Oldu mu, Öğretmenim, oldu mu şimdi?
Hocaköy İlköğretim Okulu’ndanmezun olmamdan bu yana tam tamına 30 yıl geride kaldı. Dile kolay sınıf arkadaşlarımın çoğu artık değişik yerlerde anne, baba ve hatta dede ve nine olanlar bile var. Zaman çok acımasız durmaksızın hızla akmakta, günlük hengâmeler insanın bu hızlı akışın farkına varmasına engel olmaktadır.
Bugün geçmişe doğru bir yolculuk için arşive daldım. Arşivlerde 30 yıl önceki sınıfımı ve sınıf arkadaşlarımın izini sürdüm. Uzun uğraşlar sonucunda tozlu raflarda ancak “Diploma Defterine”ulaşabildim. 34 kişilik sınıftan kimliği olmayan 6 kişi hariç Diploma Defterinde 28 kişinin siyah-beyaz, sulu vesikalık resimleri vardı. Fotoğraflar beni 30 yıl öncesine alıp götürdü.
Şuan geçirdikleri kazalar sonucu, sakat kalan, bir baltaya sap olmayıp da BALTA olan, hayatı kayanlar, babasını öldüren, intihar eden, öğretmenlerin geri zekâlı olarak lanse etiklerinden büyük iş adamı olanlar, Yurtdışında bizi kurtarmayı planlarlarken, kendileri kaybolanların yanı sıra Rahmetli Uğur MUMCU’NUN katili olarak demir parmaklıklar arasında yıllarca boşu boşuna yatan sınıf arkadaşlarımın masum bakışlarını o eski siyah-beyaz resimlerde uzunca bir süre kıpırdamaksızın seyrettim…
Resimlere o kadar dalmışım ki, ders notları hiç dikkatimi çekmemişti. İyice hasret giderdikten saatler sonra ancak ders notları dikkatimi çekmeye başladı.
Hocaköy İlkokulunda İlk okuma-yazmaya ben geçmiştim.(Bu çalışkan ve zekilikten ziyade 10 yaşında 1.sınıfa başlamamdan kaynaklanıyor olsa gerek) 5 yıl okuduğum bu köy okulundaPEKİYİ dışında karnemde farklı hiçbir notum olmadı. Okul müdürü Ahmet DEMİRAT’IN yanlış çözdüğü matematik sorularını tahtada doğru çözdüğüm için yediğimi onca dayağı da asla unutmadım. O da unutmuş değil…
Ama o ne? En başarılı olduğum iki dersim Matematik ve Fen Diploma Defterinde İYİ olarak kayda geçirilmiş. Gözlerime inanamadım. Bir daha bir daha baktım. Gördüklerim doğruydu… Öğretmenim en başarılı olduğum iki dersimi, en kötü iki (İYİ) ders olarak resmi kayıtlara geçirmişti.
Oldu mu, Öğretmenim?
Oldu mu şimdi?
30 yıl sonra bu kutsal ramazan ayında orucum bozulmasın diye, küfür yada beddua etmeyeceğim. Ama hakkımı da helal etmiyorum. Şunu da iyi bilesin ki, karnelerim elimde olsaydı seni 30 yıl sonra, 12 Eylül darbecileri gibi yargılatmak için mahkemeye vermekten asla çekinmeyecektim. Öbür tarafta da bu iki dersin hesabından vazgeçmeyeceğimi iyice bilmeni isterim.
Merak ettiniz belki, diploma Defterinin altında sınıf öğretmeni olarak A.KARARMAZ ve Okul Müdürü olarak A.DEMİRAT’IN imzaları var.
O sınıfta benden başka Üniversiteye giden ya da okumaya devam eden öğrenci de yoktu Şimdi benim okul birinciliğimi başkasına vermekle eline ne geçti çok merak ediyorum.
Bir tavuk mu?
Bir sepet yumurta mı?
Yoksa bir şişe bira mı?
Diploma Defterindeki notlar 30 yıl öncesine ait olsa da moralimi alt üst etmeye yetmişti.
Şimdi ki öğrencileri düşünüyorum da, bize oranla ne kadar şanslıdırlar. E-Okul gibi harika bir sistem var. İstediğin zaman girip notlarını öğrenebiliyorsun. Allah vesile olanlardan razı olsun.
Benim gibi, bu elektronik çağda da olsa acaba böyle hakkı yenilen öğrenci var mıydı? Benimde kızım bu yıl 8.sınıftan mezun oldu, birden beynimden şimşekler çaktı. Hemen E-Okula giriş yapmaya karar verdim. sonra; “Bilmediğin şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve yürek, bunların hepsi [Hesap Günü'nde] bundan sorguya çekilecektir!” İsra süresi-36.ayeti kerimesi Berlin duvarı gibi bu düşünceme engel oluşturduğu için vazgeçtim merakımdan…
Bazen bilmemek insanın mutlu olmasına yetiyor ve artıyordu da. Bu yüzden olsa gerek 30 yıl sonra öğrendiğim bu bilgi beni çok derinden sarstı/üzdüde. Yeni bir bilgi daha da üzücü olabilirdi. En iyisi bu meraktan vazgeçmekti. Zaten benim çocuğum hiçbir zaman okul birinciliğine oynamadığı gibi okul birincisi de değildi. Onun okuduğu okuldaki okul birincilerini, sınıf ve okullar arası bil yarışmalarından dolayı aşağı yukarı tanıyordum. Hata çok iyi de tanıyordum. Ama buna rağmen içimde ki kurt kemirmeye devam ediyordu.
Berlin duvarı gibi geçit vermez ayetle ilgili beynimde şimşekler çaktı. Ayetti birde tersten okumak gerekirdi. Okuyunca: “Bildiğin şeyin ardına düş; Çünkü kulak, göz ve yürek bunların hepsi [hesap gününde] bundan sorguya çekilecektir.”
Evet! İşte bu dedim.
Allah bu ayetle akıl sahiplerine, bildikleri karşısında aslında üç maymunu oynamamaları gerektiğini bildiriyordu. Hesap gününde gerçeği örtmenin/gizlemenin karşılığı olarak çetin bir sorgulamanın ve neticesinde cezalandırılmanın yapılacağına kesin olarak zaten iman edenlerdenim. Nebe Süresi gerçeği örtenlerin (kâfirlerin) bu çetin sorgulama karşısında maymunlar (hayvanlar) gibi toprak olma istekleri ile bitmiyor mu?
Bu dünyada üç maymunu oynamayanın karşılığı, İlahi mahkemede toprak olmayı dilemekle cezadan sıyırmak/kaçmak için bir çözüm yolu olmayacaktır.
Öncelikle bilgi yarışmalarına katılan öğrencilerin SBS-8 Puanlarına bakıyorum, hepside harika puan aldıkları gibi istedikleri Fen ve Anadolu Liselerine de yerleşmişlerdi. Yerleşenlerin puanlarını tek tek inceledim, o ne içlerinden hiçbiri okul birincisi değildi. Okul birincisi yerleşen öğrencilerin arasında da gözükmüyordu. Bunun anlamı okul birincisi hiçbir yere yerleşmemişti. Bu merakımı daha da artırdı.
Okulun 201 kişilik mezun öğrenci listesini SBS-8 Puanına göre büyükten küçüğe doğru sıraya dizdim ve tek tek puanlarına bakmaya başladım. 10.sırada kızımın adına rastladım ama hala okul birincisine rastlamamıştım. Nihayet 16. sırada ancak okul birincisine rastlayabildim. Birinci sırada ki öğrenciyle arasında tam tamına 90 puan fark vardı. 6. ve 7. Sınıf SBS sonuçlarına da baktım. Yine aynı şekilde belirgin bir Puan farkı dikkati çekiyordu.
Bu öğrencinin okul birincisi olmasının hikmetini bir türlü anlayamadığım için okul idaresine gittim. soruşturdum. Okul idaresi bu birinciliğin haksız olduğunu kabul etmekle beraber “Bunun 4-5 yıllık geriden gelen bir sürecin sonucu olduğunu, Okul idaresinin bu kayırmadan dolayı sorumlu olmadığını, notların e-okul sisteminde geriye doğru bir değişikliğe de asla müsaade etmediğinden dolayı yapılacak bir şeyin olmadığını” ifade ettiler.
Evet, okul birinciliği okulun 16.sırdaki öğrenciye verilmiş. Verilmiş diyorum çünkü hak etmediğine adım gibi eminim ve inanıyorum. Kızıltepe’de 8 yıllık kesintisiz eğitim veren merkez, belde ve köylerde toplam 50 İlköğretim Okulu bulunmaktadır. Ve bu okulların %96’sında Okul birincileri aynı zamanda okullarında SBS Sınavlarında da birinci olmuşlardır. Her ne hikmetse bu okulumuzda bir, iki, üç, dört ve beşinci sıradaki öğrenciler değil de 16.sıradaki öğrenci okul birincisi olmuştur/yapılmıştır.
Bu işi mezun olan öğrencilere sorduğumuzda aldığımız cevap iğrenç olduğu kadar korkunçtu da:“Anne babası aynı okulda öğretmen olan arkadaşımız 16.sırada değil de 201.sırada da olsaydı yine okul birincisi olurdu.” Ama 3.sırada dahi olsanız eğer anne babanız o okulda öğretmen değilse, hele yetimseniz o okulda asla birinci olamazsınız.
Ey sevgili öğretmenlerim!
İlk 15’lik sıra da kaç yetim öğrenci vardı, biliyor muydunuz? Bilmiyorsanız gidin öğrenin. YETİM HAKKI yediniz. Yetim hakkı! Öğrencinin anne babasının ricasını mı kıramadınız yoksa öğrenciye verdiğiniz özel dersin mahcubiyetinden mi? Notları o kadar yükselterek 16.sıradaki bir öğrenciyi okul birincisi yapma/çıkarma becerisini gösterdiniz.
Bu not yükseltme işi her kim ve ne sebeple yapmışsa cezasını çekmelidir.
Öbür dünya hesabına gelince, Bu mübarek ramazanda, teravih namazlarında popoyu dikmekle kurtulacağınızı sanıyorsanız aldanıyorsunuz.
Nebe süresinde anlatılan Kıyamet tablosunda, herkes meydanda gözleri yerde (ruhlar ve melekler) saf saf dururken, o gün kimsenin konuşmaya cesareti yoktur zaten izinde verilmeyecektir. Sadece doğru konuşacak olanlara o gün izin verilecektir. İşte o gün konuşma hakkını elde etmek için bugün haksızlıklar karşısında susmamamız yetimin hakkını yedirmememiz gerekmektedir. Gerçeği örtenler yani kâfirler toprak olmak isteyeceklerdir.
Kupaların iade edildiği futbolun şike soruşturmalarında olduğu gibi, eğitimde ki bu şike sonucu alınan birinciliklerinde iptali ve iadesi gerekmektedir.
Şikenin en iğrenci eğitimde olanıdır.
Oldu mu, Öğretmenim?
Oldu mu şimdi?
Selametle
Mahmut Semen
Kızıltepe
20/08/2011
Yasal Uyarı
Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.