ÖĞRENCİLER ARASINDA REKABETİ TELKİN ETMEK DOĞRU MUDUR?
(Ortaokul Öğrencileri İçin)
Yıllarca öğrenciler, birbirleriyle rekabet etsinler diye uğraştık, durduk. Öğrencilere kendilerine bir veya birilerini rakip olarak görmeleri için telkinlerde bulunduk. Eğer öğrenciler kendilerine rakip olacak birilerini seçmezlerse başarılı olamayacaklarını dile getirdik. Çoğu zaman biz öğretmenler , öğrenciler arasında rekabetin oluşumu için özel gayret sarf ettik. Bu sayede öğrencilerin daha iyi ders çalışacağını düşündük.
Öğrencilerdeki bu rekabet duygusunun öğrenciyi kısmen de olsa çalışmaya ittiğini biliyoruz. Hatta öğrencilere geçici bir motivasyon sağladığını da söyleyebiliriz.
Bu uygulamayı takip eden bir çok öğretmenin de olduğunu biliyorum.
Çoğu zaman, yıllarca uyguladığımız bazı yöntemleri hiç sorgulamadan devam ettiririz. Biz Öğretmenler belli bir tecrübeye ulaşmadan yıllarca uyguladığımız yöntemlerin yanlış olduğunu fark edemiyoruz.
Öğrencileri daha fazla çalışmalarını sağlama düşüncesiyle takip ettiğimiz, öğrenciler arasında rekabet yaratma yönteminin yanlış olduğunu ifade etsem öyle inanıyorum ki pek çok öğretmen karşı çıkacaktır.
Yıllarca öğrencilerin kendi aralarında yaptıkları yarışın görünüşte öğrenciler arasında belli bir hareketliliğe sürüklemesini çok olumlu karşıladık ve bu yöntemi bayraklaştırdık.
Bu yöntemi derinliğine inerek incelemeye başlayınca bu yöntemin yanlış olduğunu düşünmeye başladım.Rekabetin öğrenciler üzerindeki olumsuz etkilerini zihnimde sıraladığımda bu yöntemin artık terk edilmesi gerektiğine kanaat getirdim.
Rekabeti kafasına koyan bir öğrenci, yaptığı tüm çalışmayı rakibini geçmek için yapar. Rakibini geçmek için varını yoğunu ortaya koyar. Rekabete girdiği öğrenciyi geçmek onun için hayati önem arz eder. Sınava girerken, odaklandığı tek bir şey var o da rakibini geçmektir. Rakibini geçerse ondan daha mutlusu yoktur. Tam tersi durumunda öğrenci için yıkım olur; bu durum tekrar ederse öğrenci komplekse girer ve nasıl olsa “rakibimi geçemem” diye çalışmayı bırakır.
Öğrenci şunun farkında değildir ki öğrenciler arasında zihinsel anlamda faklılıklar olabilir, doğuştan zeka düzeyleri bir olmadığını anlamayabilir; aynı zamanda ilgi ve yeteneklerin farklılığından haberdar olmayabilir. Bu durum, öğrenciyi kaybetmemize sebep olabiliyor.
Seviyeleri bir olan öğrencilerin de kendi aralarındaki rekabeti sınavlar da istenilen, öğrenci seviyesine uygun sonuçların alınmasını engelleyebiliyor. Öğrenci rakiplerini geçeceğim diye sınavdaki konsantrasyonunu kaybediyor; sınava odaklanamıyor, soruları yanlış okuyor ya da yanlış işaretliyor.
Bu da öğrencinin istediği sonucu almasını engelleyebiliyor.
Öğrenci rekabeti üst düzeye çektiği için amacı konuyu öğrenmek değil rakibini geçmek olduğundan kalıcı öğrenmeyi de sağlayamıyor. Bu tür öğrencilerin ne yazık ki ezberciliği ön plana çıkıyor.
Öğrenciler yaşları itibarıyla rekabet duygusunu gerçek anlamda kullanabilecek düzeyde de değildir. Rekabet duygusunu öyle yoğun yaşar ki bu rekabet arkadaşlar arasındaki ilişkileri de olumsuz etkiler:
Arkadaşlarını geçemeyen öğrenci, küsmeye başlar; futbol maçlarındaki taraftarlar gibi gruplar oluşturur.Aşırı kıskançlık belirginleşir; aralarındaki ilişki zaman zaman kin ve nefrete dönüşür. Derslerde, başarıda arkadaşını geçemeyen öğrenci başka alanlarda geçmeye çalışır. Gereksiz ve lüzumsuz polemikler başlar bu olumsuzluk daha üst bir aşamalara çıkabilir. Olumsuz davranışlara davetiye çıkaran bu yöntemin terk edilmesi öğrencilerin yararına olacaktır kanaatindeyim.
Rekabet duygusunu içinde yaşayıp, kimseye hissettirmeyen öğrenciler de var; bu tür öğrenciler, kendi kendilerini yiyip bitirirler. Bu öğrenciler çok da gururludurlar. Başarısızlıklarının sebebini de kimseye anlatmazlar ama kafalarında her zaman rakipleri vardır. Her sınava başlarken “bismillah” diyeceğine “bu sefer arkadaşımı geçeceğim “ diye sınava başlar. Bu tür öğrenciler sınavda stresten elleri, kolları, ayakları birbirine dolanır; ilk soruda takılmaya başlarlar ve içinden kahrolurlar “yine geçemeyeceğim” diye dünya başlarını yıkılır ama bu durumu kimseye belli etmezler. Ve maalesef yine yenilgi gelir. Bu tipler pes etmezler ama hep aynı düşünce öğrencilerde hakim olduğu için bir türlü istedikleri başarıyı yakalayamazlar.
Büyüklere çocukları akranlarıyla kıyaslamayın deriz hem de çocuklarımızı başkalarıyla yarışa sokarız bu çelişki değil mi? İkisinin de sonucu aynı değil mi? Bence bir fark yok.İkisi de aynı kapıya çıkıyor.
Öğretmenler bazı öğrencilerin çalışkan, zeki ,görev ve sorumluluğunu yerine getirmesine rağmen istenilen başarıyı yakalayamıyorsa bilsinler ki sebeplerden biri bu anlamsız rekabet duygusu olabilir.
Sınavlarda başarılı olmak için rahat, stresten uzak olmak gerektiğini hepimiz biliriz. Öğrencilerin kafalarını sürekli meşgul edecek bir rekabete sokmak; öğrenciye yardım etmek değil, zarar vermektir.
Öğrencilerin kafa yapısını, anlayışlarını, zihinsel özelliklerini bilmeden öğrencileri yarış içine sokmak doğru değil diye düşünüyorum.
Öğrencilerin çalışmasını sağlamak,başarısını arttırmak için başka yöntemler var.
Unutmayalım ki öğrenciler yaşları itibarıyla sağlıklı rekabet duygusuna sahip olmaları beklenemez, beklenmemelidir de.
Başarılı öğrencilere baktığımızda sadece hedeflerine odaklanırlar. Onlar başkalarına bakmaz kendi işlerine bakarlar.
Başarılı öğrenciler, öğrenmeyi kalıcı hale getirmeye çalışırlar.
Başarılı öğrenciler, sınavlarda başarısızlık durumundan dersler alır; eksikliklerini tamamlamaya çalışırlar. Tamamladıkları her eksikliğin onları başarıya götüreceğini bilirler.
Öğrencilerin hayatında var olan at yarışına bir de başka yarışlar koymayalım.
Öğrencileri zaten yeterince yarıştırıyoruz.
Bir de kendi aralarındaki yarışı öğrenciler kaldıramaz.
Yasal Uyarı
Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.