Öğrencileri sever ama saymayız;
Öyle ya onlar küçük, biz ancak büyükleri sayarız.
Öğrencileri severiz; ama hiçbir karara dahil
etmeyiz, fikrini sormayız, öğrenme gereği de duymayız.
Çocuktur bilmez, gençtir önemsemeyin, öğrencidir
görmeyin, saymayın ve daha nice söylemi kullanırız.
Toplum içinde ya da dışında öğrenciler için her
türlü hakareti yapmaya kendimizi yetkili sayarız.
Kendimizde o hakkı da görürüz; çünkü onlar hesapta
değil saymayız.
Onlara sorumluluk da görev de vermeyiz;
yapabileceklerine inanmayız
Çocuklara güvenip de iş yapanları şiddetle
eleştirir güvendiğine bin pişman ettiririz.
Bu yanlış düşüncenin, inanışın; çocuklarımızı,
körelttiğini kendi başına iş yapma, kendine güvenme, sorumluluk alma bilincini
zayıflattığını hesaba katmayız.
Tersi davranış gösterme durumunda öğrencilerimizde
ne değişimler olabileceğini görmek istemeyiz.
Yapılan araştırmalarda öğrencilerin en çok
istedikleri; tanınma, kendini kabul ettirme ve takdir görme beklentileridir,
bunu biliyor muyduk?
Öğrencilerin bu beklentileri ile anne-baba ve
öğretmenlerin otoritelerini koruma düşüncesindeki inatları arasında çekişme
konusu olabileceğini hiç düşündük mü?
Çocuklar ve gençler her fırsatta kendilerini kabul
ettirme, akranları ve büyükleri arasında takdir edilmeleri gerektiğini
davranışları ile ifade ediyorlar ama biz fark etmiyoruz.
Öğrenciler, her olumsuz davranış sergilediğinde
bas bas bağırıyor; beni de insan yerine koyun, beni de sayın diyor ama duyan
yok.
Öğrencinin her olumsuz davranış gösterdiğinde,
çığlıklarla imdat çağrısı yaptığının,
Öğrencilerin duygularını açmakta büyük sıkıntılar
yaşadıklarının farkında değiliz; çünkü konuşabileceği dertleşebileceği kimse
yok.
İçine
kapanık her öğrenci, biz büyüklere, çevreye karşı içten içe kin ve nefret
besliyor.
Öğrenciler, açılmak, deşarj olmak için yanlış
davranışlar sergiliyor. Her yanlış davranış sonrasında da cezalandırma yoluna
gidiyoruz.
Öğrencileri adam yerine koyup dinlemeyi, insan
yerine koymayı acaba hiç denedik mi? .
Bunu yaptığımızda bizden bir şeyler mi eksilecek,
biz neyden çekiniyoruz? Yoksa
Biz büyüklerin otoritesi mi kaybolacak?
Korkmayın çocukların böyle bir derdi yok. Onlar
otorite peşinde değiller, onların derdi insan yerine koyulma, takdir görme,
kendilerine güvenme, sayılma derdindeler.
Onlar her hareketinde bunu gösteriyorlar zaten,
biz hala niye anlayamıyoruz.
Öğrencilerin olumsuz davranışlarının arkasında,
dikkat çekme, ilgi görme, ihtiyaçlarının karşılanması, birilerinin onunla
ilgilenmesi beklentileri yatıyor bunu bilmiyor ya da görmezden geliyoruz.
Öğrenciler bizim geleceğimiz; her şeyimizi emanet
edeceğimiz kişiler; onlara güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz.
Biz ancak şikayet ederiz biz ancak çocukları,
gençleri küçültür, hakir görürüz. Şunu bilmeyiz; aslında görüşüne başvurulacak,
değerlendirmesi alınacak çocuklardır, gençlerdir.
Onlar yalan söylemeyi, ikiyüzlülük yapmayı,
menfaatçi olmayı beceremezler; ne gördülerse onu söylerler, sözü
dolandırmazlar, saf ve temizdirler, kendisine verilen görev ve sorumluluğu
mükemmel yapmaya, herkese kendilerini kanıtlamaya çalışırlar; takdir görmeyi
her şeyden daha üstün görürler.
Öğrencilere değer veren, seven, sayan, insan
yerine koyan öğretmenler, anne ve babalar güvenlerinde pişman olmazlar.
Okullardaki başarıyı yakalamanın en başta geleni;
öğrencilerinin öğretmenlerini sevmesi geliyor. Öğretmenler şunu asla
unutmamalıdır; öğrenci eğer öğretmeni sevmiyorsa öğretmen hangi yöntem ve
tekniği izlerse izlesin başarıya ulaşamaz.
Çocuklara değer veren öğretmen; kendini
öğrencilere sevdirecektir. İşte bu saygı-sevgi, eğitim ve öğretim ortamının ilk
koşuludur. Ondan sonra başarı bekleyebiliriz.
Yanlışı
yapıp doğruyu istiyorsak, çocuğu değil önce kendimizi masaya yatırmalıyız.
Bizler, çocuklara karşı nasıl davranacağımızı
öğrenmeden; insanca muamele göstermeden, duygularına hitap etmeden çocuklardan
şikayetçi olmaya hakkımız yok.
Sevgi ve saygı birlikte olduğu zaman bir anlam
ifade eder
Bizler bu yanlış davranışı öğrenmişsek doğru olanı
da öğrenebilir, uygulayabiliriz.
Öğretmenlerin özellikle bilmesi gerekir ki;
öğrenciyi saymak, sınıfta yoklama yapmak değildir.