• Ana Sayfa
  • »
  • KAPİTALİZM, KÜRESELLEŞME VE ULUS DEVLETLER - III

KAPİTALİZM, KÜRESELLEŞME VE ULUS DEVLETLER - III




Kapitalistler,Toplumları sürekli bireyselliğe yönelterek kendilerine karşı oluşabilecek birliklerin önüne geçmeyi de yöntem olarak uygulamaya geçirdiler.

İnsan özgür olsun, istediği gibi tüketsin, lüks bir hayat için her yola baş vurabilsin. Menfaati peşinde koşsun, toplumun menfaatlerini düşünmeyi bıraksın, değerleri, inançları zayıflasın, gününü gün etmeye, zevkine, eğlencesine baksın, kendine hiçbir şeyi dert edinmesin.
Hep daha fazlasını istesin, var olanın üzerine hep yenisini eklesin.
Tüketemeyen, zayıf, fakir, yardıma muhtaç olanlar kendi başlarının çaresine baksın. 
Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın mantığıyla bana neci, vurdumduymaz, sorumsuz, menfaatçi bireyler yetişsin. Ve asla düşünmesin. 

Bu özellikler kapitalist sistemin tam aradığı ve olmasını istedikleri özellikteki insan tipleridir.
Bu tür insan tiplerinin ortaya çıkması için de medya devreye girsin, basın-yayında kullanılan reklamlar, hep lüks hayata özendirici filmler, haberler, belgeseller vb. tüm araçlar kullanılsın.

Gelişmemiş ve gelişmekte olan devletler küreselleşmenin etkilerini iliklerine kadar hissetmeye başladılar.
Popüler kültürü, gelişmemiş ya da gelişmekte olan devletlerin arasına yayarak; kendi kültürlerine yabancı yozlaşmış bir gençlik üretme, öz değerlerini yitiren, insanları sadece magazinleştiren, tüketici, şehevi duyguları ön plana çıkaran, nefsi, geçici zevkler peşinde koşturan bir toplum oluşturmak, var olan temel siyasetleri olmuştur.

Kapitalistler gelişmekte olan ve gelişmemiş devletlerin eğitimlerini geliştirme fırsatlarını de önlemeye çalışmaktadırlar. Çünkü toplumun aydınlanmasını, kendilerine karşı oluşabilecek bilinçli bir toplumun ortaya çıkmasını istememektedirler. 

Eğitim ile ilgili politikalarında, bir şeyler yapılıyormuş izlenimi verilecek, eğitim sistemleri sürekli değiştirilecek ama bir verim alınmayacaktır. Yani ulus devletler oyalanıp dursunlar; var olan düzeni bozmaya çalışmasınlar.

Kapitalistlerin şifrelerini, programlarını çözebilecek, bilgilere ulaşma yollarını bulmaya çalışma çabalarını akamete uğratma gibi ciddi çalışmaları da var. Ayrıca ortaya çıkan beyinleri de hemen transfer etme veya etkisiz hale getirme ağları da mevcuttur.

Zayıf devletlere krediler vererek sürekli kendi kontrolleri altına alma bağımsız hareket etmelerini önleme, ikili anlaşmalar yolu ile hareket alanlarını kısıtlama gibi silahları da kullanmaktadırlar.

Kapitalistler öyle bir ağ oluşturmuşlar ki kendi istekleri dışında gerçekleşebilecek hiçbir oluşuma izin vermemektedirler.
Kendi politikalarına aykırı hareket edenlere karşı yoğun bir ambargo ve kara propaganda uygulayarak uzun süre hiçbir devletin cesaret edemeyeceği bir sarmal oluşturmuşlardır. Daha fazla direnenlere de savaş yolu açılarak bu devletleri etkisiz hale getirmeye çalışmaktadırlar

Devletler, toplumlar arasında savaşlar çıkabilir hatta savaşların çıkması için uygun ortamlar da oluşturulmalıdır. Sömürdükleri devletlerin güçlenmesi kaynaklarının ve pazarlarının elden çıkması anlamına gelecektir. Devletleri zayıflatacak olan savaş kozları her zaman kullanılabilir.

Ulus devletlerin ortaya çıkışı, küreselleşme, modernleşme ile başladığını biliyoruz. Küreselleşmenin, tüm dünyaya refah ve özgürlük vaat eden söyleminin dünya toplumlarının çoğunun gündelik yaşamında tam tersi sonuçlara yol açması, “milliyetçi” söylemin sık sık gündeme gelmesine yol açmıştır. 

Ulus devletler, küreselleşmenin etkilerinden korunmak için kendi kültürlerine sahip çıkma ekonomik, siyasi, sosyal, dini konularda muhafazakâr bir siyaset izleme yanında küresel ekonomi ile rekabet etme çabası içine girmişlerdir.

Küreselleşme ile beraber emperyalist devletlerin dünyaya egemen olma konusundaki politikaları her alanda başarıya ulaşmıştır. Bu noktada ulus devletlerin bağımsızlıklarını, egemenliklerini, kültürlerini korumak her zamankinden daha fazla çalışmayı, bilinçli bir toplumu zorunlu hale getirmektedir. 

Ulus devletlerin kendilerini küreselleşmenin zararlarından korumanın yolu; entegrasyondan, bilgi toplumunun gereklerini yerine getirmekten, ekonomik olarak güçlü devletlerle rekabet etmek, varlıklarını sürdürmek yediden yetmişe tüm insanların üzerine düşen görevi yapmaktan, yılmadan çalışmaktan, cesaretten, birlik ve beraberlikten geçiyor. 

Toplumlar, emperyalistlerin politikalarını bilmek ve onlara alet olmamak, gelişmeye açık bir eğitim sistemi uygulamak, bireysel, geçici menfaatler yerine toplumsal menfaatleri ön plana alan, kolektif hareket eden insanlara ihtiyaç duymaktadır.
Rakibin zayıf ve güçlü yönlerini bilmeden sahaya çıkmak, oyunu kuralına göre oynamamak,başarısızlığı getirir. Bunun bilincinde olmalıyız.
Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 1065

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.