• Ana Sayfa
  • »
  • BİLGİ TOPLUMU, KÜRESELLEŞME VE EĞİTİM ÜÇGENİ

BİLGİ TOPLUMU, KÜRESELLEŞME VE EĞİTİM ÜÇGENİ

YA BU DEVEYİ GÜDECEĞİZ YA BU DİYARDAN GÖÇ EDECEĞİZ

 

 

 

 

 

Bilgi toplumu; Bilginin, bilgi ve iletişim teknolojisinin, ekonominin merkezinde olduğu, sanayi toplumu sonrası toplum biçimi olarak adlandırılmaktadır.

 

Bilgi ve iletişim teknolojisinin ekonomi de kullanılması ile başlayan bu süreç kısa sürede hayatımızın her alanına hükmettiği bir dönemi ifade etmektedir.

 

Sanayileşen ve gelişmiş ülkelerde başlayan bilgi çağı, kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına almıştır.

 

Bu çağın en önemli özelliği bilginin, teknoloji sayesinde her tarafı kuşatmasıdır.

 

Bilgisayar, İnternet ve iletişim araçları, bilgi toplumunun oluşumundaki temel araçlardır.

 

Bu araçlar sayesinde tüm bilgilere anında ulaşma imkânı elde edildiği gibi ülkeler arasındaki sınırları ortadan kaldırmış, toplumları ve kültürleri birbirine yakınlaştırmış, dünyadaki tüm ekonomilerin, işletmelerin ve bireylerin birbirleriyle kolay bir şekilde ilişki kurabilmelerini sağlamıştır.

 

Bilgi toplumunun beraberinde getirdiği en önemli kavram küreselleşme kavramıdır.

 

Bilgi toplumu sayesinde sınırların kalktığı, dünyanın küçüldüğü, dünyanın tek bir pazar haline dönüştüğü bir çağı yaşıyoruz. Biz buna kısaca küreselleşme ya da globalleşme diyoruz.

 

Ekonomide başlayan bilgi toplumu ve küreselleşme kavramları kısa sürede siyasi, sosyal, kültürel, eğitim gibi hayatımızın her alanına yansımıştır.

 

Bilgi toplumu ve Küreselleşme;

 

Gelişmiş devletler için, dünyaya hükmetme anlamı taşırken,

Gelişmemiş, gelişmekte olan devletler için, egemenliklerinin, bağımsızlıklarının, kültürlerinin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaları anlamına gelmektedir.

 

Bilgi toplumunun küreselleşmenin beraberinde getirdiği;

İnsan hakları, demokrasi, eşitlik, özgürlüklerin daha çok değer kazanması,

Bilginin tekelden çıkıp herkesin kullanımına açılması,

Zaman ve mekânın daha ekonomik kullanılması,

Model almanın, bilgiye ulaşmanın kolaylaşması, bireylerin öneminin artması vb. Sayamadığım pek çok yararı söylenebilir.

 

Ama gelişmekte olan veya gelişmemiş toplumlar için pek çok tehlike de var.

 

Yeni döneme ayak uyduramayan, entegrasyonunu sağlayamayan devletler için;

Bağımsızlık, Milli egemenlik, Ulus devletlerin yok olma tehlikesi ile sosyal ve kültürel değerlerinin tümüyle değişmesi ve yok olması ile karşı karşıya kalmaları demektir.

 

Gelişmekte olan devletlerin kendilerini bu zararlardan korumaları için mutlaka uyum sağlayıcı sağlam politikalar üretmek zorundadırlar. Yoksa karşı karşıya kaldıkları tehlike gerçekleşecektir; bundan kaçılmaz.

 

Devletler, kendilerini her alanda koruyacak sağlam adımları eğitim sayesinde atabilirler.

 

Devletlerin, eğitim sistemlerini bu yeni gelişmelere uygun hale getirecek tedbirleri alma, alt yapıyı oluşturma ve uygun materyal araç ve gereç sağlama yoluna gitmelidir.

 

Okullarda verilen eğitim programlarından başlayarak işe başlanmalıdır.

 

Bilgi toplumunun gereği olarak bilgi ve iletişim teknolojisini ön plana alan, öğrenmeyi öğrenme, öğrenci merkezli, araştırma, analiz etme, kıyaslama, eleştirel düşünme gibi ilkeleri önemseyen, sürekli yeniliklere açık programlar yapmak;

 

Devletin, okullara imkan sağlama yanında, öğretmenleri bilgi toplumuna uyarlayacak, mesleki alanda yetiştirecek önlemleri almak; mecburiyeti var.

 

Bilgi toplumu ile beraber okulların görev ve sorumlulukları da artmıştır.

 

Okullar bir yanda bilgi toplumu ve küreselleşmenin getirdiği zararlardan toplumu muhafaza etme görevi yanında, bilgi toplumuna uyum sağlama, bilgi üretme, yayma ve bilgiye ulaşma yollarını öğretme, rehber olma vasıflarını da taşımak durumundadır.

 

Okullar, öğrencileri bilgi kirliliğinden kurtaracak yolları bulma, öğrencileri olumsuz davranışlardan uzaklaştırma ve toplumu ayakta tutan değerleri öğrencilere kazandırma gibi çok önemli işlevi üstlenmek zorundadır.

 

Uygulayıcılar olarak en büyük görev öğretmenlere düşüyor.

 

En başta öğretmenler, bilgi ve iletişim teknolojilerini öğrenmek, kullanmak ve öğretmek mecburiyetindedirler.

 

Öğretmenler, bilgi toplumunun gereği olarak; öncelikle mesleği ile ilgili bilgileri sürekli yenileyecek ve öğrencilere rehberlik edecek,

 

Öğrencilere; doğru bilgiye ulaşma, öğrenme yollarını, bilgileri kullanmayı, analiz etmeyi, eleştirel bakış açısı ile değerlendirmeyi, mukayese etmeyi öğretecek;

 

Toplumun değer verdiği ilkelerin, kuralların, prensiplerin, inançların muhafaza etme işlevini de yerine getirecek; bilgiye, birikime ve yeterliliğe sahip olmak zorundadırlar.

 

Öğrenciler neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeden bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığı ile öğrendikleri bilgileri sağlıklı, yararlı bilgi haline getirmek öğretmenlerin görevi olacaktır.

 

Bu noktada öğretmenlerin kendilerini yeterli hale getirmeleri son derece önemlidir.

 

Bilgi toplumunun, küreselleşmenin zararlarından korunup, gelişmiş devletlerin arasında yerimizi almak istiyorsak gereğini yerine getirme dışında bir seçeneğimiz yok.

 

Ya bu deveyi güdeceğiz ya bu diyardan göç edeceğiz.

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 1152

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.