"DİK yaklaşık bir buçuk yıldır kongresini
gerçekleştirmesinin öncesinde ve sonrasında, yurt içi ve dışında onlarca panel
ile halklarla buluştu.
Sadece panellerle kalınmadı elbette. İçlerinde
Kürt Mele ve hocalarımızın da olduğu kalabalık gruplar Kobani nöbetleri tuttu.
Sınırda cuma namazları kılındı. Ramazan ve Kurban bayramlarında onlarca TIR ile
yardımlar ve yüzlerce Kurbanlık gönderildi.
Bunlar, yapılanların az bir kısmı olmasına rağmen
basın ve medyada pek görünür edilemedi maalesef.
DİK’in yaptığı hizmetleri halka tanıtmak ve
görünür kılmakta yetersiz kaldığını düşünsek de şu da bir gerçek ki Kürt
medyası ve sol basın tarafından da bu hizmetlere ve etkinliklere yeterli ilgi
ve yer verilmediği düşüncesindeyim.
Bunun özellikle Kürt kamuoyunda, halklar nezdinde
yanlış ve haksız bir algıya sebep olduğunu, bölge halklarındaki yansımalardan
biliyoruz.
Bu hizmetleri görebilmekten mahrum kalan halklar,
haklı olarak Kobanê gibi bir insanlık dramı yaşanırken ve DİK Batman delegemiz
Necmeddin İlhan hocamız gibi nice İslami kimliği ile tanınan kardeşlerimizi
Kobanê savunmasında şehit vermişken ‘Dindar
insanlarımız neden yoklar? Din alimlerimiz nerede?’ demek durumunda
kalmaktadırlar.
Oysa Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de iktidar, Güney
ve Batı Kürdistan’da ise IŞİD tarafından İslam’ın adı kullanılarak Kürdistan’a
yönelik baskı, dayatma, inkâr ve işgal politikaları güdülmekte iken bu
odakların zulmüne karşı yürütülen İslami faaliyetler ve gösterilen çabalar
oldukça önemlidir. Hem geliştirilmeli hem de daha görünür hale getirilmelidir.
Bu konu sadece müstakil bir konu olarak ele
alınmalı ki bilinmeyen pek çok gerçek gün yüzüne çıkabilsin.
Türkiye halkları içinde nasıl ki en örgütlü veya kolektif
bilince sahip halk Kürt halkıdır diyebilirsek, en örgütsüz ve dayanışma
eksikliği içinde olan kesimin de, İslami kimlikli kadınlar olduğunu
söyleyebiliriz.
Dindar aileler içinde erkeler örgütlülük
bilinciyle hareket ediyorlarsa da, kadınların bu konuda yeterli bir mesafe kat
ettiklerini söyleyemeyiz. Bu problemler ile paneller sebebiyle gittiğimiz bütün
bölgelerde karşılaştığımız gibi yurt dışında da son derece sıkıntılı durumların
olduğunu gözlemlemiştim. DİK’in önünde aşması gereken iki büyük handikap; kadın
ve gençlik kitlesi ile buluşabilmesiydi.
Bu gözlem ve ihtiyaçlardan dolayı geçtiğimiz
günlerde bir adım daha attık.
“Müslüman toplumlar başta olmak üzere bütün bir
insanlık büyük bir kaos ve çıkmaz içindedir. Tarih boyunca olduğu gibi kadın
yine en fazla ezilen durumdadır. Kur’an’da bildirildiği gibi, elçilerin
hayatında sayısız pratikler ile kadının eşit ve özgün bir şahsiyet olduğu
ortada iken, yüzyıllardır din adına kadına haksız dayatmalar ve zulümler reva
görülmüştür. Eşit bir insan ve özgün bir şahsiyet olduğu göz ardı edilerek,
aksine neredeyse ‘Kadının Allah’a değil, kocaya itaati bir ibadet’ gibi
anlatılarak, kadınlar gönüllü köleler haline getirilmiştir. Hemen her gün
birkaç kadın cinayetinin olduğu günümüzde, kadın taciz ve tehditleri artık
sıradan haberlere dönüşmüştür. Savaşlarda da durum aynıdır. Kadınlar,
başlatmadığı savaşların en fazla mağdur olanıdır. Bölgesel ve küresel anlamda
barışa, huzura, adalet ve sevgi ortamına son derece ihtiyacımızın olduğu böyle
bir zamanda, bizler bu gidişata, Kur’an’ın referansı ve kadınların dayanışması
ile bir dur demek istiyoruz. ‘Demokratik İslam Kongresi’ İstanbul kadınları
olarak ‘DİK Kadın Meclisi’ kurulması kararına binaen sizlerle bir araya gelmek
istiyoruz. İstanbul kadınlarının buluşmasından sonra, Türkiye, Avrupa ve diğer
coğrafya kadınlarıyla bir çalıştay düzenleyerek dayanışmamızı küreselleştirmek
amacımızdır.” ‘DİK Kadın Meclisi’ oluşumu için bu çağrı ile İstanbul’da bulunan
DİK Şura üyesi ve gönüllü kadınlarımızla bir araya geldik.
Öncelikli olarak Kadın Meclisi’ni genel kongre ve
bir çalıştaya taşıyacak, eğitim, basın-medya, halkla iletişim ve örgütlenme
komisyonları oluşturuldu. Kadınlarımızın, dinin asli kaynağından beslenerek,
tahrif edilen ve din diye dayatılan iktidarcı, erkekçi ezberlerden kurtulması,
özgür ve özgün bir şahsiyet olarak mücadelesini sürdürmesi temel
ilkelerimizdendir. Bundan sonraki süreçte, yerellerde ve Avrupa’da kadın
temsiliyetinin arttırılarak ilkbaharda kongrenin gerçekleşmesi
hedeflenmektedir. Bu vesileyle tüm kadınlarımızı bir kez daha dayanışma ve DİK
Kadın faaliyetlerine aktif katılıma çağırıyoruz."