ROMAN - HİKAYE VE ÖĞRETMENLER
Roman ve hikaye yazarlarının bir kısmı, dünya görüşlerini tüm benlikleri ile yaşar; hayatının her safhasında uygulamaya özen gösterdikleri gibi bunu yaşamlarının temeline oturturlar. Dünyada egemen ve insanların yaşam şekli olan sistemleri inceler;kendine uygun bir sistemi benimser, sıkı sıkıya savunucusu olurlar. Dünya görüşü uğruna her tehlikeyi göze alır, hapis hayatını hatta ölümü bile seçebilirler; varsa yoksa düşünceleridir. Uğruna her şeyini feda edebilir, düşüncelerine taraftar toplayabilmek için varını yoğunu harcayabilirler.
Düşüncesi yaşam şekline dönüşen roman ve hikaye yazarları, kalemini kullanırken tüm kişiliklerini eserlerinin içine katarlar. Düşüncesine taraftar toplamak için cümlelerini süsleyerek okuyucuya aktarmaya büyük özen gösterirler. Savundukları görüşlerin okuyucu kitlesine de kabul ettirmek için bütün hünerlerini ortaya sererler. Görüşlerinin doğruluğundan emindir ve o doğrularının çevresine de hakim olmasını isterler.Yazara göre diğer görüşler, düşünceler, sistemler yanlıştır en doğrusu kendi savunduğu dünya görüşüdür.
Roman ve hikaye yazarlarının bir kısmı, insanların kişisel özelliklerini iyi bildikleri için insanların kolaya alışma, kafa yormama ve anı yaşama,boş vakitlerini değerlendirme,eğlenceli bir şeylerle uğraşma gibi özelliklerini iyi bildiklerinden onların yerine kafa yorar, okuyucularına hazır tepside bir yaşam şekli sunmaya,fikirlerini empoze etmeye gayret ederler.Amaç taraftar toplamak, dünya görüşlerini hikayeye dönüştürerek fikirlerini lanse etmeye çalışmaktır. Onlar için eleştirel düşünce kazandırma veya fikirleri sorgulama değil kafalarındaki şablonu kabul ettirmektir.Çoğu kez okuyucu bunun farkına bile varmaz. Okuyucunun farkına varabilmesi için kendisinin de araştırması, kafa yorması gerekir ama çoğu bunu yapmaz.Okuyucu yazarın niyetini anlamaz; ama içten içe okuyucuya istediklerini verir okuyucu da alır. Yazar öyle güzel bir anlatım kullanır ki okuyucu gerçek ve doğru yaşam şekli budur zanneder. Ve okuyucu o yazarın bütün kitaplarını okumaya yönelir. Okuyucu kabul ettiği veya sempati duyduğu parça parça fikirleri tüm parçaya çevirmeye başlar, yazarın dünya görüşüne uygun diğer kitapları da okuma yoluna gider. Bundan sonra okuyucu, bir taraftardır.
Okuyucunun kabul ettiği yaşam şekli ve görüşler aslında onun değildir, üzerinde kafa yormamış hiç sorgulamamıştır.Artık okuyucu dünyaya o yazarın gözü ile bakmaya başlar.Çoğu yazar görüşlerini ortaya sererken demokrat kişiliğini de ifade eder ama demokrasiyi kendi dünya görüşüne alet eder; yazar okuyucu kitlesinin özelliklerinden yararlanır.
Biz okuyucular, bunları okurken olumsuz bir şey düşünmeyiz, aklımıza da gelmez; biz romanın akıcı güzel bir hikayesi var mı? ona bakarız. Yazılanların altında başka anlamlar var mı? bunu düşünmeyiz, araştırmayız; yazarın iddialarını sorgulama gereği de duymayız.
Okuyucuya süslü bir anlatım sunmak, güzel bir hikaye kullanıldığı zaman anlattıkları doğru mu oluyor?Bu güzel anlatımın içerisine pasaj pasaj düşüncelerini zerk ettiğini fark edemediğimizden her okuduğumuz kitap sonrası farkında olmadan biz de bir fanatiğe dönüşebiliyoruz; bunu fark edebiliyor muyuz? Gerçekte yazarların olmasını istediği yaşam şeklini zamanla iliklerimize kadar hissetmeye başlıyoruz.
Biz öğretmenler de diğer meslek gruplarında olduğu gibi bir kısmımız roman ve hikaye meraklısıyız bir çok öğretmenin elinde bir roman ya da bir hikaye... Öğretmenlerin tüm topluma yön veren özelliği nedeniyle art niyetli yazarların kitaplarını okumaları değer vermelerinin vereceği zararlar düşünüldüğünde öğretmenlerin çok daha dikkatli olması gerekir.
Öğretmen camiası bu anlatılan şekliyle bir dünya görüşüne sahip olmuşsa diyebileceğim tek bir şey var: Vah öğrencilerin haline.Öğrenciler öğretmenden çok bir propagandacı ile karşı karşıyadır.
Öğretmen öğrencilerine sahip olduğu görüşleri olduğu gibi aktarır, öğrencilerini kendisine benzetmeye çalışır. Öğretmen öğrencilerine en büyük kötülüğü yapar.Kendisinin düştüğü hataya öğrencileri de düşürür.Arada bir fark var o da öğrencilerin masum, öğretmenlerin de suçlu olduğudur.
Öğretmenlerin kendi dünya görüşlerini o gencecik dimağlara zerk etmesine hakkı yok; zira o görüşleri bile kendilerinin değil.Kendisinin de düşüncelerinin doğruluğunu sorgulamadan araştırmadan edindikleri fikirleri gençlere aktarması gençleri katletmek demektir.
Öğretmenin görevi; fikirlerini kendi doğru ve yanlışlarını öğrencilere aktarmak değildir .Öğretmenin görevi dünyada var olan görüşleri, düşünceleri öğrenmek, bu görüşleri olduğu gibi öğrencilere aktarmak, seçimi de öğrencilere bırakmaktır.Öğretmenlerin bu yüzden de araştırma ve makale yazılarına yoğunlaşmalı,tüm fikirlerden haberdar olmalıdır.Bunu roman ve hikayelerden öğrenemez.Öğretmenler bu yöntemi izlemediği taktirde bağnaz, fanatik dar görüşlü orta çağ karanlığına mahkum bir nesil yetişecektir.İnsanların birbirine tahammül etmediği bir durum ortaya çıkar ki bu tahammülsüzlüğü ortadan kaldırmak mümkün olmayacaktır.
Öğrenciler,gençler dünyada çok farklı fikirlerin, dünya görüşlerinin yer aldığının ve aynı zamanda tüm görüşlerin de yaşama hakkının olduğunu bilmelidir. Ve en önemlisi de körü körüne bir fikir taraftarı olmamalıdır. Yazarlar neyi niçin yazdığını iyi bilir ama genç nesiller bu yanlışlığı idrak edemezler.Bu konuda öğretmenlere önemli bir görev düşüyor; o da öğrencilerin, gençlerin bu yanlışa girmesini önlemektir.
Kendi kendime hep sorarım öğretmenlerin roman ve ya hikaye okuması kendisine ne kazandırır? Öğretmenin roman veya hikaye okumasının bir sinema filmini izlemesinden ne farkı var?
Bana göre öğretmenlerin roman ve hikaye okumaları kafa yorma veya derin düşüncelere dalmak istememeleri, kendilerine göre vakitlerini değerlendirme düşünceleridir. Akademik ve mesleki anlamda roman ve hikayelerin öğretmenlere hiçbir şey kazandırmadığını düşünüyorum.
Öğretmenlerin; roman ve hikayelerden ziyade mesleki gelişmelerine katkı sağlayacak bilgiler edinmesi bunun için de akademik düzeyde, mesleki anlamda araştırma yazılarına, makalelere yönelmesi bence en doğru olanıdır. Bu şekilde öğrencilere faydalı olacaklarına inanıyorum.
Yasal Uyarı
Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.