilere bir ülkenin
yönetimini teslim edebilseydik. Acaba nasıl yöneteceklerdi çok merak ediyorum.
Öğrenciler devlet yönetme tecrübesine sahip olmadıkları için yürütmeleri
beklenemezdi; ancak sahip oldukları heyecan, istek, menfaat duygusundan
sıyrılmış, kendini topluma adamış kişilikleri ile bugünkü devlet
yöneticilerimize örnek oluştururlardı kanaatindeyim. Belki de öğrencilerin bu
kadar heyecanlı ve istekli olmaları, görüşleri ve inançları uğruna her şeyi
göze alabilmelerinin nedeni rejimler değil bugünkü devlet yöneticilerinin kendi
çıkarlarına göre ülkeyi yönetmeleridir. Bugün için asıl problem, bir devlet
dünyanın neresinde olursa olsun, hangi rejimle yönetilirse yönetilsin yönetim
kademelerinde bulunan insanların toplumun menfaatleri yerine kendi şahsi
menfaatlerini ön plana çıkarmalarıdır. Yoksa tüm rejimlerin ortaya çıkış sebebi
insanların refah ve huzurunu sağlamaktır. Tek başına hangi rejimi ele alırsak
alalım insanlığa refah ve huzuru vaat etmektedirler. Kanaatimce kötü rejim
yoktur kötü uygulayıcılar vardır. Elbette her rejimin aksayan yönleri vardır
ancak iyi niyetle yaklaşılır toplumun menfaatleri ön plana alınırsa
düzeltilebilirler. O yüzden de insanların öncelikle kendine çeki düzen vermesi
ve kendini toplum yararına hareket ettirecek konuma getirmesi gerekir.
Bir ülkenin geleceğini tayin eden üniversite
gençliği için açıklık, hoşgörü ve tahammül üniversite gençlerinin vazgeçilmez
erdemleri olmalıdır. Üniversite gençliği şunu çok iyi bilmeli ki herkesin bir
dünya görüşü olacaktır. Sana göre çok iyi olan bir görüş karşı tarafa kötü
gelebilir netice itibari ile doğru ve yanlışlar kişiden kişiye
değişebilmektedir. Bağnaz, yeniliklere kapalı üniversite gençlerinin yetişmesi
geleceğimizi karartmaktan başka bir işe yaramaz. Üniversiteli gençlerimizin
siyasetten önce alanında başarılı olması gerekir. Siyasi hedeflerine ancak
öğrenim gördüğü alanda göstereceği başarıyla ulaşabilir.