Kâinata, insan yaşamından daha öncelikli
ve değerli başka bir şey yoktur. Bu yüzdendir ki Tanrı’nın Mavi Gezegenimizde
başlatmak istediği yeni bir insanlık projesine iradesi olmayan Tanrı’nın 657’ye
tabi melekleri bile “...Orada kan dökecek ve fitne çıkaracak birini mi yaratacaksın?” diye
projeye itiraz etmişlerdir. Tanrı’da; “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim."
Demiş ağızlarının payını bir güzel vermişti
de, ancak sus pus olabilmişlerdi.
Zira “Kan Dökme” bir yana “Kan
Dökme İhtimali” karşısında melekler bile melekliklerini dinlememişler bir
nevi İSYAN etmişlerdir.
Oysa günümüzde Tanrı’nın
yeryüzünde temsilcileri olduğunu söyleyen Müslümanlar, Kral ve liderlerinin saltanatları
baki kalsın diye, onların adına masum insanların kanını dökmekten hiç çekinmiyorlar.
Başkaları için cehenneme gitmeyi göze almak nasıl bir ruh hali ve hastalıktır Tanrım,
anlamıyorum!..
Evet, meleklerin o davranışı “Kan Dökme İhtimali” karşısında bile hiç
kimsenin suspus olmaması gerektiğinin, gerçeğini bize göstermiş, Tanrı’da bu
davranışlarını bize örneklik etsin diye kitabına alarak adeta altını iyicene
çizmiştir.
Kan dökme olayı o kadar vehim ve önemli
bir hadisedir ki, iradesi olmayan melekler bile “Kanın Dökülme” ihtimaline
karşı bile irade gösterip itiraz etmişlerdir. 657’ye tabi oldukları meleklik
kanunlarını çiğnemişlerdir. Hem de yaratıcılarına karşı.
Tanrı’nın insanoğlu hakkında
bilip te meleklerin bilmedikleri neydi acaba? İşid, gibi bazı insan suratlı
yaratıklarının Müslüman olamayacaklarını biliyoruz da “İnsan Olmadıkları” bilgisi olabilir mi? Eğer, Tanrı bu bilgiyi biz
insanlara bırakmış ise ben o bilginin haksız yere kan dökenlerin insanlıktan
çıktıkları bilgisi olabileceğini düşünüyorum. Yoksa ben İşid ve benzer versiyonlarını
nasıl insan kabul edebilirim ki?
Düşünebiliyor musunuz?
İnsanı yeniden diriltmesinde şek şüphe
olmayan Tanrı bile yeniden diriltme deneyinde insanoğlunu kullanmamıştır. Bu
basit bir mesaj değildir. Kitabında yer vermesi ise hikâye olsun diye de değildir.
Evet, Hz. İbrahim’in; “Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana
göster.” İsteğine Tanrı; “İnanmıyor
musun?” diyerek bir nevi isteğini peşinen reddetmiştir. Ama İbrahim “Evet, inanıyorum fakat kalbimin tatmin olsun
diye “ istiyorum deyip isteğinde ısrar edince, Tanrı o meşhur ve zahmetli deneyi
yapması için İbrahim’e yol göstermiştir; “Öyleyse
kuşlardan dört tane tut, sonra onları kendine alıştır (parçalayıp) her dağın
üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler.
Ve Allah`ın, Azîz (ve) Hakîm olduğunu bil!”
Kuşkusuz Hz. İbrahim’in deneyi
başarı ile sonuçlanmış ve deney sonucunda aldığı güçle gidip Nemruda meydan okumuş,
ateşe atılmayı göze almıştır.
Allah sevgili kulu İbrahim’i
deneyle uğraştıracağına “Şu insanı öldür de hemen nasıl dirilteceğimi
sana göstereyim.” Dememiştir. Allah, rol icabı bile İbrahim’in katil
olmasına gönlü razı olmamıştır. Allah yeniden diriltme deneyi için bile insanoğlunu
kullanmamıştır.
Bu yüzdendir ki Allah’ın öldürme
kanunlarından birisi de, Zalimleri birbirleriyle cezalandırma kanunudur. Kendisi
için cezalandırma/Cellatlık vazifesini bile çoğunlukla Müslümanlara vermeyi
doğru bulmamıştır.
Şimdi, Allah-u Ekber deyip Onun
adına kafa kesenlerden Allah’ın razı olacağını sanıyorsak büyük bir yanılgı
içindeyizdir ve kendi kendimizi aldatıyoruz demektir. Hiç kimsenin, kafa
keserek kan dökerek cennete girilemeyeceğini bildiğimiz gibi öyle olanların
apaçık cehennem yolcusu olduklarını da iyi biliyoruz.
“İşte
bundan dolayı (Tevrat`ta) İsrailoğullarına şöyle yazdık; Kim bir kişiyi, bir
kişi karşılığında olmaksızın veya yeryüzünde bir fesatta karşılık olmaksızın
öldürürse, muhakkak ki o bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de (bir kişinin
hayatını kurtarmak suretiyle) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur…” Maide-32
“Sakın,
Allah`ı, zalimlerin yapmakta olduğundan habersiz sanma. O, onları, gözlerin
korkudan donup kalacağı bir güne erteliyor, hepsi bu...” İbrahim-42
Selametle
Mahmut SEMEN
8 Ağustos
2014
Kızıltepe