Kürtlerin Roboski Sendromu


Bilmem okuyanınız var mı rahmetli İsmet Özel ’in 1986 yılında yazdığı “İrtica Elden Gidiyor” isimli kitabını? Birileri yıllarca Müslümanları susturmak için “İrtica Geliyor” diye toplumu korkutup konuşmalarına fırsat vermediler. Ama ne zaman ki toplum “İrtica’’dan kastın Allah’ın “Kitap ve Peygamberi” olduğunu anladı, birileri sihirli değneklerini kaybettiler.
 
Sihirli değnekleri kaybolunca Müslümanlar(!) iktidara geldiler. Uzun bir süre de, en azından irtica gibi "İslam ve Müslümanlık" ta toplum tarafından Allah’ın kitabına göre sağlam bir temele kavuşuncaya ve bunların gerçek yüzü ortaya çıkıncaya kadar da iktidarda kalacaklar gibi görünmektedirler.
 
Geçmişte insanları irtica ile korkutanlar, bugün sorgusuz sualsiz , (çoğu da hayalleri yüzünden) demir parmaklıkların ardındadırlar. Bir bakıma bu durum korkularında haklı olduklarının apaçık bir göstergesidir. Ama bu dünyanın etme bulma dünyası olduğunu da bilmeleri gerekirdi, değil mi? Şimdi buluyorlar…
 
Ve tek kurtuluşları “yıllarca toplum tarafından anlaşılmaması için büyük çaba sarf ettikleri Allah’ın kitabını” hakkıyla topluma anlatmalarından geçmektedir. Buna kaderin cilvesi mi diyelim ona siz karar verin ama bu “Temevi Dini ve Zulmünden” kurtulmanın başka reçetesi de yoktur.
 
Taraf Gazetesi başyazarı Ahmet Altan bunu iyi kavrayanlardan birisidir. Dikkat ettiniz mi? “Senin Peygamberin Roboski’ye karşı sessiz kalmaz, katillere teşekkür etmezdi” diyerek mevcut iktidara Allah’ın Kitabı ve Peygamberi üzerinden yükleniyor ki olması gereken doğru yöntem de budur.
 
Ve son günlerde Müslümanlar adına İstiklal Marşı’nın sağına Bismillah, soluna Allah-u Ekber koyarak davuldan rahatsız olanları linç etmeye gidenlerin Müslüman değil ancak faşist olabilecekleri herkesçe bilinmelidir. Davul sesi ile kul hakkına girerek orucun kul hakkı üzerine inşa edilemeyeceğinin herkes tarafından bilinmesi gerekmektedir. Müslümanlar, kul hakkı gaspına bilmeden ortak olmamak için davulculara asla para vermemelidirler. Para vermeyiniz ki bu temevi dinin adetleri ortadan kalksın.
 
Suriye’de ki gelişmeler karşısında “Suriye’de bir Kürt yapılanmasına asla izin vermeyiz” tavrı yavaş yavaş bu ülkede ki sorunun bir Kürt sorunu değil aslında bir Türk Sorunu olduğu ve yıllarca adının bilerek yanlış konulduğu gerçeğini de ortaya çıkarmıştır.
 
Aslında değil Suriye’de, uzayın derinliklerinde bile olsa, oluşabilecek bir Kürt yapılanmasına Türk kardeşlerimiz(!) karşıdırlar ve asla da izin vermezler.
 
Suriye’de ki gelişmeler ülkemizde bir Kürt sorunundan ziyade büyük bir Türk Sorunu olduğu gerçeğini apaçık ortaya koymuştur. Bununla bütün dünya, ülkemizde ki sorunun Kürtlerden değil Türklerden kaynaklandığını bir kez daha öğrenmiştir. Ve artık bu sorunun gerçek adını koyma zamanı gelmiş geçiyor. Sorunun gerçek adı artık “Türk sorunudur” Anlayacağınız “Kürt sorunu da" İrtica gibi elden gidiyor!
 
Evet, MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin de sık sık vurguladığı gibi "Türkiye’de bir Kürt sorunu yoktur."
 
80 yaşını çoktan geçmiş Bilge köyü nüfusuna kayıtlı Kızıltepe’nin Cumhuriyet Mahallesi’nde yetim çocuk ve torunlarıyla yalnız yaşayan Bilge Köyünden yaşlı bir Nene Hatun var. Kocasını öldüren köy korucuları arazilerine el koyarak onu da Bilge köyünden atmışlardır. Adına kayıtlı arazi olduğu için sosyal yardımlaşmadan da bir türlü yardım alamamaktadır.
 
Anlayacağınız yetimleriyle bir başına orta da kalmış. Deniz Feneri ve benzeri kuruluşlardan yardım isteğinde bulunmuş ama nafile. Sosyal incelemesini yazıp derneğe gönderdim ama incik boncuktan başka bir yardım göndermediler. Nene Hatun, son çare olarak Mazıdağı Kaymakamlığı’ndan Bilge Köyündeki arazileri için resmi bir yazı alarak Bilge köyüne gitmiş. Gitmiş gitmesine de?
 
Vay! Senmişsin arazilerini isteyen? Diye köy korucuları yaşlı kadını tehdit etmişler, ama nenenin elinde kapı gibi devletin evrakı var. Kolay kolay pes eder mi? Pes etmeyince onu dağa kaldırmışlar. Cesetlerle dolu bir mağarada çırılçıplak bir vaziyete Filistin askısında günlerce aç susuz bırakarak yaşlı Neneye çeşitli işkenceler yapmışlar. Öldürmek için her yolu denemişler ama ne çare öldürmeyen Allah öldürmemiş işte. Sağına soluna rahatça ateş edebilen korucuların silahları, öldürmek için yaşlı kadına doğrultulunca hep tutukluluk yapmış. Çareyi mağaranın ağzını taşlarla kapatarak, onu ölüme terk etmede bulmuşlar. Nasıl kurtulup iyileştiğini anlatmayacağım, merak edenler gidip kendisinden dinlesinler.
 
Bir sabah erkenden çalışma odamda gözleri pırıl pırıl parlayan Bilgeli nenenin beni beklediğini görünce “Bismillah!” dedim. Yoksa Deniz Feneri’nden ona yüklü miktarda yardım mı çıkmıştı?
 
Sabah sabah bu ziyareti teşekkür için miydi? Zira sosyal incelemesini yapıp derneğe göndereli epey zaman olmuştu. Önce kınalı ayaklarını sonra ellerini gösterdi bana. Sevinçten uçuyordu. Oğlu misali boynuma sarıldı. Meraktan çatlayacağım. Sonunda “Ne oldu?” diye bildim.
 
“Duymadın mı Bilge köyü ve katliamını?” Dedi. “Mağaradayken, karanlıkta Rabbime çok yalvardım, Kurtulursam ve Allah intikamımı onlara bırakmazsa, el ve ayaklarıma kına yakacağıma dair yemin ettim. İşte Allah bedduamı kabul etti ve ben de bu yüzden ellerimi ayaklarımı kınaladım.”
 
Yazamayacağım çok şeyler anlattı… Sevincini benden başka paylaşacak kimsesi olmadığı için o gün sabah erkenden bana gelmişti. Paylaştı ve gitti. “Keşke Tanrı'dan başka bir şey isteseydin!” Dedim arkasından...
 
Biliyorum herkes tarafından çok yazıldı çizildi. Ben de yazmak için kabuk bağlamasını bekledim bunca zamandır. Ama Roboski’nin, kabuk bağlayacak ve kolay kolay kapanacak cinsten bir yara olmadığını öğrendiğimden olsa gerek bugün beklemekten vazgeçip yazmaya karar verdim.
 
Zira Roboski korucularının efendileri tarafından duçar kaldıkları zulüm artık Kürtler için Stockholm Sendromuna dönüşmüş bir durumda.
 
İşte! Bu sendromun etkisinden kurtulmak için Bilgeli Nineyi bilerek andım. Yoksa bir türlü Roboski’yi yazamayacaktım. Her yazma teşebbüsümde ellerim ağırlaşıyor, parmaklarım klavyede donuyor, hareketsiz kalıyor yazamıyordum.
 
Roboski katliamı sonrasında da, el ve ayaklarını kına yakan yaşlı nenelerimizin hiç olmadığına dair bir iddiada bulunabilir misiniz? Kına yakan olmuş mudur, ne dersiniz?
 
Biliyorum bunun düşüncesi bile sizi sarsar çünkü sizler sendromdasınız hala. Yıllardır süren bu kirli savaşta sanıyor musunuz ki Roboski korucuları Kürt halkına hiç zulmetmediler? Dağlarda Kürt gençlerini öldürüp cesetlerini kurda kuşa yem etmediler mi hiç?
 
Sorarım size!
 
Mazlum Kürt halkına zulmetmeyen korucu var mıdır? Yok diyeceğinizi biliyorum. Ve sesinizi de duyar gibiyim.
 
Öyleyse bu haliniz Stockholm Sendromu değil de nedir?
 
Katliama mı üzülüyorsunuz?
Başbağlar ve Pınarcık’a da üzülün!
 
Onlar da toplu ve vahşice katledildiler. Ve yanlışlıkla da öldürülmediler. Bile bile, seçe seçe kadın ve çocuk demeden kurşuna dizildiler. Ve biliyor musunuz? Adım kadar da eminim ki, en azından onlar Roboskililer kadar Kürt halkına hiç zulmetmemişlerdi!
 
Ben bu sendroma kapılmayacağım!
 
Çünkü korucuların karnelerini çok iyi bildiğim gibi Sunettullah’tan da bihaber değilim. Dokunan iyiliklerin Allah’tan, kötülüklerin ise insanın kendi nefsinden olduğuna inanıyorum. Allah‘ın tarih boyunca değişmez kuralları vardır. Buna Sunettullah denir. Bir zalimi bir zalimle cezalandırma kuralı yani.
 
Allah’a şükürler olsun ki, Roboskide Allah öyle bir tokat attı ki, bir zalimi cezalandırırken birinin de zalimliğini tescil ettirdi.
 
"Zulümle Abad Olunmaz!" diyenler Allah Roboski’de zalimliğinizi tescil ettirdi farkında mısınız?
 
İster kabul edin ister etmeyin, ister izin verin ister vermeyin. Gelecekte bütün dünya sadece Kürtleri konuşacaktır. Çünkü Kürtler Suriye'de Deccalı öldürecekler. Suriye'de kaybeden "Deccal" olacaktır!
 
Selametle
 
Mahmut Semen
Kızıltepe
05.08.2012


 
 
Dipnotlar:
Temevi dini:
Türk+Emevi dininin birleşiminden oluşan yeni din jenerasyonu
  • PAYLAŞ

YORUMLAR (2)

Bu siteyi epeyce takip ettim. Hala ara sıra açıp bakıyorum. Bu en son yazınızdan beri yeni baktım. Hırsızlığını konu ettiğiniz AKP yi hep savundunuz. AKP`nin iktidar yapılması (muktedir değil) BOP projesi gereğiydi, zamanında kabullenmediniz. İçinizde hala vicdan kıvılcımları kalmışki bugün isyan ediyorsunuz. Ama bilesiniz ki AKP bahsettiğiniz hırsızlıktan çok daha büyük bir hırsızlık için kuruldu. Evet, siyonist eşkiya İsrail`e korkulu kabuslar gördüren ``Direniş Cephesinin`` EMEĞİNİ çalmaktır hedef. Ama, inşallah 37 yıldır başarmadıkları gibi, BAŞARMAYACAKLARDIR...04.05.2016 11:43
Klasik bir Mamoste yazısı...Her şeyden ırkçılık devşirme...Ancak kendi kutsallarında faveranı koparan iliklerine kadar kürtçülük kokan bir demogojik yazı...03.07.2015 20:22

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.