Bilgi
toplumu;
Bilginin, bilgi ve iletişim teknolojisinin, ekonominin merkezinde olduğu,
sanayi toplumu sonrası toplum biçimi olarak adlandırılmaktadır.
Bilgi ve iletişim teknolojisinin ekonomi de
kullanılması ile başlayan bu süreç kısa sürede hayatımızın her alanına
hükmettiği bir dönemi ifade etmektedir.
Sanayileşen ve gelişmiş ülkelerde başlayan bilgi
çağı, kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına almıştır.
Bu çağın en önemli özelliği bilginin, teknoloji
sayesinde her tarafı kuşatmasıdır.
Bilgisayar, İnternet ve iletişim araçları, bilgi
toplumunun oluşumundaki temel araçlardır.
Bu araçlar sayesinde tüm bilgilere anında ulaşma imkânı
elde edildiği gibi ülkeler arasındaki sınırları ortadan kaldırmış, toplumları
ve kültürleri birbirine yakınlaştırmış, dünyadaki tüm ekonomilerin,
işletmelerin ve bireylerin birbirleriyle kolay bir şekilde ilişki
kurabilmelerini sağlamıştır.
Bilgi toplumunun beraberinde getirdiği en önemli
kavram küreselleşme kavramıdır.
Bilgi toplumu sayesinde sınırların kalktığı,
dünyanın küçüldüğü, dünyanın tek bir pazar haline dönüştüğü bir çağı yaşıyoruz.
Biz buna kısaca küreselleşme ya da globalleşme diyoruz.
Ekonomide başlayan bilgi toplumu ve küreselleşme
kavramları kısa sürede siyasi, sosyal, kültürel, eğitim gibi hayatımızın her
alanına yansımıştır.
Bilgi
toplumu ve Küreselleşme;
Gelişmiş
devletler için,
dünyaya hükmetme anlamı taşırken,
Gelişmemiş,
gelişmekte olan devletler için, egemenliklerinin, bağımsızlıklarının,
kültürlerinin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaları anlamına
gelmektedir.
Bilgi
toplumunun küreselleşmenin beraberinde getirdiği;
İnsan hakları, demokrasi, eşitlik, özgürlüklerin
daha çok değer kazanması,
Bilginin tekelden çıkıp herkesin kullanımına
açılması,
Zaman ve mekânın daha ekonomik kullanılması,
Model almanın, bilgiye ulaşmanın kolaylaşması,
bireylerin öneminin artması vb. Sayamadığım pek çok yararı söylenebilir.
Ama gelişmekte olan veya gelişmemiş toplumlar için
pek çok tehlike de var.
Yeni döneme
ayak uyduramayan, entegrasyonunu sağlayamayan devletler için;
Bağımsızlık, Milli egemenlik, Ulus devletlerin yok
olma tehlikesi ile sosyal ve kültürel değerlerinin tümüyle değişmesi ve yok
olması ile karşı karşıya kalmaları demektir.
Gelişmekte olan devletlerin kendilerini bu
zararlardan korumaları için mutlaka uyum sağlayıcı sağlam politikalar üretmek
zorundadırlar. Yoksa karşı karşıya kaldıkları tehlike gerçekleşecektir; bundan
kaçılmaz.
Devletler, kendilerini her alanda koruyacak sağlam
adımları eğitim sayesinde atabilirler.
Devletlerin, eğitim sistemlerini bu yeni
gelişmelere uygun hale getirecek tedbirleri alma, alt yapıyı oluşturma ve uygun
materyal araç ve gereç sağlama yoluna gitmelidir.
Okullarda verilen eğitim programlarından
başlayarak işe başlanmalıdır.
Bilgi toplumunun gereği olarak bilgi ve iletişim
teknolojisini ön plana alan, öğrenmeyi öğrenme, öğrenci merkezli, araştırma,
analiz etme, kıyaslama, eleştirel düşünme gibi ilkeleri önemseyen, sürekli
yeniliklere açık programlar yapmak;
Devletin, okullara imkan sağlama yanında,
öğretmenleri bilgi toplumuna uyarlayacak, mesleki alanda yetiştirecek önlemleri
almak; mecburiyeti var.
Bilgi
toplumu ile beraber okulların görev ve sorumlulukları da artmıştır.
Okullar bir yanda bilgi toplumu ve küreselleşmenin
getirdiği zararlardan toplumu muhafaza etme görevi yanında, bilgi toplumuna
uyum sağlama, bilgi üretme, yayma ve bilgiye ulaşma yollarını öğretme, rehber
olma vasıflarını da taşımak durumundadır.
Okullar, öğrencileri bilgi kirliliğinden
kurtaracak yolları bulma, öğrencileri olumsuz davranışlardan uzaklaştırma ve
toplumu ayakta tutan değerleri öğrencilere kazandırma gibi çok önemli işlevi
üstlenmek zorundadır.
Uygulayıcılar olarak en büyük görev öğretmenlere
düşüyor.
En başta öğretmenler, bilgi ve iletişim
teknolojilerini öğrenmek, kullanmak ve öğretmek mecburiyetindedirler.
Öğretmenler, bilgi toplumunun gereği olarak;
öncelikle mesleği ile ilgili bilgileri sürekli yenileyecek ve öğrencilere rehberlik
edecek,
Öğrencilere; doğru bilgiye ulaşma, öğrenme
yollarını, bilgileri kullanmayı, analiz etmeyi, eleştirel bakış açısı ile
değerlendirmeyi, mukayese etmeyi öğretecek;
Toplumun değer verdiği ilkelerin, kuralların,
prensiplerin, inançların muhafaza etme işlevini de yerine getirecek; bilgiye,
birikime ve yeterliliğe sahip olmak zorundadırlar.
Öğrenciler neyin doğru neyin yanlış olduğunu
bilmeden bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığı ile öğrendikleri bilgileri
sağlıklı, yararlı bilgi haline getirmek öğretmenlerin görevi olacaktır.
Bu noktada öğretmenlerin kendilerini yeterli hale
getirmeleri son derece önemlidir.
Bilgi toplumunun, küreselleşmenin zararlarından
korunup, gelişmiş devletlerin arasında yerimizi almak istiyorsak gereğini
yerine getirme dışında bir seçeneğimiz yok.
Ya bu deveyi güdeceğiz ya bu diyardan göç
edeceğiz.