Sınavlarda başarılı olmak için izlenecek çalışma
yöntemleri ile ilgili bugüne kadar sayısız makale yazılmıştır. Makalelerde
öğrencilerin yapması gerekenler o kadar ayrıntılı açıklanıyor ki öğrenciler
içinde boğuluyor. Anlatılanlar ve istenilenler özellikle bizim bölgemiz
şartlarına uymuyor ya da formasyon yönü çok ağır basan anlaşılması zor
yöntemler sıralanıyor. O yüzden de anlatılanların çoğu havada kalıyor, itibar
da edilmiyor. Her birisi kendi bölgesine çevresine uygun yöntemler sunuyor. Bu
yöntemlerin uygulanabilirliği ve geri dönütü alınmadan sadece masa başında
yazılıyor. Öğrenciler kendi bildikleri doğru ya da yanlış çalışma yöntemini
uygulayarak sınavlara hazırlanıyor.
Ben de yirmi üç yıllık öğretmenlik hayatımda
öğrencileri sınavlara hazırlayarak geçiren biri olarak öğrenciler için
belirlediğim bir yöntemi paylaşacağım. Dileğim bu sunacağım yöntemin faydalı
olmasıdır
Öğrencilerin sınavlarda başarılı olabilmesi;
öncelikle hedefini belirlemesi ve hedefine ulaşmak için samimi ve içten olması
gerekir.
Başarılı
olma şansı, isteği ile doğru orantılıdır.
Öğrenci
kendi isteği ile değil de velisinin zoru ile çalışmaya gidiyorsa boşa kürek
çekiliyor demektir. Öğrenci mutlaka kendi isteği ile çalışma odasına
gitmelidir.
İstek, heves, azim olmadan öğrencinin başarılı
olma şansı çok düşük hatta yok denecek kadar azdır. O yüzden başarının anahtarı
istekten geçer. İsteği olan öğrenciye artık neler yapması gerektiği
anlatılabilir. İstenilenler takip edilebilir. Öğrenmenin aşamaları
anlayabileceği bir şekilde verilebilir. İsteği, hevesi olan öğrenciler için
başarı aşamaları sırası ile şöyle olmalıdır
Öğrenci,
dersi derste öğrenmeye çalışmalıdır.
Öğrenci dikkatli dersi takip etmeli, derse mutlaka
katılmalıdır.
Her on-onbeş dakikada bir parmak kaldırmalı
doğru-yanlış cevap fark etmez, tekrar isteme, soru sorma, merakını giderecek
bilgi isteme yoluna gitmelidir; çünkü öğrencinin dersi dikkatli takip etme
süresi ancak on-onbeş dakikadır; bu süreden sonra öğrencinin dikkati dağılır.
Derste konuyu öğrenemeyen öğrenci tek başına
anlaması zor olduğu gibi, öğrenmeye ayıracağı zaman çok uzun olur. Özellikle
sayısal dersleri öğretmensiz anlamak, öğrenmek çok daha meşakkatlidir. Akıllı,
istekli öğrenci sınıf ortamında konuyu anlamak için gerekli gayreti sarf eder.
Öğrencilerin bu safhada yaptığı en önemli hata;
çekindiği için, derse katılmaması, öğrenmeyi daha sonraya ertelemesidir. Daha
sonraya ertelenen konular her geçen gün arttığı gibi ertelenen konular da bir
türlü öğrenilemiyor.
Öğrenci çalışmalarına ara vermemeli, okula devamsızlık
yapmamalıdır çünkü kaçırılan bir konunun telafisi zordur.
Başarılı
olmak, konuları öğrenmek için atacağı ikinci adım; o gün gördüğü dersleri en
kısa zamanda tekrar etmesidir.
Öğrenciler günlük çalışmalarını ikiye ayırmalıdır.
Birinci bölümde gördüğü yeni konuları tekrar, ikinci bölümde de eski konuları,
dersleri günlere dağıtarak tekrar etmek yani çalışmayı bir yeni, bir eski olmak
üzere iki ayrı zamana yaymalıdır.
Eski konuları tekrar ederken tüm dersleri birinci
konudan başlamak üzere sırası ile tekrar etmelidir. Tekrarlar yapılırken ders
kitabı, ders defteri, konu anlatımlı sınava hazırlık kitapları ve testler
şeklinde sıra ile takip etmelidir.
Konuyu
öğrenmeden, farklı kitaplardan soru çözmeden geçmemelidir.
Öğrenci testleri çözerken test sonunda mutlaka
değerlendirme yapmalıdır. Bir testte kaç yanlış yapmış, yanlışlarını düzeltecek
çalışmayı mutlaka yapması gerekir. Yapamadıkları sorular için yardım almalıdır.
Öğrenci şunu çok iyi bilmeli ki asıl öğrenmesini
kalıcı kılacak olan o yanlışları öğrenmesidir. Öğrenciler yanlışlar üzerine
gitmezse konuyu öğrenemez. Öğrenme asıl o bilmediklerinin altında saklıdır. Ve
öğrenci sadece tek bir test kitabından değil farklı farklı test kitaplarından
soru çözmelidir.
Öğrenci ne kadar farklı soru çözerse başarılı olma
şansı o kadar artar. Öğrenciler en önemli hatalarını öğrenmenin bu safhasında
yapar. Öğrenci test çözer; sadece doğru ve yanlışlarını sayar geçer; artı
öğrenciler sadece bir iki test kitabından soru çözer. Bu noktada öğrencilere
tavsiyem öğrencilerin kendi aralarında kitap değiş tokuşunu yapmalarıdır
Öğrenci ne kadar farklı kaynaktan soru çözerse gelişme kat etmesi o kadar
artar.
Öğrenci saatle çalışmamalı konuya, derslere göre
kendini ayarlamalıdır. Çalışılan bir konu bitirilmeden çalışma sonlandırılmamalıdır.
Saate bağlı çalışma verimli olamaz.
Öğrencilerin
yaptığı en büyük hatalardan biri de bildikleri ve sevdikleri derslere sürekli
çalışmalarıdır.
Öğrenciler matematiği sevmiyor onun yerine sevdiği
Türkçeye çalışıyor ya da matematikte bir -iki konuyu biliyor sadece o konulara
yöneliyor. Öğrenci şunu bilmeli sadece bildikleri konulara ya da sevdikleri
derslere çalışmaları onlara başarıyı getirmez. Öğrencinin bildiği zaten
onundur; o bilgiyi kimse ondan alamaz asıl olan yeni bilgiler öğrenmesidir.
Öğrenciler şunu da bilmeli ki teog’da altı dersten soru sorulacak ve bu altı
dersin sorularını da çözmesi gerekir.
Öğrencinin ders seçme şansı yok dolayısıyla tüm
derslere de çalışması gerekir. Üniversiteye hazırlanan öğrencilerden sayısalcı
birinin fiziği bırakıp diğerlerine çalışması, sözelci bir öğrencinin matematiği
bırakıp diğer derslere yönelmesi öğrenciyi hedefine ulaştırmaz. Öğrenciler
çalışma duygularını tatmin etmek için sürekli bildiği şeylere çalışmaları ona
bir şey kazandırmaz.
Öğrenciler bilmedikleri, anlamadıkları konularda
mutlaka yardıma başvurmalıdır. Yardım alacağı kişiler aile içinden, komşulardan,
arkadaşlarından,
öğretmenlerinden, konu anlatımlı
videolardan vb. yararlanabilir; bu konuları öğrenmek için sabırlı ve azimli
olmak gerekir.
Çalışma
yöntemimizin özeti şu: Konu öğrenme yöntemi; bir konuyu öğrenmeden diğer bir konuya
geçilmemelidir. Ve Öğrencilerin bildiklerini tekrar, bilmediklerini,
anlamadıklarını öğrenmeye çalışmasıdır.
Yeni eğitim-öğretim döneminin başlamasına az bir
süre kala şimdiden tüm öğrencilere başarılar dilerim.