• Ana Sayfa
  • »
  • Bir vahşet komplosu ve ilkelilik

Bir vahşet komplosu ve ilkelilik

Bu ülkede insanlar yıllardır hala İstanbul’da bir askeri servise molotofkokteyl atılması ile yanarak ölen Serap’ı, PKK’nin öldürdüğünü bilir. Algı operasyonu muhteşemdir. Sokakta kime sorsanız bu böyledir.

 

 

 

Kobanê halkı, kendi ayakları üzerinde durabilme mücadelesini vermeye çalışırken, bölgesel ve emperyalist hesaplar ile hayatlarının cehenneme çevrilmesine karşın meşru savunmalarına destek olmak, evlerinden, yurtlarından sürgün insanlara sahip çıkmak adına, sahipsizliklerine sahip olmak, seslerine ses katmak adına yapılan eylemsel çağrılar karşılığını bulmuştur.

 

Fakat Türkiye’nin malesef eylem sabıkası kirlidir. Eylemlerde, asıl provokasyonları devletin resmi, sivil her çeşit alternatif güçlerinin yaptığını çoğumuz şahit olmuştur.

 

Eylemlerde inisiyatifi elde tutulamazsa yapılan eylemin amacı ve verilmek istenen mesaj gölgelenir hatta haklı iken haksız duruma düşmeniz işten bile değildir. Bir de karşınızda medya ve tüm iletişim imkanlarını, gerçekleri örtmek, saklamak, çarptırmak üzerine oluşmuş, siyahı beyaz, beyazı siyah, mazlumu zalim, zalimi mazlum gösterebilen bir şer cephesi var ise çok daha hesaplı kitaplı olmak gerekir.

 

Peki, Türkiye’nin doğusu ve batısı ile bu eylem çağrısına cevap verenlerin içinde şiddet hatta vahşete varan olaylara karışan olmamış mıdır? Muş mitingindeki konuşmamda gençlere yaptığım çağrıda mealen “Eğer barış istiyorsak, mazlum halklara sahip çıkmak istiyorsak, bunu eleştirdiğimiz zalimlerin vahşilerin yaptıkları gibi yaparak gerçekleştiremeyiz.

 

Barış isteyenlerin ilkesi olmalıdır. İlkesiz hareket edemeyiz biz. Yoksa IŞİD’den ve diğer zalimlerden, vahşilerden ne farkımız kalır?” demiştim. Ne adına olursa olsun yapılan katliamlar mazur görülemez. Devlet vahşeti ile katledilen Berkin’lere, Ceylan’lara canımız yanarken, Yasin Börü ve diğer gençlerin acısına hiçbir mazeret insani olmuyor. Halklara bir kaos fırtınası ve bilgi kirliliği enjekte ediliyor. Çarpıtılan hakikatler ile insanların üzerinde dehşet bir algı operasyonu hala devam etmektedir.

 

Eylemlilik sürecinde özeleştiri ve sorgulanma yapılması gereken noktalar olmasıyla birlikte; vahşet, panik, taripkar ve tahrikkar manipülasyonu yapan çevreler büyük kayıplara sebep olmuşlardır. Bu yapılanları bir yönü ile 6-7 Eylül olaylarına da benzetebiliriz. Selanik’te Mustafa Kemal’in evi yakıldı denilerek uygulanan bir proje sonrasında mağdur, mazlum ve katledilen, evlerinden, yurtlarından sürülen onca insan bir dram yaşamıştır. Halkların bir şehir halkının uğradığı saldırıda yanlarında olduğunu seslendirdiği anlarda, sosyal medya ve basında paylaşılan bilgiler tam bir manipülasyon olmuştur.

 

‘Yanında başörtülü eşi var diye saldırıya uğradı’ ‘Camiyi yaktılar’ ‘Kur’an kursuna saldırdılar’ ‘Kur’an Kursunu korurken vurdular’ gibi son derece tehlikeli, provakatif ve gerçek dışı yalan haberler medyada hala değer kabul edilmektedir. Kabataş yalanını su gibi yutan çevreler, manevi değerler ve din kılıflı yalanları beyinlerine indirmede hiç problem görmüyorlar. Cami yalanına bizzat muhatap oldum ve arkadaşlarımızın gayreti ile yalan çok kısa zamanda ortaya çıkarıldı. Van’da Kur’an kursunun yakılmasına engel olurken öldürüldü denilen rahmetli Hamit Caner BDP’lidir, çevresinde değer verilen saygın ve inançlı bir Müslüman’dır.

 

Eski bir korucu başının koruması olan ve AK Parti’ye yakın olduğu bilinen yeğeni, eylemcilere ateş etmekte iken onu engellemeye çalışırken onun kurşunları ile hayatını kaybetmiştir ve Hamit Caner, Kur’an kursu önünde değil bir marketin önünde vurulmuştur.

 

Fakat bu yalan haberler ile HDP binaları ateşe verilmiş, insanlar kurşunlanmıştır. Akabe Vakfı kaos cephesine çekilmek isteniyor. Olayların durma noktasında olduğu bir anda yine Van’dan bir cinayet haberi daha geldi. Akabe çevresine yakın olduğu bilinen 65 yaşındaki Muhammed Latif Şener evine giderken kimliği meçhul kişi ya da kişilerce saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Faili meçhul bir cinayet, anında medyaya ‘PKK- BDP’ bir Müslüman’ı katletti diye servis edildi.

 

Bu ülkede insanlar yıllardır hala İstanbul’da bir askeri servise molotofkokteyl atılması ile yanarak ölen Serap’ı, PKK’nin öldürdüğünü bilir. Algı operasyonu muhteşemdir. Sokakta kime sorsanız bu böyledir. Hiç kimsenin aklına bu davanın mahkeme kayıtlarını incelemek gelmez. Molotofkokteyli atan kişinin resmi kayıtlarda bir MİT elemanı olduğunu kaç kişi bilir?

 

Bu cinayet ile Akabe vakfı camiası üzerine de bir komplo ve algı yönetimi gerçekleştirilmeye çalışıldığı görülüyor. Basiret ve ferasetli duruş ve tavır ile camiasının bu şeytani komploları boşa çıkarmasını umuyorum.

 

Farklı inanç ve düşünceye sahip olursak olalım bu topraklarda bir arada yaşayacak olan bizler, barışı ve adaleti diğerimiz için de istemek zorundayız. Bütün tarafların, yapıların içinde bazı çevrelerin hesabına, barış karşıtlığı ve kaosa hizmet edecek oluşumlar olabilir, olduğu da görülmektedir. Her bir tarafın yetkilileri acilen kesin ve net bir şekilde kendi tabanlarına barışın, adaletin, vicdanın ve ilkeli olmanın önemi anlatabilmelidir...

 

 

Hüda KAYA

 20.10.2014

 

 

 

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 943

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.