Öğrenciler için; TEOG Sınavı, Üniversite
sınavları, yazılı sınavların olduğu bir dönemde survivor yarışması ülke
genelinin gündemini uzun bir süredir işgal ediyor.
Survivor’ın beş güne yayılması, akşam saat
sekizden on iki ye kadar sürmesi öğrenciler için ciddi bir problem oluşturuyor.
Öğrencilerin tam çalışma saatlerinde üstelik beş
gün süren yarışma programının varlığı ciddi bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Anneler, babalar, öğretmenler öğrencilerini çalışma odasına
göndermek için yoğun bir mücadele vermektedirler. Gençleri ekran başına bu
kadar kilitleyen başka bir program var mı bilmiyorum ama şu bir gerçek ki
Survivor reyting rekorları kırıyor.
Gün içerisinde öğrencilerin tek gündemi maalesef
survivor.
Survivor yarışma programının öğrencilere verdiği
zararı ölçecek bir cihaz yok ama işgal ettiği gündem ile zararın boyutunu bize
tahmin ettirebiliyor. Öğrenciler ders çalışırken bile akılları, fikirleri survivor
da. Kim elendi, kim ödül aldı, niye kavga çıktı, kim kimin dedikodusunu yaptı
merakı içindeler.
Galiba öğrencilerin tek çalışma zamanı reklam
araları; maşallah her bir reklam yarım saat sürüyor. Program yapımcısı Acun
Ilıcalı öğrencileri düşünmüyor da RTÜK diye bir kurumumuz var bu durumu hiç mi
değerlendirmeye almaz. Öğrenciler adına gerçekten üzülüyorum.
Survivor ‘ın öğrencilere verdiği zarar derslerle
sınırlı kalmıyor. Yarışmacıların arkadaşlık ilişkileri, kavgaları,
bencillikleri, dedikoduları, ikiyüzlü davranışları, tutumları, giyimleri,
kuşamları, hal ve hareketleri, kazanmak için her türlü yola başvurmaları
öğrencilere, gençlere zarar veriyor.
Toplumumuzun değerlerine yabancı davranışlar,
ahlaki yıpranmayı üst düzeye çıkaran bu programın ciddi bir şekilde masaya
yatırılması gerektiğine inanıyorum. Ne yazık ki bugüne kadar bu tür
programların denetimi bir yana eleştirisinin bile yapıldığına tanık olmadım.
Yarışmacıların kazanmak için insani değerleri göz
ardı etmeleri, birbirlerinin kuyularını kazmaları, entrikalarını, çıkara dayalı
ilişkileri, sudan nedenlerle çıkardıkları kavgaları, giyimleri-kuşamları, kız
erkek daracık bir mekânda iç içe yatmaları, kalkmaları bizi derinden yaralıyor.
İnsanımızın bu tür programlara prim vermesi, en
çok izlenen programların başında yer alması ciddi problem. Bize düşen ağzımızın
döndüğü, kalemimizi oynatabildiğimiz kadar bu tür zararlı programların
izlenmesine engel olmaktır.
Geçmiş yıllarda Survivor haftada iki gündü, bize
beş gün kalıyordu; şimdi ise tam tersine döndü. Survivor beş güne çıkarılması
yanında kalan iki günde de televizyonda, sosyal medyada dedikodusu
yapılmaktadır. Bu kadar yaygın olarak izlenen programların zararlarını yok
etmek gerçekten çok zor. En azından zararlarını asgari düzeye indirmek için annelere,
babalara, öğretmenlere, eğitimcilere sivil toplum örgütlerine önemli görevler
düşüyor.
Bağımlılık yaratan survivor tarzı programlardan
gençleri uzak tutmak uzmanlık gerektiren bir iş.
Gençleri ikna etmek dışında bir seçeneğimiz yok.
İkna etme yoluna gitmeden zor kullanarak ya da televizyonu kapatarak gençleri
uzak tutmak bu tür programları daha cazip hale getirir; geriye tek yol kalıyor
o da bu tür programların artı ve eksilerini gençlere kavratmaktır.
Zararlar konusunda ikna olan gençler bu tür
programları izlemeyecektir diye düşünüyorum.
Bu tür programların gençlerimizi hedeflerinden
uzaklaştıracağı, manevi açıdan tahribata yol açacağını kavrayanlar uzak
duracaklardır. Önemli olan doğru yöntemle yaklaşmaktır.
Topluma zarar veren Survivor tarzı programlar prim
yaptıkça, reytingi arttıkça geleceğe dair umutlarım tükeniyor.