Allah’ın kitabında, “İNSANLARIN ÇOĞU” manasındaki “EKSERUN
NÂSİ” ifadesi yüzlerce ayet-i kerimede, ama çoğunlukla da olumsuz fiillerle
birlikte zikredilerek yer almaktadır.
İnsanların çoğu için; “Bilmez, Kafir, Fasık, İnkarci,
Gafil, Şükretmez, Zanna Uyar, Bencil, Zalim, Nankör, Yalancı, Müşrik, Akletmez,
Kafası Çalışmaz, Dirilmeye ve Kıyamet Gününe İnanmaz, Hüsranda, vs.
gibi” ifadeler kullanılmaktadır.
Velhasıl-ı kelam Rabbimiz Kitab-ı Mübin’inde
buyurduğu gibi: “Eğer dünyada bulunan
insanların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar sırf zanna
uyarlar ve kafadan atarlar.” Enam-116
Bu yüzden çoğunluk her ne kadar özenilen ve
imrenilen sosyal bir olgu olsa da, aslında kaçınılması gereken çok tehlikeli
bir noktadır. Aklı başında bir insanın, hele hele bir Müslümanın asla duracağı
yer ve ortam çoğunluğun yanı ve tarafı değildir, olmamalıdır da.
Bu yüzden kalabalıklar içinde ya da yanlış bir
yerde, birkaç doğru, temiz ve saf insanın bulunması orayı mukaddes Tuva Vadisi
yapamayacağı gibi Allah’ın zalimler için göndereceği azaptan o kişileri istisna
edeceği anlamına da gelmez. Azap kişilere değil bölgelere ve kurumlara gelir. Hizmet
hareketine gelen azap ve musibetin, en fazla içlerindeki saf ve temizleri vurduğu
gibi…
İlçemizin beş yüz doksan küsur üyesi bulunan
Eğitim Bir-Sen Sendikası İlçe Temsilciliği Başkanlık seçimi için, İbrahim Özmen
İmam-Hatip Orta Okulunda seçimlere gidiyor. Yani çoğunluğun oyu alan başkan seçeceklerdir.
Kazanana hayırlı olsun demeyeceğim, çünkü bu işin sonunda gerçekten de
ahretleri için bir hayır yoktur…
Zira sendika başkanlığına aday olanların amacı
daha “güzel ve kaliteli” bir
eğitimden ziyade sloganlarından da ifade ettikleri gibi “Eğitimde daha güçlü olmak içindir” Yani eğitim camiasında
istedikleri gibi at koşturmak hegemonya kurmak, kimilerin haklarını gasp edip
kimilerine vermektir.
Bu güçlü olma isteği ve arzusu, daha çok hak-hukuk
çiğnemek daha çok hak tecavüzlerinde bulunmak içindir. Ve bu seçimin yeni yarışçıları
eski yönetimi yeterince hak ihlallerinde bulunmadığı, kendilerinin daha fazla
hak ihlalleri ve haktecavüzlerinde bulunacakları iddiasındadırlar. Gerçi onlar
buna hizmet diyorlar ama daha çok güçlü olmaktan ben bunu anlıyorum, kadroda
bunu gösteriyor. Zaten, geçmişleri helal edilmeyecek kadar acı kul hakkı ihlalleri
ile doludur.
Eğitim Bir-Sen, artık eğitim camiasının neredeyse “EKSERUN” kısmını oluşturuyor. Ve içlerinde
Allah’ın yukarıda insanların çoğunluğu için kullandığı bütün sıfatlardan
insanlar mevcuttur, bu bir bakıma çoğunluğun değişmez karakteridir. Allah’ın değişmez
sünnetlerindendir.
Bu yüzden eski başkan başta olmak üzere bu
çoğunluğun içindeki “temiz ve saf” kardeşlerime
çağrıda bulunuyorum. En kısa zamanda o camiadan ayrılmanız sizin ve ahiretiniz
için çok hayırlı olacaktır.
Merak etmeyin Özgür Eğitim-Sen’e gelin demiyorum.
Biz yedi güzel insan olarak hakkı ve özgürlüğü haykırmak için yeteriz de
artarız. Çoğunluk olma ve üye kapma gibi bir derdimiz de yok. Bu konuda yedi
uyuyanlar gibiyiz. Zaten çoğunluk olmaya başladığımız gün biz yine azınlığın
safına geçeriz. Çünkü hakkı azınlıkta aramak gerekir. Her zaman hakkı
azınlıklar haykırır.
Yazımı hak tecavüzün unutulmaz bir örneği ile
bitirmek istiyorum. Fi tarihte bir okulumuzda bir müdür yardımcısı
görevlendirmesi yapılacaktı. Doğal olarak okul öğretmenlerinden talep olduğu
sürece dışardan birinin görevlendirilmesi imkânsızdı. Ve okuldan bir öğretmen
görev almak istediğine dair resmi başvurusunu yaptı. Yazısı İlçe Milli Eğitime
gönderildi. Evrak kayıt sisteminden de geçti. Ancak, ne var ki dışardan başka
bir okuldan siyasilerden birinin tanıdığı da bu Müdür yardımcılığına talip
olmuştu.
Eğitim Bir-Sen’in ağır toplardan biri o garibanın
resmi başvurunu imha ettiği gibi evrak kayıt sisteminden de silerek, sürpriz
bir şekilde siyasinin akrabasını o okula müdür yardımcısı olarak
görevlendirdiler. Öğretmenim gelip evrakını sorduğunda ise, “Öyle
bir başvurusunun olmadığı, hayal meyal gördüğünü fazla kurcalamaya kalkarsa
kendisi için iyi olmayacağı” şeklinde aba altında sopa da gösterdi.
Bunu yapanın eski ya da yeni yönetimde olması bir şey değiştirmiyor, bunu
sendikanın gücü ile yapmış olması önemlidir.
Şimdi işin ilginci sendika tarafından böyle aleni
hakkı yenilen hocamızın hala Eğitim Bir-Sen’e üyesi olmasını anlamlandıramıyor.
Öte yandan, daha dün yeni atanan aynı zamanda türbanlı
yani meselman bir öğretmenimin telaşlı telaşlı, atandığı köyden merkez görevlendirme
yapıp gitmemek için, Eğitim Bir-Sen’in merkezini araması, sendikanın artık eğitim
sendikası merkezi olmaktan ziyade insanların hak hukukunu çekinmeden tecavüz
eden, tecavüzkâr bir kurum, bir ev durumuna getirmiştir..
Şimdi patroniçe Manukyan bile öbür dünyada Allah
karşısında; "benim evimde tecavüze uğrayanlara ücret ve tazminatlarını ödedim"
diyecek ve kendisini savunacak gerekçesi
varken,
Allah huzurunda “Hak-hukukuna tecavüz ettiğiniz
insanların, şikâyeti karşısında” sizin verecek
cevabınız ya da kendinizi savunacak bir gerekçeniz var mıdır?
İmamı geneleve patron yapmak genelevi meşru
kılmayacağı gibi, iyi insanların YANLIŞ yerde olması o yeri doğru kılmaz.
Saf ve temiz kardeşlerime
Bugün rüzgârın sizden taraf esmesi yelkenlerinizi
şişirmesine aldanmadan yol yakınken “EKSERUN
NÂSİ” den dönün, derim.
Selametle
Mahmut SEMEN
26 Eylül 2014
KIZILTEPE