• Ana Sayfa
  • »
  • Muhafazakâr ve Seküler bağnazlık yetti artık

Muhafazakâr ve Seküler bağnazlık yetti artık

Kadının başı ya da bedeni, inancı ya da düşüncesi üzerinden siyaset, hırs, hesap ve polemikler yapma hakkınızın olmadığını bilmelisiniz.

 

 


 

Dindar ya da seküler bağnazlık sakıncalıdır, iticidir ve bıkkınlık veriyor.

 

Her iki tarafta da toptancı bir anlayış vardır ve empati ve vicdanın sesine pek kulak verilmez.

 

Pirincin taşını ayıklamayı bilmezler ya da beceremezler. Yüzlerine gözlerine bulaştırırlar.

 

Ya hepçi ya hiççidirler.

 

Sevgilerinde bir denge olmadığı gibi nefretlerinde de bir ölçü, bir ayar tutturamazlar.

 

Liderlerini, şeyhlerini, zihniyetlerini veya önyargılarını sorgulamayı, özeleştiri yapabilmeyi, akıllarının ucundan bile geçiremezler.

 

Bir tarafta “Bunlar dinsiz, ateist, Kominist. Bunlardan doğru bir iş çıkmaz, bizi dinden çıkaracaklar” yaftaları ile doğru ve vicdani olana bile, bir karşı duruş hatta saldırılar yapılabilirken,

 

Diğer tarafta “bunlar irticacılar, yobazlar, gericiler. Özel hayatımıza müdahale edecekler, hepimizi baskı altına alacaklar” korkusu ile en insani olana, olması gerekene bile karşı çıkılmaktadır.

 

Her iki tarafında tamamen haksız da değiller elbette. Fakat bu haklılıkları onları kendilerinin de sebep oldukları yanlışları görmelerine engel olmamalıdır.

 

Bu memlekette dindar kimlikliler, en masum özgürlük talepleri için bile “Şeriat gelecek, laiklik elden gidecek” korkusu ile yıllarca zulümler gördüler, en tabii olan haklarını yaşamaktan alıkonuldular.

 

Müslüman dindar olmayan çevreler zulüm görmedi mi?

 

Hem de en unutulmayacak olanından, utanç verici büyük kıyımlar yaşatılarak.

 

Bölgemizde, din adına hala zulüm ve kıyım yaşanmaya devam ediyorken, yaşam tarzına müdahale hassasiyetini, karşılaştığım tepkileri anlamaya çalışıyorsam da gördüğüm, bildiğim tepkiler öyle bugünün meselelerinden değil, daha derin bir bilinçaltı ve önyargılardan kaynaklandığını da anlayabiliyorum.

Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın sürpriz açıklamasında, ortaöğretimde “başı açık” ibaresinin kaldırılarak isteyen kız öğrencilerin başörtü takma serbestliğinin önü açılmış oldu. Hükümet bunu hangi saik ile yapmış olursa olsun, geride neyi hedefleyip hedeflemediğini elbette tartışabilirsiniz.

 

Şu gerçeği Türkiye’de bütün çevreler artık anlamalı ve bilmelidirler ki, insanlar, inançlarını özgün ve özgür eğitimlerini kendi anadillerinde sürdürebilmelidirler. Evet, görünürde hepimiz bunu savunuyoruz.  Herhangi bir ırk, bir inanç, bir dilin mensupları, kendi düşünce, inanç ve yaşam tarzlarını başkalarına dayatma hakkına sahip olmamalıdırlar.

 

Bağnaz, baskın bazı dinci anlayış ve zihniyetler, dayatmalar ile nasıl insanların hayatlarını cehenneme çeviriyorsa,

 

Laiklik –Sekülerizmin- farklı yorum ve uygulamaları ile insanların hayatının cehenneme çevrildiği gerçeği vardır.

 

Bu karara tepki gösteren çevreler hükümetin dindar çevrelerde memnuniyetle karşılanan bu kararını, ön yargılarından arınarak nedenini anlamaya çalışmalıydılar.

 

Şu bir hakikattir ki hükümetin dindar kitleyi hoşnut eden bu kararı, hangi sebep ve hesap ile almış olursa olsun hala devam ettikleri zulümleri, haksızlıkları, doğmamış yetimlerin hakkını havuzlarda toplamalarını, insanların haksız veya hasta hapislerde inim inim inletilmeye devam ettirdiklerini, büyük bir egemen kibri ile yaptıkları arsızlıkları, hırsızlıkları, katliamları, cinayetleri asla unutturamayacaktır.

 

Değil sadece orta öğretimde, emniyet, ordu ve yargı da karar mercinde hala devam eden başörtüsü yasağını da kaldırsa, bu zulümlerin, ayıpların üzerini başörtüsü bile örtemeyecektir.

 

Diğer yandan ise özgürlük ve çağdaş yaşam savunucusu çevrelerde artık şu gerçeği görmeli ve anlamalılar.

 

Bu iktidar olsun ya da olmasın başörtüsü özgürlüğü, kimin kaç yaşında nasıl giyineceği bağnaz dindarları ilgilendirmeyeceği gibi, “başörtüsü takmak çocuklarımıza baskı uygulamaktır. Çocuklara yanlış örnek olacaktır” gibi yaklaşımlarla çok bencil ve ben merkezli yaklaşımları ile başkalarının yaşam ve tercihlerine müdahale etme, söz söyleme hakları olduğunu zanneden seküler, çağdaş yobazları da ilgilendirmez.

 

Ailelerin küçük yaşta ki çocuklarını ister baleye, ister dansa isterse kursa gönderme haklarına kimse müdahale etme hakkına sahip değildir.

 

Çocukların da isterlerse şort isterlerse de başörtüsü takmalarına kimselerin söz söyleyebilmek hadleri olamaz.

 

Çocuğunu baleye gönderen aile çağdaş ve medeni olarak kabul edilirken, tüm istikbal risklerine, incitici, ötekileştirici bakışlara rağmen başını örtmeyi tercih eden kız çocukların aileleri “dinci ve gelenekçi aile dayatması” diye itham edilecek öyle mi?

 

Bu ithamları yaşayanlar, baskıcı ve dayatmacı aileler yok mu? Var elbette.

 

Sadece muhafazakâr aile şiddeti ve baskıcılığı yoktur. Kızlarına kendi baskın anlayışlarını, yaşam tarzlarını dayatan muhafazakâr aileler olduğu gibi, başörtüsü takmaya karar veren sayısız kadın ve kız çocukları ailelerinden şiddet görmüşlerdir ve görenler hala vardır.

 

Yeni bir yaşam tarzına karar vererek, başörtüsü takmaya başlayan kadınların, kız çocukların aileleri tarafından yollarda başlarındaki örtüler çekilip alınmış, şiddet görmüşler ve başları, boyunları kanlar içinde kalmışlardır. Başörtüsü taktığı için aileleri tarafından hastaneye yatırılan kadınları biliyoruz.

 

Hatta sadece bu sebepten dolayı kızını öldüren çağdaş Kemalist zihniyetli babaları gördük bizler. Sizler bunlardan haberdar değilsinizdir muhtemelen.

 

Devletin bu kadınlara yaptığı şiddet ve zulümlere değinmiyorum bile.

 

Muhafazakâr, dindar, çağdaş ve seküler zihniyete sahip bütün çevreler şunu anlasınlar artık.

 

Kadının başı ya da bedeni, inancı ya da düşüncesi üzerinden siyaset, hırs, hesap ve polemikler yapma hakkınızın olmadığını bilmelisiniz.

 

Amma dindar amma laik kendi bağnazlık ve paranoyalarınız ile başörtüsü takmaya karar verme bilincine sahip olan hiçbir kadına ve kız çocuğuna, ya da neyi giymesi gerektiğine, hiç birinizin karışma, söz söyleme, müdahale etme hakkınız yoktur ve olmayacaktır.

 

Gazze’de, Gezi’de ve Kürdistan’da ki çocukların taş atma özgürlükleri kadar, başörtü takmak isteyen çocuklarda özgürdürler.

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 1517

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.